23 Aralık 2008 Salı

HAYVANLAR TOPLANTISI

HAYVANLAR TOPLANTISI  
                                                                     Berfin Zelal Karadağ
asminberfin@hotmail.com                   
                                                       ADIYAMAN İ.M.K.B  İlköğretim Okulu  
7. Sınıf Öğrencisi          
                            

 Yeryüzü büyük bir tehlikeyle karşı karşıyaydı. Doğal hayat ve ekosistem bozulmuştu. Hatta dünyada birçok bitki ve hayvan türlerinin soyu büyük bir risk altındaydı. İnsanlardı doğal hayatı bozan. Bazı insanlar bu konuyu düşünüyor, ama birkaç kişiyle çözülemeyeceğini biliyorlardı. Bu konu üzerine Birleşmiş Bölgeler Hayvanlar Konseyi seçilen bir yerde dünyadaki tüm bölgelerden gelen çeşitli hayvanlarla toplantı yapmaya karar verdi. Toplantı için en uygun bölge, içinde birçok hayvanın soyunun tükendiği Madagaskar adasıydı. Dünyanın her bölgesinden gelen hayvan elçiler Madagaskar adasına gelmişti. Toplantı başladı.
   İlk olarak Çin’den gelen panda söz aldı:
Durumumuz belli. Hepimiz aynı sorunları yaşıyoruz. Mademki insanlar bir çözüm bulamıyor. O zaman bir de biz düşünelim. Dedi.
Pandanın bu sözü üzerine şempanze söz aldı:
    İnsanlara en çok benzeyen hayvan türü bizleriz. Ama hiç anlamıyorum. Durmadan kendi ırklarını yok etmek için savaş yapıyorlar. Bir de biz hayvanlara vahşi derler. Çok komik, biz besin zincirini korumaya çalışıyoruz vahşi oluyoruz, insanlarda birbirlerini öldürüp akıllı hatta dünyanın en zeki yaratıkları oluyor. Sizce de çok saçma değimli?
Gergedan:
    Doğru hatta kendilerini öldürmekle kalmayıp yasaklanmış olmasına rağmen illegal yollarla yapılan boynuz ticareti yüzünden dünyada sayılır duruma geldik. Hep kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Tabi bizleri düşünen yumuşak yürekli insanlar bu konu konferans veriyorlar ama onları da dinleyen yok ki.
Ormanda büyük bir alkış koptu ve timsah söz aldı:
    Yazın Mısırdan çıkarak bütün Akdeniz’i dolaştım. Gördüğüm manzarayı düşünmek bile korkutucu. Denize açılan kanallar vardı. Bu kanalların içinde fabrika atıkları, tenekeler, ayakkabılar her şey vardı. Bir ben yoktum. Sanırım bundan dolayı denizdeki çoğu balığın vücudunda yaralar olduğu için iki gün aç kaldım.

Toplantının en ilginç hayvanı Bayan Van kedisiydi. Çünkü bir gözü yaramaz bir çocuk tarafından çıkarılmıştı. Tek gözü vardı oda yeşildi. Bu yüzden bir aralar kendisinin Van Kedisi olduğunu diğer elçilere bir türlü anlatamamıştı.
    Sağ gözümü parkta çöplerin arasında dolanırken yaramaz, iriyarı bir çocuk çıkardı. Siz beni bırakın. Size gördüklerimi anlatayım. Dedi
    Bir gün, bir düğünün içinde halay çeken insanları gördüm ve ‘ne güzel bir kültüre sahipler.’ dedim. Ama bir adam halaydan ayrılıp meydanda zevk için bilinçsizce havaya ateş ediyordu. Çok korkmuştum. Hemen yanımdaki ağaca çıkıp etrafı izlemeye başladım. Mermilerden birisi yanlışlıkla masum bir insana isabet etti. Adamcağız oracıkta yere yığıldı. Neyse ki hemen hastaneye kaldırdılar.


Toplantı tüm hızıyla devam ederken Madagaskar adasının yerlilerinden olan Lemur söz aldı:
    Gerçekten Van kedisinin anlattığı olay korkutucu. Ne kadar doğru bir davranış olmasa bile sonuçta bir kaza. Birde benim soyumu düşünün. Doğamız gereği sadece bu adada yaşayabiliyoruz. Buradaki bazı turistler sırf spor olsun diye beni ve diğer hayvanları avlamaya çalışıyorlar. Benim bildiğim spor insan sağlığına iyi gelir. Bizi avlamaları kendi sağlıklarına nasıl iyi geliyor hiç anlamıyorum. Madem bizimle ilgileniyorlar; o zaman bizim fotoğrafımızı çeksinler. Sonra fotoğrafları da çeşitli dergilere satarlar. Hem biz ünlü oluruz, hem de onlar para kazanırlar. Değil mi?
Afrika’dan gelen leoparın vücudundaki desenler çok dikkat çekiciydi. Tüyleri de pırıl pırıl parlıyordu. Sözü leopar aldı:
    Bağzı insanlarda derimizi beğeniyorlar. Bu güzel bir şey, ama bazıları var ki sadece güzel görünmek için derimizden çanda, ayakkabı, kürkler yapıyorlar. Hatta ve hatta bunu da moda yapıyorlar. Yok, neymiş 2007–2008 sonbahar – kış modasında hayvan derilerinden yapılmış elbiseler modaymış. Bence çok vahşice. Biz hiç onları öldürüp kendimize elbise yapıyor muyuz? Değil insanlar hayvanları bile öldürüp bu şekilde kullanmıyoruz. Benimle birlikte birkaç yılan arkadaşımda aynı durumda. Herkes çok gergindi. Kendi aralarında çözüm arıyorlardı. Somali’den gelen akbaba kendi başından geçen olayı anlattı:
    Ülkemde açlık var. İnsanlar da yiyecek bulamıyor. Bulsalar yaprak bile yiyecekler ama dengesizlikten dolayı çöl çekirgeleri tüm yaprakları yiyorlar. Bu sırada zürafa sordu: 
Ama nasıl olur? Somali’de Pirinç bitkisi bolca yetişmekte.

Akbaba:
—tüm pirinç tarlalarını kabile reisleri halktan zorla aldı. Hem artık eskisi kadar yağmur yağmadığı için kuraklık var.
 Bir gün açlıktan kıvranırken bir çadır gördüm. İnsanca bildiğim için çadırın üstündeki yazıyı okuyabildim. ‘United Nation’ yani ‘Birleşmiş Milletler’ yazıyordu. Çadırdan yaklaşık 1km uzakta bir çocuk yerde zorla sürünerek çadıra ulaşmaya çalışıyordu. O kadar zayıftı ki yukardan bile kaburga kemiklerini bile sayabildim. Tam tamına 12 tane sayabildim. İstemesem de belki ölür bende onu yerim diye yanına kondum. Bu sırada yanımıza bir adam geldi. Büyük bir ihtimal gazeteciydi. Sonra çocuğun resmini çekip gitti. İnsan bir kere der yardım edeyim, yazıktır. Ama adam öylece baş başa bıraktı bizi. Bende zaten yemedim. Zaten yaklaşık 3 ay sonra kuşlar arasımda geçen bir dedikoduda duydum o adam çocuğa yardım etmediği için depresyona girmiş ve intihar etmiş.
   Toplantı filin sözüyle kapandı:
— O zaman bizlerde bölgelerimizdeki hayvanlarla beraber bu tür yardım kuruluşlarının kampanyalarını destekleyelim. Çevremizdeki insanların bizlere ve dünyaya zarar vermelerine izin vermeyelim. Bu çevre dostu olan insanlar bizlerin tek ümidi. Dedi.
     DOĞAL HAYAT, DOĞAL KALSIN