Bir Organize Sanayi Bölgesi Projesi, uluslar arası
sözleşmede yer alan koruma bandını nasıl yarıya indirir?
Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından
biri olan, uluslararası öneme sahip sulak alanlar sözleşmesine (RAMSAR) göre
korunan ve dünyada yaşayan göller listesi içerisinde yer alan ULUABAT
GÖLÜ’ nün su toplama havzası
içerisine, Karacabey 75. Yıl KOBİ Organize Sanayi Bölgesi kurulması yönünde
baskılar sürdürülmektedir.
Organize Sanayi Bölgesi olarak düşünülen alanın büyük bir bölümü Uluabat
Gölü yüzey suyu toplama havzası içerisindedir. Alan, ayrıca “Sulak Alanların
Korunması Yönetmeliği” hükümlerince belirlenen, sulak alan tampon bölgesi (göl
kıyısından en az 5 km) sınırları içerisinde kalmaktadır.
Zarar Bilançosu
4000 dekarlık alan; Karacabey ilçesine ait Seyran, Subaşı ve Canbaz
köylerinin mera arazileri iken maliye hazinesine dönüştürülmüş ve 49 milyar
gibi çok düşük (kornik) bir değere, Karacabey 75.Yıl KOBİ Kooperatifi’ne
satılmıştır.
Uluabat Gölü Organize Sanayi Bölgesi gibi büyük sorunlar yaratacak, göle
telafisi olmayacak büyük zararlar
verecek bir girişimle karşı karşıya bulunmaktadır. Yapılması düşünülen Organize
Sanayi Bölgesi’nin Uluabat Gölü’ne ve çevrede yaşayanlar üzerinde yapacağı etki
ve zararlar aşağıdaki başlıklar altında özetlenebilir:
1. Girişim, yalnız
Uluabat Gölü’nün değil, Çevre ve Orman Bakanlığının yeni RAMSAR alanı ilan
etmesi beklenen Kocaçay Deltasına kadar uzanan tüm doğal yapının ekolojik
dengesini doğrudan etkileyecektir.Bunun sonucunda sudaki bitki,balık ,su samuru
ve kuş yaşamı tehlikeye girecektir
2. Alan, Bursa ile
Karacabey ilçesinin kentsel ve sanayi gelişme yönlerinin çakışma noktasında
bulunmasından dolayı baskıya açık bir konumdadır. Burada başlayacak bir
yapılaşma, giderek daha geniş alanların yapılaşmaya açılması tehlikesini
doğuracaktır. İlk bakışta küçük ölçekli bir sanayi bölgesi olarak başlayacağı
düşünülen bu girişim, ardından tahmin edilemeyecek düzeyde bir yapılaşma, nüfus
ve kirlilik baskısını beraberinde getirecektir. Bunun sonucunda sanayi ve
gecekondulaşma çok kısa zamanda taban arazilere ve göl kıyısına kadar
inecektir.
3. Doğaya ve insana
zarar vermeden yerel kalkınmayı sağlayacak başka seçenek ve yöntemler varken,
ekolojik, toplumsal ve ekonomik taşıma kapasitesinin üzerinde sanayi alanları
oluşturmak, bölgesel kalkınmaya destek olmaktansa bölgenin toplumsal ve doğal
yaşamına büyük zarar verecektir. Bursa ve İlçelerinde sayısız OSB varken ve
birçoğu (Mustafakemalpaşa OSB de olduğu gibi) boş ve yatırımcı beklerken, yeni
bir OSB gerekli midir? Olay, yalnızca Uluabat Gölü ve havzasının sanayi
kaynaklı artıklarla kirletilmesi değil, göl ve göl havzasındaki balıkçılık,
tarım ve hayvancılık gibi etkinliklerle geçimini sağlayan binlerce insanın da
zarara uğrayacak olmasıdır.
4. Göl,
uluslararası kuş göç yollarında bulunup, Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı,
Kocaçay ve Kocaçay Deltası ile bir bütün oluşturur. Her yıl yüzbinlerce kuş
alanın üzerinden göç etmekte, konaklamakta, kışlamakta ve üremektedir. Kuşlar ayrıca dört sulak alanlar arasında sürekli hareket
halindedir. Kurulacak sanayi bölgesinin
elektrik ihtiyacını temin etmek için daha fazla gerilim hattının çekilmesine
ihtiyaç duyulacaktır. Kötü hava şartlarda alçaktan uçmak zorunda kalacak olan
kuşlar, hatlara çarpıp telef olacaktır.
5. Uluabat Gölü’nden
su alınarak Uluabat Sulama Projesi altında 13 köyün ve 2 beldenin arazileri
sulanmaktadır. Gölde su kalitesi, çeşitli kirleticilerin etkisi ile sürekli
kötüleşmiş ve sınır noktasına ulaşmıştır. Organize Sanayi Bölgesi ve onun
getireceği diğer girişimler bu kirletmeyi daha da hızlandıracak, bu olay
bitkisel üretim ve insan yaşamında bir tehdit oluşturacaktır.
6. Bölgede egemen
olan şiddetli kuzey rüzgarı, sanayi bölgesinde ortaya çıkacak kirli havayı
tarım arazilerine ve göle taşıyacaktır.
7. Gölü korumak
için çeşitli kurum ve kuruluşlar ve gönüllü korumacılar en azından 10 yıldır
uğraşmaktadır. Araştırmalar ve iyileştirme önlemleri için hem devlet hem de
özel sektör ve Sivil Toplum Kuruluşları büyük paralar harcamışlardır. Söz
konusu sanayi bölgesinin gerçekleşmesi halinde,bütün emek ve masraflar boşuna
gitmiş olacaktır. Korumacıların şevki kırılmış olacak, bıkkınlık yaratacak, göl
sahipsiz kalacaktır.
8. Uluabat Gölü,
şu anda Türkiye'de olan 9 RAMSAR alanlarından biridir. Şimdiye kadar Çevre ve
Orman Bakanlığı, Üniversite, Doğal Hayatı Koruma Vakfı öncülüğünde yönetim
planı ve yürütme kurulu olan ve diğer alanlara örnek gösterilen tek RAMSAR
alanıdır. Göl ayrıca dünyada sadece 20 gölün sahip olduğu "Yaşayan
Göl" unvanına sahiptir. Her yıl uluslararası "Yaşayan Göl
Konferansında" bir korumacı tarafından temsil edilmektedir. Bir zaman
yeşilliği ile ünlenen ve kendisinden övgü ile söz edilen Bursa Kenti,
"Avrupa Şehri" ve Dünya Sağlık Örgütüne bağlı (WHO)
"Avrupa Sağlıklı Şehirler
Ağı’na üyedir ve 2005 yılında "Sağlıklı Kentler Zirvesine" ev
sahipliği yapacaktır. Bir kentin, bu kadar önemli bir alanı önemsemeyip
koruyamaması bir çelişki değil midir? Önemli bir prestij kaybına neden
olmayacak mıdır?
Yukarıdaki
gerekçeler ile ilerde telafi olmayacak sayısız zararları nedeniyle Uluabat Gölü
havzasına yapılması planlanan Organize Sanayi Bölgesinin kurulmasına, Mera
arazilerinin Maliye hazinesine dönüştürülmesine ve çok düşük bir bedelle
Karacabey 75. KOBİ Organize Sanayi Bölgesi Kooperatifine satılmasına karşı
olduğumuzu bildirmek istiyoruz.
http://v3.arkitera.com/h3167-yasayan-golu-oldurmeyin.html
http://v3.arkitera.com/h3167-yasayan-golu-oldurmeyin.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder