26 Temmuz 2012 Perşembe

Gerçekten titremeye hazır mıyız?????


Abdala “kar yağıyor” demişler, “titremeye hazırım” demiş!
KEP (KAYITLI ELEKTRONİK POSTA) elektronik ortamda bilgi ve belge paylaşımında yaygın olarak kullanılmakta olan elektronik posta, iş ve işlemlerin daha hızlı ve daha kolay yapılmasına olanak sağlayacakmış.
Ancak bu biçimde iletişim kurmanın iletişim kuranlar arasında teknik olarak güvenli ve hukuken geçerli bir şekilde yapılabilmesi için ilave güvenlik hizmetlerine ihtiyaç varmış. İşte bu ihtiyacı karşılayacak olanda, kayıtlı elektronik posta (KEP)miş.
Bu sisteme göre e-postaların gönderimi ve teslimatı da dâhil olmak üzere kullanımına ilişkin olarak hukukî delil sağlayan bir yapısı olacakmış. Üstüne üstlük bu işi devletimiz yapmayacak yetki almış kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcılar tarafından yapılacakmış.
KEP sistemi içerisinde bir elektronik iletinin gönderilmesi ve alınması dışında elektronik belgelerin saklanması, güvenli iletişim ve elektronik ortamda güvenilir üçüncü taraf hizmetleri hizmetlerde sunulabilecekmiş.
Fikre ne demeli? 
“Acele bir ağaçtır, meyvesi ise pişmanlık.”
Çünkü aynı şeyi başkası da senin için yaparsa ne olacak!..
Bu düzenleme ile "Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu" (BTK) adı altında, tıpkı RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) gibi bir kurul e-mail gönderilerini ve web sitelerini denetim altına alarak, hükumetin hoşuna gitmeyen gönderi ve siteleri takip ederek, gerekirse istediklerini sorgulayıp yargılayabilecekler.
“Açık yerde tepecik kendini dağ sanır”
Kısacası sansür uygulayacaklar.
Ama bilmeliler ki, “rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.”
Ülkemizde BTK ( Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ve İnternet Üst Kurulu "denetleme" başlığı altında birçok özel çalışma yapmaktadır. Bu denetlemeler çağımızın iletişim araçları olan e-posta, Facebook, Twitter ve benzeri alanları da kapsamaktadır.
Bu noktada hükümet karşıtı yazılan, paylaşılan ve yorumlanan her konu için takip başlatılması söz konusu olabilecektir.
Bu noktada özel yetkilendirilmiş savcılıklar;
Püf demeye dudak ister”
1. Siyasi ve ideolojik içerikli haber paylaşımında bulunmak,
2. Yazılı ve resimli paylaşımlarla devlete ait kurum ve kuruluşları aşağılamak,
3. Devlet büyüklerine karşı küçük düşürücü paylaşımlarda bulunmak,
4. Başbakan'ı ve partisini hedef alan paylaşımlarda bulunmak,
5. Kamuoyunu hükümet ve Başbakan aleyhine olumsuz yönlendirmeye dönük onur kırıcı ibarelerin kullanıldığı ifade ve paylaşımları yaymak" gibi konularda dava açabileceklerdir.
İnterneti kontrol edebilmek istemeleri aslında denetim ve güvenlik merkezli değil, daha çok Nazi Almanya’sında Hitler’in yaptığı gibi Yahudiler'in evlerini işaretlemek gibi bir şey.
Ee tabi ki amacı padişah olmak olanlar, Çamlıca’ya büyük camiler, oğullarına, kızlarına külliyeler yaptırıp bir de sikke basınca kendini PADİŞAH oldum zanneder.
Ne derler; "Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır."
Ben bunu bilir bunu derim hükumete bir koz “verip pişman olmaktansa, vermeyip düşman olmak yeğdir.”
İnternetime dokunma!