Ülkemizde Anayasa tartışmaları birçok alan da sürmekte,
herkes bir ucundan da olsa bu tartışmalara katılıyormuş gibi.
Epey zamandır yazmadım bu yazıyı daha önce yazmak istiyordum
ama olmadı. Aşağıda yer alan harita bana 2008 yılında Amerika’da yaşayan bir
arkadaşım aracılığı bir Amerikan think tank kuruluşundan ulaştırılmıştı. O
zaman bunu sadece bir senaryo olarak düşünmüş ve gülmüştüm. Şimdiki Anayasa
tartışmaları ile birlikte ele alındığında senaryodan öte planlı bir durum
olduğu gün yüzüne çıkmaya başlamış oldu.
Bu harita ilginçti, Batı’da Makedonya, Bosna- Hersek- Kosova-
Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan’ı, doğuda Gürcistan, Azerbaycan ve
Ermenistan’ı Güneydoğu’nun ise hepsini içine alan ve ortasından Türkiye’nin
bulunduğu geniş alanı kapsayan federatif bir yapıdan söz etmekte idi. Bu
federatif yapının merkez ülkesi ise Türkiye olarak gözükmekte idi. Federatif
yapıda elbette bir başbakanlık sistemi yerine bir BAŞKANLIK sistemi
öngörülmekteydi. Son Anayasa tartışmalarında da başkanlık sisteminin gündeme
gelmesi tesadüf olmasa gerek. Haritada gösterilen coğrafi alan 13 ayrı
federasyondan oluşmakta idi. Türkiye’nin İran’ın Irak’ın ve Suriye’nin de bir
kısmını kapsayan bence bir sakıncası da olmayan Free Kürdistan’da yapı içinde
yer almaktaydı.
Başbakan Kürt sorununu çözeceğiz ve Büyük Ortadoğu Projesinin
eş başkanıyım derken bütün bunları biliyor olmalı idi. Anayasa tartışmaları
üzerinden gidecek olursak, her ne kadar mevcut hükümet sanki nasıl bir anayasa
olmalı sorusunu herkese danışıyormuş gibi görünse de aslında sanki bu plana
herkesi alıştırmaya çalışıyordu. 13 ayrı federasyondan oluşan bu yeni
cumhuriyet bölgenin tümünün yönetimini ABD’nin güdümünde Türkiye’ye bırakan bir
plan gibi görünmekte.
Aslına bakılırsa bu yeni anayasanın özgürlükçü ve herkesi
içine alan tüm etnik unsurlara yaşam hakkı tanıyan bir yapıda olması en azından
benim tarafımdan beklenmiyor. Mevcut hükümetin de böyle bir derdi olduğunu
düşünmüyorum. Mevcut hükümet bölgeyi kontrol edersek partinin ikinci harfi olan
Kalkınmayı nasıl lehimize çeviririz derdinde. Tüm ekseni ve gelecek öngörüsünün
bunun üzerinden biçimlendiğini düşünüyorum. Bu fikre kapılmamı sağlayacak çok
sayıda donenin de bulunduğu açık, Kanun Hükmünde Kararnamelerle ülke yöneten ve
TBMM’yi dışarda tutan ve halkların sözlerini görmeyen bir yapıyı elde ettikleri
oy ile gerçeğe dönüştürmekteler. Örneğin 2B arazilerinin satışı, Türkiye
kurulduğundan beri kararlaştırılmış tarihsel ve kültürel yapıların tümünün
elden geçirileceği kararı, sağlık sektöründeki özelleştirmeler, ulaşımdan
devletin giderek elini çekmesi, okulların ve genel olarak eğitimin giderek para
eksenli hale gelmesi falan derken yarın satılık ülke Türkiye derlerse
şaşırmayacağım.
Dolayısıyla bence Büyük
Osmanlı Cumhuriyeti adı bence Büyük
Ortadoğu Projesinin olgunlaşmış halidir. Zaten mevcut hükümetin yerel
seçimleri öne almaktaki temel derdi de budur. Yerel seçimler ülkedeki birçok
insanın itiraz edeceği ve çok büyük bir dönüşümün önüne geçmeden halledilmek istenmektedir
ki Anayasa tartışmaları ile birlikte bir başkanlık sistemi ve federatif yapı
taslağı taslak olmaktan çıkıp gerçek olabilsin.
Yazdıklarımı bu adam kafayı yemiş nasıl bunları düşünebilir
diyenler çıkacaktır. Ama bütün bunları ben düşünmedim sadece çıkarsadım. ABD’li
think tank bunu planlamış ve mevcut hükümette buna uyuyor. Ama kötü olan şu ki
bu ülke topraklarında yaşayanlarda uyuyor. Son not ilk uyuyor uyumak son uyuyor
ise umursamamak anlamında…….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder