Hiçbir işim olmadığı halde tembelliğimden olsa gerek geçen
hafta sonu gazetelerine ancak bakabildim. Hemen tüm yerel gazetelerde Devletin
Bakanı Faruk Çelik ve Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin bir elinde kepçe diğer elinde plastik bir
kase aşure dağıttığı haberleri yer
almaktaydı. Tasvip etmesem de siyasiler bu tür davranışlarda hep bulunuyor,
dağıttıkları ramazan yemeği ya da aşurenin kendilerine oy getireceklerini
düşünüyorlar, belki de getiriyordur.
Ancak bu haberdeki esas oğlan ne Devletin Bakanı ne de
Büyükşehir Belediye Başkanı. Esas oğlan bir sohbet için Bursa'ya geldiği ifade
edilen Cübbeli Ahmet Hoca. Haberin
detaylarına bakınca Bursa Festivali’nde dünyaca ünlü sanatçıları, senfoni
orkestralarını bekleten siyasilerimizin, Cübbeli hocayı dinleyebilmek için
erkenden sohbetin yapılacağı derneğe geldiğini öğreniyoruz. Demek ki Cübbeli
Hoca sanatçılardan daha önemli bir adam ve haberin de olayın da esas oğlanı. Cübbeli
Ahmet Hoca'nın sohbetini dinleyen Devletin Bakanı, daha sonra dernek merkezinin
önünde kurulan aşure standına geçip başta Cübbeli Hoca olmak üzere herkese
aşure dağıtmış.
Hatırlarsınız, haşeması ile malta sahillerinde jet skiyle, alp dağlarında teleferikle cüretkar pozlar
veren tespihli bu amca, Fatih Altaylı’nın sunduğu ve Murat Bardakçı’nın yandan
tecavüz ettiği Teke Tek adlı programın kadrolu imamı haline dönüşen 17 Ağustos
1999 Körfez Depremi için “depremde bütün fuhuş yuvalarının kötü pis namussuz
evlerin yıkıldığını” söyleyen ama Kocaeli’ndeki kendi dergahı da yıkılan mümtaz
kişidir. Aynı depremde yitirilmiş bebekler için, büyüyüp de münafık- kafir
olacaklardı, öldükleri iyi olmuştur a benzer cümleler üretebilen önemli bir
kişidir ki Devletin Bakanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı bu zatın konuşması
için herkesten önce İvazpaşa’da yerlerini almışlardır.
Gerçi Cübbeli Hoca konuşmadık demiş ama ben merak ettim.
Acaba Recep Altepe, Cübbeli Hoca’ya Bursa’da hiç tramvay olmadı, ben şimdi
trafiğe getireceği yükü hesaplamadan, sonuçlarını öngörmeden tıpkı Uluabat
Gölü’nü Marmara ile buluşturma projem gibi Cumhuriyet Caddesi’nde tramvay
çalıştıracağım adını da herkesi kandırmak için nostaljik tramvay koydum caiz
midir? diye sormuş mudur? Meydancık Köprüsü, Namazgah, Mollaarap, İpekçilik,
Maksem’den gelen tüm trafik yükünü taşıyor. Bu yükü ortadan kaldırmak için dua
etsem yeter mi hoca efendi ya da sen bu konuda bir konferans versen Bursa halkı
seni dinleyip başka yoldan evine gider mi ? demiş midir? Nostaljik isimli
tramvay İnönü Caddesi gibi Bursa trafiğinin en önemli arterlerinden birini
keserek geçecek, ben o bölgede yolları kapatıp bölgeyi yayalara açacağım
diyorum. Üstelik birileri benim politikalarımı insan merkezli görmüyor, oysa
tam da yayalara öncelik veriyorum. İnönü Caddesinden akan trafiği senin
inayetinle uçurmak mümkün müdür? Sorusunu sormuş mudur?
Laf değil iş üretmek için uykuyu kendisine yasakladığını
belirten Devletin bakanı çevre yolunu, şehir içi geçişlerini kimse konuşmuyor
demiş. Acaba o sormuş mudur? Yaptıkları batçıklar nedeniyle giderek artan
trafik akış hızı yüzünden 15 yaşında yaşama gözlerini yuman gencecik 2
kızımızın günahı kimin boynunadır diye? Su demişken Devletin Sayın Bakanı
büyükşehirler arasında en pahalı suyu Bursa Halkının içtiğini bilmekte ve
Cübbeli Hoca’ya hocam aman bu günahın vebalini kim çekecek demiş midir?
Hasılı kelam bu soruları uzatmak mümkün. Cübbeli Hoca şehre
gelir ve iklim değişir, Devletin Bakanı ve kentin Şehremini el pençe divan
hocanın ardına dizilir. İklim değişir, Bursa olur, Gülümse…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder