8 Nisan 2011 Cuma

Beni yak, herkesi yak, KOTİYAK…


Bursa kentinde her uyandığımız sabah yeni bir şey öğrenmekten öğrenme yorgunu haline geldik.
Bir sabah kalkıyoruz ve Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Uluabat Gölü ile Marmara Denizi arasını genişleterek birleştireceğini, Uluabat Gölü’nü turizm merkezi yapacağını öğreniyoruz.
Başka bir sabah kalkıyoruz Devlet Bakanı Faruk Çelik’in aynı bölgede Disneyland yapma kararı verdiğini gazetelerden okuyoruz. Bursa Valisi Şahabettin Harput’un jeotermal kaynakları kullanarak Bursa’yı bir turizm kenti yapma planları olduğunu bir başka gün medyadan duyuyoruz.
Sonra Devlet Bakanı Faruk Çelik’in bir gün aniden İzmir’in artık hakkını kaybettiğine hükmettiğini, Bursa’nın ülkenin 3. Büyük kenti olacağını, nüfusunun 4 milyon kişi artacağını öğreniyor ve öğrenmekten yorgun düşüyoruz.
Bursa halkı bunları katiyen ve zinhar bilmiyor büyüklerimiz ne zaman söylerse o zaman hep birlikte öğreniyoruz.
Tıpkı bu haberler gibi Karacabey’de Orhaniye ve Taşpınar köyleri arasında kalan(aslına bakarsanız arazi İKİZCE köyünün) ve diğer TARIM ALANLARI olarak 1/100.000 ölçekli Bursa Çevre Düzeni Planı’nda sınıflandırılmış yaklaşık arazide bir Sanayi Sitesi kurulması için Bursa Valiliği ile TOKİ Başkanlığı ve S.S. 75.Yıl KOBİ Sanayicileri Toplu İşyerleri Yapı Kooperatifi (KOTİYAK) ile ortak bir protokol imzalandığını öğreniyoruz.
Gazetelerden yeni öğrendiğimiz bir şey Körfez ülkelerinin turizm şirketlerinin Bursa’ya çıkartma yapacağı bilgisidir.
TOKİ, konut üretme dışında işlere başlayalı epey bir zaman geçti. TOKİ’nin ürettiği yapılar ve bunların etkileri başka bir konunun yazısı olsun. Ancak KOTİYAK üzerine biraz eğilmekte yarar var. Aslına bakarsanız biz bu KOTİYAK’ı tanıyoruz. 2004 yılında şöyle yazmışız:
“Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan, uluslararası öneme sahip sulak alanlar sözleşmesine (RAMSAR) göre korunan ve dünyada yaşayan göller listesi içerisinde yer alan ULUABAT GÖLÜ’ nün su toplama havzası içerisine, Karacabey 75. Yıl KOBİ Organize Sanayi Bölgesi kurulması kararlaştırılmış bulunmaktadır. Organize Sanayi Bölgesi olarak düşünülen alanın büyük bir bölümü Uluabat Gölü yüzey suyu toplama havzası içerisindedir. Alan, ayrıca “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” hükümlerince belirlenen, sulak alan tampon bölgesi (göl kıyısından en az 5 km) sınırları içerisinde kalmaktadır. 4000 dekarlık alan; Karacabey ilçesine ait Seyran, Subaşı ve Canbaz köylerinin mera arazileri iken maliye hazinesine dönüştürülmüş ve 49 milyar gibi çok düşük değere, Karacabey 75.Yıl KOBİ Kooperatifi’ne satılmıştır.”
O dönemde yukarıda da belirttiğimiz gibi Ramsar Alanı Tampon Sınırı 5.000 metreydi ve başvuru yapılan bölge sınır içinde kalıyordu.
Daha sonra yönetmelikte değişiklik yapılarak mesafe 2500 metreye indirildi. Ardından bölgedeki Deri ve Tekstil OSB’leri bu yönetmelik kararını takiben oluştu.
O bölgede başlayan sanayi lekesi giderek büyüyor. Şimdi TOKİ’nin de marifetiyle daha büyük olarak bu alanda bir sanayi bölgesi kurulmak isteniyor. Bölge köylüsü topraklarını kaybetmek istemiyor. Ama işin içinde TOKİ’nin olması bu durumu anlamsız kılıyor. Yani köylü istemese de devlet adına kamulaştırma yapılarak araziler zorla alınacak.
Konunu başka ve önemli bir boyutu ise İstanbul Metropoliten Planı ve bu planın İstanbul’u desantralize etme öngörüsü, bu öngörüye göre Güney Marmara’ya gelecek 4 milyon nüfus acaba Sayın Bakan’ın sözünü ettiği nüfus olmasın?
İstanbul’dan kirli sanayileri ile birlikte Güney Marmara’ya aktarılacak o nüfus bu nüfus olmasın?
Hem Gebze- Orhangazi-İzmir Otoyolu’nu (Gördüğünüz gibi bende Bursa’nın adını çıkarttım. Gerçi Bursa’nın adını çıkarınca yol buradan geçmekten vazgeçmiyor ama olsun önce adı çıksın sonra gözü çıkar belki) yapacak şirket yetkilileri de böyle demedi mi?
Bu otoyol ile bölgenize daha çok sanayi kuruluşu gelecek, daha çok fabrika yapılacak demediler mi?
Bursa kenti adına karar verme yetkisini kendisinde görenlerin, bölge halkına hiç sormadan, bilim insanları ile istişare etmeden, kentin meslek odaları ile tartışmadan kentin geleceğine dair kararlar vermeleri mutat hale geldi.
Ancak bunu yapanların kendi aralarında da anlaşmalarını beklemek çok şey beklemek anlamına mı geliyor bilemiyorum. Yani Bakan- Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı önce aralarında anlaşmalıdır.
Yani şimdi soruyorum, Bursa ne kenti olacak, nasıl bir kent olacak, gelecekte mesela 2023’te şimdi trend bu ya o nedenle soruyorum.
Yani 12 yıl sonra Bursa’da neler olacak hiç düşündünüz mü?
Yoksa Sezen Aksu’nun dediği gibi "beni yak herkesi yak kendini yak" şarkısındaki gibi kentimizi de mi yakıyoruz? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder