22 Mart 2013 Cuma

Barış+Huzur=Yatırım=Yuhhhhh


Dün yani 21 Mart 2013 günü NEWROZ’a Abdullah Öcalan’ın mektubu damgasını vurdu.
Zaten böyle olacağı da belliydi.
Diyarbakır’da meydana toplanan halk bir yana ülkemizde ve hatta Dünya’da Diyarbakır’a gidemeyenler televizyonlardan ya da internetten Pervin Buldan’ın Kürtçe, Sırrı Süreyya Önder’in ise Türkçe olarak okuduğu metni çıt çıkmadan ve büyük bir dikkatle izledi.
Açıklamanın ve Newroz ateşinin hemen sonrasında ise hemen tüm televizyon kanallarının konukları bu konuyu konuştu.
Konuşmalıydı.
Çünkü git gelleri, silah bırakmaları olsa da bu topraklarda yaşanan tarihin en uzun savaşı olmuştu. 
Genel olarak herkesin-bir kaçı hariç-algısı ve duygusu aynı idi.
Artık savaş bitiyor. Bundan böyle çocuklarımızın ölmeyeceği günleri birlikte yaşayacağız. 
Ama;
Bu gün sabah gazetelerini okurken aklım durdu.
Neden mi?
GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu,
Urfa Ticaret Sanayi Odası Başkanı Eyüp Sabri Ertekin,
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Remzi Can,
Mardin Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nasır Duyan,
Anadolu Grubu Başkanı Tuncay Özilhan,
BMD Başkanı Hüseyin Doğan,
Kibar Holding Başkanı Ali Kibar
Ve tabi ki
Ağaoğlu Grubu sahibi Ali Ağaoğlu;  hazretleri
BARIŞ+HUZUR=YATIRIM demişler,
Çatışmaya elveda yatırıma merhaba Demişler..
Dünyanın en uzun süre devam eden savaşı bitiyor, insanlar çocuklarımız ölmeyecek artık diye halay çekiyor, bunlar evet ne yazık ki bunlar demem lazım, NASIL PARA KAZANIRIZ DERDİNDE. 
Aslına bakarsanız bunlara 'atmaca' deniyor. Atmaca gibi yırtıcılar çünkü. Daha Newroz ateşi sönmeden, daha insanlar mutluluklarının keyfini çıkarmadan PARA aramak ne demek?
Utanın efendiler, sıkılın efendiler, susun efendiler ve eğer konuşacaksanız, parayı değil insanı konuşun, yatırımı değil Newroz’u konuşun. Bu iş bittiyse biz bu işten kaç para kazanırız demeyin. Hadi derseniz bile içinizden deyin yahu.
Ne demeli aklımdan sadece bunlara YUHHHH çekmek geçiyor.
Çok uzatmayacağım, zaten herkes biliyor ama eğer bu günden sonra tek bir insan ölmeyecekse bu yeter ve artar bile.
Hatta şunu bile söylerim barış geliyorsa ve gelecekse kim getirirse kim kimle görüşürse, araya kim girerse girsin önemi yok tek önemli şey var artık kan akmasın.
Her ne kadar son sözünü söylemediğini söyleyenler olsa bile bu Newroz umut çiçeklerini büyüttü. Berfinler karın altından yükselerek baharı nasıl müjdeliyorsa umarım bu Newroz da Berfinler gibi barışı müjdeler.
Dilerim o Berfinler büyür büyürr...

6 Mart 2013 Çarşamba

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?


Basına yansıyan "SANAYİ TESİSLERİNE ÇEVRE ÖDÜLÜ" haberinde; TÜRKİYE SAĞLIKLI KENTLER BİRLİĞİ'nin 36 firmayı ödüllendirdiği ve bunlardan 6 tanesinin de Bursa’da olduğu bilgisi yer alıyordu.
Bu tesislere ödüllerini Birlik Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar vermiş.
Verilen ödül ilginç sanayi tesislerine çevre ödülü. Şimdi buradan bakınca ödül alan kuruluşlar açısından bir değerlendirme yapmak gerekiyor.
Nilüfer, Uludağ’ın güney yamaçlarındaki 2 mağaradan çıkar ve asıl adı Aras Suyudur. Doğancı Barajı’nda toplanan suyu Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü karşılar. Bursa'daki Soğukpınar, Kaplıkaya, Değirmendere ve Madendere ile Uludağ'ın kuzeyinden doğan Gökdere, Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfer'e karışır. Nilüfer Çayı, Bursa Ovası’nı suladıktan sonra Ayvalı Dere’yi içine alarak Uluabat Gölü’ne ulaşır, Susurluk Çayı ve Manyas’ın kolu ile birleşerek Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülür.
Bu güzergâh üzerinde ise BUSKİ’nin bulunduğu noktaya kadar kısmen kirlenen çay,
• Bursa Kentinin evsel atıklarını alarak
• Kentin doğusundan gelen evsel ve endüstriyel atıkları alarak,
• Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nden gelen endüstriyel atıkları alarak,
• Nilüfer Organize Sanayi Bölgesinden gelen atıkları alarak,
• Deri Organize Sanayi Bölgesi’nden gelen atıkları alarak,
Geri dönülmez biçimde kirlenir ve Marmara denizine boşalır.
Ödül verilen kuruluşlar:
Bursa Organize Sanayi Bölgesi,
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi,
Deri Organize Sanayi Bölgesi..
Yani Nilüfer Çayını en çok kirleten, çaya en ağır kirlilik yükü veren kuruluşlar ödülü de onlar alıyor. Şaka gibi yani en çok kirletene ödül veriliyor.
Diğer yandan ödülü veren de TÜRKİYE SAĞLIKLI KENTLER BİRLİĞİ. Avrupa’da 31 ülkede 100′ün üzerinde kentte devam eden “Sağlıklı Kentler” Hareketinin Türkiye’de gelişebilmesi için kurulmuş. Ülkemizde, Birliğe bağlı 46 belediye görünüyor. Bunlar Birlik Meclisi’ni oluşturuyorlar. Ayrıca Birlik Danışma Kurulu 12 kişiden oluşuyor ve neredeyse hemen tamamı profesör olan Danışma Kurulu Üyeleri.
İstanbul Teknik Üniversitesi,
İstanbul Üniversitesi,
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi,
Uludağ Üniversitesi, gibi ülkemizin önemli üniversitelerinden.
Nilüfer simsiyah akarken bu ödüller neden, kime, niye veriliyor?
1. Ödül alan firmalar nasıl seçilmiş? Seçim yapılırken Birlik Meclisinin görüşleri neler olmuş?
2. Ödül için kullanılan değerlendirme ölçütleri nelerdir? Değerlendirme için Danışma Kurulu’ndaki bilim insanlarına sorulmuş ve görüşleri alınmış mı?
3. Bu ödül için yapılan değerlendirmede karar verici kurul kimlerden oluşmaktadır?
4. Alınan karardan Dünya Sağlık Örgütü Sağlıklı Şehirler Ağının bilgisi var mıdır?
Peki, yasa da tanımlanan görevleri olan kurum ve kuruluşlar ne yapıyor?
1. Nilüfer Çayının temizlenmesi için ne yapıyor?
2. Bakanlık nezdinde neler yapıyor?
Bursa’da yaşayan herkes biliyor ki.
Nilüfer çayı kirli akıyor ve bu kirliliği yaratanlara ÇEVRE ÖDÜLÜ veriyorsunuz.
O zaman demezler mi:?
BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU?