14 Haziran 2005 Salı

BURSA’DA KENTLEŞME ULAŞIM, SANAYİLEŞME SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ


GİRİŞ :

Ulaştırma, bir ülkenin ekonomik, toplumsal ve kültürel etkinliklerinin kilit öğesi, üretimle tüketim arasındaki en önemli halka, insanların toplumu olanaklarından yararlanabilmeleri için zorunlu bir araç, ülke kalkınmasının olmazsa olmazı niteliğinde bir hizmet türüdür. Sağlıklı bir ulaştırma sistemi geliştirmeden kalkınabilmiş bir ülke örneği vermek olanaksızdır.

Ekonomi, toplumsal ve kültürel etkinliklerle genel ilişki ve etkileşimlerinin ötesinde, ulaştırma, enerji, döviz, çevre ve elbette trafik kazaları konuları ile yakından ilgilidir. Ayrıca, kent ve ülke düzeyinde fiziksel gelişmelerin, ekonominin canlandırılması, dolayısıyla bölgelerarası dengeli kalkınmanın sağlanması da ulaştırmadan önemli ölçüde etkilenmektedir. Sonuçta, ulaştırma kendi öz amacının, yani insanlara ve mallara yer değiştirme olanağı sağlanmasının dışında, etkileri ve yansımaları bulunan ve bu nedenle değişik alanlara ve kesimlere yön verme amacı ile de kullanılabilecek bir araçtır.

Özellikle büyük kentlerde ise kentsel ulaştırma, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Sabah ve akşam, iş amaçlı yolculuklarda insanların üretim gücünü  zayıflatan, egzoz, emisyonları ve gürültü yüzünden sinirleri yıpratan ve genelde insan sağlığını olumsuz etkileyen temel sorun niteliğini kazanmaktadır.  Bu durumuyla, kentsel ulaştırma, ekonomik, toplumsal ve kültürel etkinliklerinin ötesinde insanların günlük yaşamı ile ilgili bir sorundur. Bu sonucu vurgulamak üzere diyebiliriz ki ; ulaştırma her şeyden önce insanların mutluluğu sorunudur.

Ülkemizde ise ulaşım içinde çıkılmaz bir hal almış en önemli sorunlardan birisidir. Bu sorunu 1950’li yıllarda yapılan temel bir tercih ile ilişkilendirmek yanlış sayılmaz. Marshall yardımı diye bilinen ABD yardımı ile ülkemizde karayolu lehine önemli kararlar alınmış, son 75 yıldır ulaşım karayolu endeksli bir anlayış ile çözümlenmeye(!) çalışılmıştır. Günümüzde geldiğimiz noktada insan ve yük taşımacılığının %95’ini karayolu ile yapan ve 5 yılda bir Kurtuluş Savaşı’nda yitirdiğimiz insan kadar kayıplar verdiğimiz bir facia haline dönüşmüştür. Anadolu bir yarım ada olmasına karşın üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde  denizyolu taşımacılığımız yok denecek durumda ve şirket-i hayriye vapurlarından ibaret haldedir. Hava ulaşımı son yıllarda yapılan yanlış yer seçimli ve politik havaalanlarının da katkısı ile hem pahalı  ve hem de  ulaşım gereksinimlerine cevap veremez durumdadır. 1950 kararları zaten demiryolu karşısında karayolunu destekleme politikası olarak geliştirildiğinden 1950’li yıllardan sonra yapılan demiryolu ulaşımı yok denecek kadar az ve teknolojik olarak çağın gerisinde bakımsız ve kötü durumdadır. Hepimizin bildiği gibi demiryolları üzerinde kapsamlı bir yenileşme yapmadan alınacak palyatif önlemlerin ne sonuçlar doğurduğu Pamukova’daki hızlı tren (!) felaketi ile göz önüne serilmiştir.
    
Bursa kenti ise ulaşım merkezli bir bakış açısı ile değerlendirildiğinde ülkemizdeki en sorunlu kentlerden birisidir. Her ne kadar tarihi ipek yolu üzerinde yer alıyor da olsa Bursa, özellikle Cumhuriyet dönemi sonrasında ulaşım ekseninde sorunlu bir kent olmuştur. Coğrafi olarak İzmir- İstanbul aksı üzerinde Uludağ’a yaslanmış ovası ile karayolu  temelli geliştirilen ulaşımı günümüz için çözülmesi neredeyse imkansızlaşmış bir hale gelmiştir.

Diğer taraftan Bursa’nın sanayileşmesine ilişkin Osmanlı öncesi geçmişi ile ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Bizans ve daha önceki dönemlerde Bursa’nın nasıl bir kent olduğu toplumsal yaşamın ve ekonomik etkinliklerinin hangi düzeyde  bulunduğu hakkında bazı verilerden yoksunuz. 19.yüzyılın sonlarında ipekböcekçiliği ve ham ipek üretiminde büyük aşama gösteren kentimiz Cumhuriyetin ilk yıllarında inişli çıkışlı bir grafik çizmiş. 1970’li yıllardan sonra Türk Otomotiv sanayisinin Bursa’yı seçmesiyle otomotiv sanayisi tekstilden daha ağırlık kazandığı bir sürece girmiştir.

Ancak halen Bursa Tekstil ve Otomotiv gibi iki önemli lokomotif sektörün merkezi konumunu sürdürmektedir.

1. ULAŞIM
Bursa kentinin en önemli sorunu  ulaşım sorunudur. Bursa kenti trafiği yönetilmeyen,araçların rekabetine terkedilmiş, gelişi güzel işleyen ve kendine özgü sorunları bulunan bir ulaşım karmaşasına sahiptir. Ulaşım sorununu doğru olarak ele alabilmek için önce bir sınıflandırmaya gitmek ve  ulaşımı kent içi ulaşım ve kent dışı ulaşım olarak ayırmak gereklidir. Ayrıca yine bir ayırıma giderek ulaşım sorununu altyapı ve toplu ulaşım olarak da ayırmak gereklidir.

Kent içi ulaşımdaki genel sorunların başında “planlama” aşamasındaki sorunlar gelmektedir. Kentsel planlama ve gelişim projelerinin denetim altında olmadığı, hızlı bir kentleşme, göç ve nüfus artışı baskısı altında bulunan kentlerdeki problemler, ulaşım sistemlerine de yansımaktadır. Plansız hızlı kentleşme sonucunda ulaşım altyapı ve hizmetleri de diğer kentsel sorunlar gibi talebe ayak uyduramamaktadır. Kentsel planların uygulanamaması nedeniyle bu planları temel veri olarak alan sınırlı sayıdaki  ulaşım planlama çalışmaları da gerçekçi olamamaktadır.

Ülkemizde ulaşım planlama anlayışı daha yerleşmemiş ve uygulamada da yerini alamamıştır. Bunun temel nedeni ulaşımın planlanmak istenmemesi olmuştur. Karayolu temelli ulaşım perspektifi kentleri kendine uygun olarak biçimlemiş ve tarif etmiştir. Ülkeyi yönetenler bu sürecin salt izleyicisi olmuşlardır. Zaman zaman, “ulaşım planlaması” adıyla yapılan çalışmalar aslında belirli koridorlarda önerilen toplu taşım sistemlerinin teknik ve ekonomik gerekçelerini ortaya koymak amacıyla yapılmış sınırlı fizibiliteler niteliğinde bulunmaktadır.

Planlama çalışmaları öncesinden ilkeler, amaçlar, hedefler, projeksiyonlar ve politikalar açıkça belirlenmediğinden planlar ve uygulamalar birbirleriyle çelişen, çağdaş yaklaşımlarla ters düşen projeler ve yatırımlar içermekte, kaynaklar  ve zaman tüketilmekte, çarpık kentleşme hızlanmaktadır.

Yatırımlar da ulaşım planlarına göre değil, yapımcı firmaların yönlendirmesi ile belirlenmekte, bir projenin oluşturulmasındaki gerekli aşamalar tamamlanmadan, teknik, ekonomik  ve mali değerlendirmeler yapılmadan, çevresel, sosyal değerlere etkileri  incelenmeden uygulanmaktadır.

Ulaşım altyapısını geliştirmeye yönelik olan stratejik ulaşım planlarının  gerçekleştirilmesi, uzun sürelerde ve büyük yatırımlarla mümkündür. Bu konudaki kararlar , gelecekteki uzun bir zaman kesimine yönelik gelişme ve ulaşım talebi tahminlerine dayanır. Türkiye’de istatistik verilere ulaşmak mümkün olmadığı gibi çoğu    kez de yanıltıcı olabilmektedir.  Yanlış, hatalı ya da eksik verilerle yapılan tahminler , geriye dönüşü mümkün olmayan hatalı uygulamalara yol açabilir. Kaldı ki geniş boyutlu ve doğru verilerle yapılan tahminlerde bile yanılgı olasılığı  her zaman söz konusudur.







İdeal kent; kentli haklarını koruyan, olumlu yaşam koşulları ve yaşam biçimini sunan,ziyaretçiler, çalışanlar ve ticaret yapanlar, eğlence, kültür ve bilgiyi arayanlar ve eğitim görenler için ulaşım,yaşama,  çalışma, dinlenme gibi ihtiyaçları birarada ve uyum içinde sağlayan, demokratik olarak yönetilen, yaşayanların kentin yönetiminde söz ve karar hakkı olabildiği, şeffaf ve hesap verebilir bir sistematiği olan, yaşam yeridir. biçiminde tarif edilebilir. Kentler, aynı zamanda modern gelişme ile kent mirasını koruyabilmeli ve eskiyi tahrip etmeden  yeniyle bütünleştirebilmelidir.

Kentlerdeki karar verme  mekanizmalarına yol gösteren ulaşım planlama çalışmaları, karar verenlerin politik rant veya  önyargılarına göre belirlenmekte ulaşım kararlarını uygulamaya koyabilmesi için görüşlere bilimsellik katarak, önceden kararları verilmiş  kriterler planlara girdi olmaktadır.

Kent içi  ulaşım planlamasının amacı, insan ve araçların merkezler arasındaki yer değiştirmelerinin, hedeflere en uygun şekilde gerçekleştirilmesini sağlayan bir ulaşım sisteminin oluşturulmasıdır.

Bugün ve gelecekte  nasıl, nerede, hangi miktar ve özelliklerdeki insan ile araçların  hangi koşullarda iletilmek isteneceğinin tahmini için, geniş ve kapsamlı veriye gereksinim duyulur. Bu da ancak sürekli veri toplama ve değerlendirme işlemleri ile sağlanabilir. Kentin şu anki arazi kullanımı, çevreyi yok etme, plansızlık ya da yanlış planlama nedenleri ile ulaşım ve diğer konularda değişik sorunlara yol açabilir. Bunlar gözönüne alınarak, mevcut sorunların büyümesi engellenmeli, yeni gelişen bölgelerde çağdaş düzeyde ulaşım olanakları sağlayan bir yapının oluşması, ancak sağlıklı bir arazi kullanım planlaması ve uygulaması ile oluşturulabilir. Birçok yerde, arazi kullanım planları ulaşım planlarında girdi olarak kullanılmamaktadır. Ulaşım koridorlarının belirlenmesinde bölgeler arası ulaşım talebinin nasıl ve hangi yeterlilikte göz önüne alındığı da belirsizdir. Oysa bir bölgeden diğer bölgelere yapılacak yolcu ve yük ulaşımında yaya,   özel otomobil ve toplu taşıma araçları ile  değişik  kapasitedeki yük taşıtlarının kullanım oranları ve bunların zaman içindeki değişimleri , ulaşım koridorlarının belirlenmesinde mutlaka kullanılması gereken bilgilerdir. Ayrıca, yoğunluğu yüksek ve ulaşım altyapısı açısından  yeni kapasiteler yaratılamayacak bölgelerde, yolcu-yük üretimi ve çekimi yüksek olan   büyük aktivite merkezlerinin   kurulmasına izin verilmesi, o bölgenin ulaşım sorunlarını katlanarak arttırmaktadır.(Örneğin ; çeşitli alışveriş merkezleri – Finans merkezleri)

Hazırlanan ulaşım etütleri bilimsel temele dayalı araştırmaları içermelidir. Kentin kaderini etkileyecek büyük projeler halkın, kentlinin tartışmasına açılmalıdır. Meslek kuruluşlarının uzman kişilerin ve üniversitelerin görüşleri mutlaka alınmalıdır. Daha önce de ifade edildiği gibi tüm seçeneklerin değerlendirildiği bir ulaşım master planı bu sorunu çözmek için en önemli adımdır. Örneğin yüklerin ve insanların İstanbul-İzmir limanları arasında direkt olarak deniz yolu ile taşınması yada araç geçişlerinin Bandırma - Tekirdağ vb. RO-RO sistemlerinin artışı ile sağlanması gibi yada bu Ro-Ro seferlerinin demir yolu ile bütünleşik ve koordineli olarak tasarlanması gereklidir. Kentin tüm sinyalizasyon sistemi değiştirilmeli, yaya haklarına ve hatta kentte yaşayan hayvanlara bile gerekli  özeni gösteren tarzda yeniden planlanmalıdır. Bunun içinde bir 1997 yılında yaptırılan                                                              KENTİÇİ ULAŞIM MASTER PLANI’nı gözden geçirmeye  gereksinim vardır.

Trafik düzenlemeleri için uygulanabilir bir model değişik ulaşım politikaları uygulamalarını içerebileceği gibi, ön yargıdan uzak alternatif fizibilitelerin kullanılmasıyla  da çabuk sonuç vermelidir.

Şehir dokusunun önemli bir parçasını oluşturacak ulaşım modeli üzerine hayati etkileri olan çevre ve arazi kullanımının trafikle olan karşılıklı etkileşiminin tespiti yapılabilmelidir. Büyük ve orta boy kentlerdeki ulaşımın planlanmasında genel sorun özel araç trafiğinin toplu taşınım trafiğine dönüştürülmesidir. Bu geçişin rasyonel bir şekilde kent yönetimince algılanması ve yaratılması hayati önem taşır. Günümüzde kent içi ulaşım hep yerel yönetimlerin bir sorunu olarak görülmüş ve öyle algılanmıştır. Oysa ulaşım sorununa  kent rantının paylaşımı dışında , kentlilerin doğal ve vazgeçilmez çok önemli bir hakkı olarak bakılmalıdır. Sorunun çözümünde kaynak, planlama ve siyasi tercihler yerel yönetimlerin dışında ulusal ölçekte ele alınmalıdır. Zira ulusal anlamda planlanmayan hiçbir alt planın yaşama şansı olmamaktadır.

Kent içi ulaşım uygulamaları çağdaş yaklaşımlara rantı öncelik olmayan anlayışlara dayanmalıdır. Taşıtlara değil,insana öncelik veren toplu taşıma  politikalarını tercih eden, çevresel , kentsel, insani ve tarihi değerleri bozmayan, yatırımda ve işletmecilikte kaynakları etkin ve verimli kullanan, mevcut altyapı ve tesislerin kapasitesini en üst düzeyde kullanan ve destekleyen kentin kaderini etkileyecek büyük projelerde toplumun ilgili kesimlerini her aşamada karar süreçlerine katan, modern teknolojilerin kullanımında etkinliği gözeten projeler, yöntem ve teknikler kullanılmalıdır.

Bursa Büyükşehir Belediyesince Bursa Kentsel Geliştirme projesi etüdünde yol envanterleri-trafik sorunları-otoparklar ve park etme alışkanlıkları-trafik sinyalleri 1996 yılında incelenmiş olup bu rapora göre günlük yolcunun %34 minibüsçüler, %30 servis araçları, %18 BOİ, %11 dolmuşlarla taşındığı anketlerle tespit edilmiş olduğu bilinmektedir. Kentsel büyüme kapsamında ise son beş yıldır yıllık trafik artışının %11 civarında olduğu tespit edilmiştir.

Bu etüdde Kentsel ulaşım stratejisi olarak toplu taşıma yolculuğu tercih ettirmek-özel araç ulaşımının giderek daha az cazip hale getirmek gibi önlemler hedef olarak belirlenmişti.

1998 yılında ise hafif raylı sistemle ilgili olarak yapılan incelemede 2020 yılı projeksiyonu ise şöyle belirlenmişti. Burada yıllık %2,5 nüfus artış hızı dikkate alınmış olup Mudanya Yolu-Acemler/İzmir Yolu-Acemler güzergahlarında günlük koridor yolcu kapasiteleri 2004 yılı için organize sanayi bölgesinden 85.000 Ataevler bölgesinden 45.000 iken 2020 projeksiyonunda bu organize sanayi bölgesi için 127.000 Ataevler bölgesi için 90.000 olarak tespit edildiği bilinmektedir.

Bu da göstermektedir ki Bursa Kentsel ulaşımında hafif raylı sisteme yönelik olarak projeksiyonlar 2020 yılları için nüfus artışına da bağlı olarak oldukça önemli artışları öngörmektedir. Diğer bir deyişle yatırım yapılan hafif raylı sistemle beraber gelecekte toplu taşıma teşvik edilmek durumunda olduğu gibi özel araç sahipliliği ile özel araç ulaşımının daha az cazip hale getirilmesi sağlanacaktır. Diğer taraftan  Çevre yolunun gelecekte yapılacak olması kent içinden geçen Ankara – İzmir istikametindeki trafik yoğunluğunu % 60’ının transit trafik olduğunu ve bunun Çevre yoluna kayması nedeniyle    İzmir yolu – Acemler/ Mudanya hattı üzerindeki trafik yoğunluğunun azalacağını düşündürmektedir.

Tüm bunlar gözönüne alındığında toplu taşım kurallarına yaya trafiğine imkan vermemesine kamu yararına, kent estetiğine, Paşa çiftliğinin korunması ile, doğa sit koruması yaklaşımlarına aykırı olan Acemler Yonca tipi kavşak yatırımının uygun olmadığı gerçektir. Diğer taraftan kent içinde yapılan yonca kavşaklar özel araç trafiğini teşvik eden unsurlar olarak görülmekte arazi kullanımı açısından geniş alanlara ihtiyaç oluşturmaktadır.

Aksi halde eğer trafik yoğunluğu hafif raylı sisteme rağmen böyle devam edecek olursa yonca kavşak yaparak trafik yoğunluğu o bölge için çözülmekle birlikte Merinosa kadar olan bölge için yoksa yeni yonca kavşaklar mı yapmak gerekecektir. Bunun uygun olmadığını düşündüğümüze göre dolayısıyla trafik yoğunluğunu azaltacak toplu taşımacılığı teşvik edecek politikalarla böylesine yatırımlara kent içinde ihtiyaç olmayacaktır. Kaldı ki; Bu durumda Orhaneli kavşağı, İhtisas kavşağı, Merinos kavşağı projeleri  yukarıdaki tezi doğrular nitelikte olup ileride kent içinde yeni katlı kavşaklar gündeme gelecektir. Kestel’den  Uludağ Üniversitesi’ne kadar olan bölge yaklaşık 40 km’dir. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı ve planladığı kavşakların tümü gerçekleştiğinde 13 adet kavşak kenti kuzey-güney yönünde kesmiş olacaktır. Bu her 3 km’de bir kavşak anlamına gelmektedir. 2020 yılında durum ne olacaktır. Her 1 km’ye 1 kavşak mı? Kavşak yaparak çözüm bulunamayacağı açıktır. Bursa kentinin ulaşım planı yapılmalı ve bu planlama kararları ödünsüz uygulanmalıdır.


   



2025’li yıllarda, Türkiye’nin nüfusunun % 40’ının Güney Marmara’da  yaşayacağı varsayılmaktadır. Bugün, Bursa için çevresel kirlenme sınır noktasına ulaşmıştır. Bu durum kentte yaşayanları Tarım mı ? Sanayi mi ? Seçimi yapma sonucunu aşmıştır. Oysa Bursa’daki sorun Bursa’nın bir ayrıcalığı olan tarımsal varlığı ve kaynaklarının en iyi şekilde değerlendirilmesidir. Sanayileşme konusunda ise bugün dikkate alınması gereken temel değişim, Bursa’nın 1960’lı yıllardaki Bursa olmadığıdır. 07 Ocak 1995 tarihinde kurulan Bursa Kent Danışma ve Dayanışma Konseyinde de görüşüldüğü üzere Bursa sanayisi klasik üretim sistemleri dışında, bilgi ve teknoloji üretmeyi hedeflemeli, araştırma-geliştirme, bilim ve teknoloji parkları kurmayı planlamalı, “önder sanayi kenti” rolünü üstlenmelidir. Bu noktada 2020-2025 yıllarına uzanan kent planlamaları yapılmıştır.

Yapılan tüm planlamalarda olduğu gibi BURSA 2020 metropolitan planlamasının da siyasal bir boyutunun olduğunun kesin bilinmesi gerekir. Bu siyasal seçim kimden yana yapılacaktır? Bu sorunun yanıtı ise KENT DEMOKRASİ’sini gündeme getirecektir. Kentte yaşayanların ve sivil toplum örgütlerinin bu sürece katkısı, bu örgütlü güçlerin etkinlik ve güçlerinin artması, sivil toplum örgütlerine verilecek destek ve onların güçlenmesi kentte demokrasiyi güçlendirecek, işletecek ve tercihin HALK’tan yana yapılabilmesi koşullarını oluşacaktır.
Gelişmiş ülkelerin büyüme (ya da kalkınma) gibi bir dertleri yoktur. Ekonominin sarsıntısız yani enflasyon ve deflasyona  düşmeden gitmesi onlar için yeterlidir. Oysa az gelişmiş bir ülke yaşadığı koşul ve  boyutunu mutlaka değiştirme zorundadır. Bu da ancak Gelişme ya da Kalkınma dediğimiz Ekonomik  ve demokratik süreç sayesinde mümkündür. Yurttaşların yaşadığı durumlarını iyileştiremeyen bir gelişmemiş ülke, ekonomik yaşamında büyük ve gelişmiş ülkelerin gösterdiği çizgiler içinde kalır. Zamanla önce ekonomik bağımsızlığını yitirir. Bu nedenle Gelişme veya Kalkınma denilen süreç sadece halkın mutluluğu bakımından değil, ülkenin tam bağımsızlığı bakımından zorunlu bir süreçtir.


2. SANAYİLEŞME :

İnsanlar, ilkçağlardan  günümüze değin toplum içinde varolunan yaşam kendisi ortaya koyma çabası içindedirler. Birlikte yaşama zorunluluğu köyleri, kentleri oluşturmuş, sınırsız ihtiyaçları da karşılama zorunluluğu üretim oluşturmuştur. Daha hızlı üretim ise sanayileşme sürecini ortaya çıkarmıştır.

Bursa’yı tanımlarken, Bursa’ya ilişkin politikaları belirlerken, artık Güney Marmara dediğimiz (Çanakkale, Balıkesir, Yalova) bölgeyle doğrudan ve organik ilişkilendirme yapmadan ve Bursa’yı  bu bölgesel etkileşimden kopararak tek başına bir kent olarak algılamak yanlışından kurtulmalıyız. Bursa’nın Kocaeli, İstanbul, Eskişehir, Kütahya illeri etkileşimini de dikkate alarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu saptama bölgedeki yerel yönetimlerin ana ölçekte birbirleriyle etkin ilişkiler kurmaları, geleceğe dönük ortak çalışmalar yapmaları, değişimi planlamaları anlamına gelmektedir.

Somut olarak belirtmek gerekirse bu bölgedeki il ve ilçelerin 2020-2025 yıllarına uzanan planlamalarının ortak etkileşim dikkate alınarak yapılması büyük önem taşımaktadır.

Bu konuda Bursa’da çok detaylı, sayısal anlamda da verilerin ortaya konduğu dökümlerle analiz yapmak geçmiş ile bugünü kıyaslamak zorundayız. Bursa’da bugün sanayileşme politikalarının ulaştırılması ve uygulanmasında hala 1960 ve öncesindeki anlayış egemendir, oysa bu bakış açısı hızla değiştirilmelidir. Bursa’daki sanayileşmenin yapısını incelerken aşağıdaki ayrımlamaların yapılması uygun olacaktır.

§  Organize Sanayi Bölgeleri Yerleşimleri
§  Noktasal dağılımlı sanayi yerleşimleri
§  Kaçak sanayi bölgeleri yerleşimleri
§  Kaçak sanayi işletmeleri
§  Sanayi Siteleri yerleşimleri


2.1. ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ YERLEŞİMLERİ

Bursa’da ilk kurulan Organize Sanayi Bölgesi modern ve çağdaş uygulamaları ile Türkiye’ye örnek olmuş bir sanayi bölgesidir. İlk planlamalarda bölgenin bataklık olması belirleyici ve etkin olmuştur. O zamanlar alan değerlendirme ve kalkınma retoriği üzerinden yapılan bu ileri adım, giderek genişleyen bölgesel bir nitelik kazanmıştır. Bu genişlemede otomotiv sanayiinin buraya kurulmuş olmasının doğal bir sonucu olarak gelişmiştir. Diğer sektörlerden farklı olarak otomotiv sektörü yatay düzlemde genişleyen bir özelliğe sahiptir. Bu nedenle ana sanayiinin yanında ve ekinde yan sanayiiler ve onların alt tedarikçilerinin gelişmesi süreci kentimizin doğal güzelliklerini tahrip edecek formda seyretmiş ve bu günkü haline ulaşmıştır.  Ancak ulusal planlamaların maalesef olmadığı veya varsa da uygulanmadığı içindir ki Bursa son yıllarda birden bire organize sanayi bölgelerinin patladığı bir kent haline gelmiştir. Bugün Bursa ile çevresinde kurulu 11 sanayi bölgesi mevcut olup yenileri de sırada beklemekte, bu durum ülke genelinde sanayinin dağılım esasına aykırı olup Bursa içinde doğru olmayan bir stratejidir. Bugün 2000 kişilik alanlarda nerede ise 7 kişi yan yana gelip bir sanayi  bölgesi oluşturma çabası içindedir.

Bu durumun dondurulup Bursa’nın mevcut sanayi karakterinin değiştirilmesi yönüne gidilmesi gereklidir. Bursa bilgi ve teknoloji üretip satan bir önder kent olmalıdır. Oysa bu gün bile OSB  kentin Nilüfer İlçesinin içine doğru genişleme ve girme planları yapmaya çalışmaktadır.

2.2. NOKTASAL DAĞILIMLI SANAYİ YERLEŞİMİ

Bu tür işletmeler bulundukları yerlerdeki yerleşim yerlerinin ekonomik ve sosyal açıdan da standart çağdaş yaşam koşullarının yaratılması yönüyle olduğu kadar; tarımsal ürünlerin değerlendirilmesine yönelik bir destekleme, hayvancılık ürünleri ve orman ürünlerine yönelik destekleme, maden sektöründe destekleme vb. türde tarım, hayvancılık, balıkçılık, maden vb. sektörleri sanayi politikaları içinde değerlendiren bir stratejilerin yatırımları olmalıdır.

Bu tür işletmelerin konuşlandırılması ve teşvikleri yerel değil bölgesel bakış açısıyla bütünsel ilişkileri dikkate alarak yaygınlaştırılmalıdır.

Bu çerçevede kurulacak işletmeleri yöre kaynaklarını değerlendiren çevre sorunları yaratmayacak biçimde üretimi destekleyen örneğin arıtma, sistemlerini barındırması gerekmektedir.  Ki bu günden bakıldığında Bursa noktasal dağılımlı sanayi yerleşimlerini teşvik edecek politikalardan uzak  durmalı, var olanların iyileştirilmesi planlanmalı ve tarım endüstrisinin gelişmesine yol açacak türde gıda ve tarımsal merkezli olarak geliştirilmeye çalışılmalıdır. MKP ve Karacabey ovası bu anlamda, Yenişehir ile birlikte yeniden değerlendirilmesi zorunlu alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. 


2.3. KAÇAK SANAYİ BÖLGELERİ YERLEŞİMLERİ

Bursa ve yakın çevresinde çeşitli etkenlerle organize sanayi bölgeleri dışında ; belirli alanlarda sanayi karakterli işletmelerin toplandığı alanlar oluşmuştur.

Kaçak sanayi işletmelerin toplaştığı ve sanayi bölgesine dönüştüğü yerler arasında her biri ayrı ayrı detaylarıyla incelenmesi gereken özel ürün sahalarında kalan yerler vardır ve bu işletmeler mutlaka planlı, denetimli gerçekten organize alanlara taşınmalı, noktasal konumda gerekli olabilecekler reorganize edilmeli; bir geçiş süreci tanınarak bu alanlar kaldırılmalı, sınırları kesinlikle genişletilmemelidir.

Bu tür kaçak sanayi bölgeleri arasında burada sayabileceklerin arasında yeralan Orhangazi ilçesi sanayi bölgesi İstanbul’dan taşınan işletmelerle yine tarımsal özelliği olan alanlarda kurulmuştur.

Orhangazi, Gemlik, Ovaakça, Bursa güzergahında Yeni Yalova Yolu hattı çevresinde denetimsiz sanayileşme yerleşimi bölgesel boyutta incelenmek ve denetlenmek zorundadır.

Aynı bakış açısıyla Barakfakih’ten, Ketsel, Gürsu, Nilüfer Köyü’ne kadar olan alanda bu tür işletme yığınları oluşmakta; Özlüce, Çalı, Hasanağa, Kayapa, Görükle, İrfaniye vb. yerlerde; Yenişehir, Yenice-İnegöl, Karacabey’de denetimsiz sanayi işletmeleri kaçak sanayi bölgelerini oluşturmaktadır. Bütün bu oluşumlar tarım topraklarında  yerleşme, yer altı sularını izinsiz kullanma, çevreyi zehirli atıklarıyla kirletme şeklinde önemli zararlarını  her gün sürdürmektedirler. Bu noktada Yalova, Osmaneli, Bozüyük, Bilecik, Bandırma, Gönen, Çan, Balıkesir, Kütahya, Çanakkale vb. yakın çevrede organize sanayi bölgelerini içine alan sanayi yerleşimi tasarımı yapılması zorunludur.


2.4. KAÇAK SANAYİ İŞLETMELERİ YERLEŞİMLERİ

Organize Sanayi Bölgelerinde altyapı sorunları, arıtma sistemlerinin kurulmaması vb. sorunlar sürerken, kaçak sanayi bölgelerinde daha da artan sorunlar görülürken; kaçak sanayi işletmeleri şeklinde Bursa ovasında mantar gibi biten kaçak işletmeler çevre sorunlarının artmasına neden olmaktadır.

Besi ahırı, kümes, tarımsal depo, soğuk hava deposu vb. adlarla yapım izni alan bu işletmeler gerçekte bu alanla ilgisi olmayan sanayi işletmelerine dönüştürülmektedir. Ancak burada sorulması gereken soru ; yasalara uymayanlara değil, yasaları uygulamayanlara sorulmalıdır.

Örnek vermek gerekirse Osmangazi Belediye sınırları içinde 1992-95 yılları arasında Uludağ, Ovaakça, Nilüfer, Gündoğdu, Ehmetköy, Karabalçık, Çağlayan, Dürdane, Aksungur vb. yerlerde ruhsat alan 63 tarımsal amaçlı işletmenin amacına uygun olanların sayısı yaklaşık % 10 civarındadır. Tarımsal arazide işletme yapmak için önce köylerin sınırları içinde arazi alınıp, tapusuyla Ziraat Odası’ndan çiftçilik belgesi çıkartılmakta; bu belgelerle işletme kurulmakta  ve tarımsal amaçlı tesis, işletme kurulmakta ve tarımsal amaçlı tesis, sanayi işletmesine dönüştürülmektedir. Bu durumda bu tesislere elektrik ve su sunulmaktadır.

Bursa ve yakın çevresinde ilk önlenmesi gereken olumsuzluk diyebileceğimiz bu yatırımlar içinde özellikle tekstil boyahaneleri yer almaktadır. Ayrıca bu işletmelerin çevre koruma önlemleri almadığı ve çevreye zarar verdiğini belirtmek gerekiyor.

2.5. SANAYİ SİTELERİ YERLEŞİMİ

Bursa’da çok yaygın olan, küçük ölçekli üretimi oluşturan ve sanayinin çeşitli kollarında faaliyet gösteren küçük işletmelerin şehir dışında belirli bölgelere taşınması, yeniden organizasyonu doğru bir yaklaşımdır.


3. BURSA’NIN GELECEĞİNE İLİŞKİN ÖNERİLER

Bursa’nın 2020’li yıllara  uzanan planının gerçekleştirilmesini, ancak yapılan plan ve programların toplum yaranını ön planda tutan bir yapıda uygulanmasını sağlamak gerekmektedir.

Bursa için yapılan tüm planlamaların Güney Marmara Bölgesi ölçeğinde; Çanakkale’den Kocaeli’ye kadar uzanan ve Bursa’nın komşu illerini kapsayan bir planlama çerçevesinde yapılması zorunluluktur. Bu bölgedeki tüm yerel yönetimler arasında eşgüdüm başlatılmalıdır.

Bursa’nın ulaşımından yaşanan sorunlarının aşılması için İstanbul, İzmir, Ankara yönündeki karayollarının bölünmüş yollar şeklinde ve Bursa’nın çevresinden geçirilerek yapılması gerekmektedir.,
 Ayrıca karayolunun hemen yanında yoğun trafik yükü oluşturacak ve doğrudan kara yoluna giriş-çıkış şeklinde hatalı ticari, sanayi, alışveriş merkezi vb. yapılaşmadan kaçınılmalıdır.

Bursa’da ulusal demiryolu ağı Mudanya ve Gemlik’e bağlanarak deniz yolu ve demiryolu ulaşım yükü arttırılmalıdır. Yenişehir havaalanından vazgeçilmemeli, bu havaalanının çalışması sağlanmalı,kent içindeki havaalanı sadece amatör havacılık çalışmalarına tahsis edilecek biçimde yeniden düzenlenmelidir.

Kentiçi ulaşımı ise toplu taşımacılık anlayışıyla çözümlenebilir. Bu noktada ancak hafif raylı sistem(HRS) ağı hızla genişletilmelidir. HRS tramvay sistemi biçiminde düşünülmeli, Bursaray’a dik  olarak kent içi trafiği çözecek biçimde, tüm ana cadde ve büyük sokaklar dikkate alınarak  tasarlanmalıdır. Ayrıca batı yönünde MKPaşa-Karacabey hattı için BursaRay ile bütünleşik bir banliyö sistemi de tasarım olarak ele alınmalıdır.

Bursa’nın hava kirliliği sorununda özellikle yakıtların tüketiminin azaltılması konusuna ağırlık verilmelidir. Ülkemizde tüketilen enerjinin % 40 konutlarda, % 35 endüstride, % 19’u ulaşımda, % 5’i tarımda, % 1 diğer alanlarda kullanılmaktadır. Birim hacim için Türkiye’de harcanan enerji Fransa’dan % 46, İsveç’den % 230 kat daha fazladır. O nedenle ısı yalıtım ve enerji ekonomisi konusu konutlarda ve işyerlerinde çok kapsamlı önlemler ve denetimlerle sağlanmalıdır.  Fosil kaynaklı yakıtlardan vazgeçecek bir politika zinciri oluşturulmalı, güneş, rüzgar ve biyo kütle enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanımına geçiş sağlanmalıdır.

Taşıtlardan kaynaklanan kirlilik hareket halindeki her taşıtın ortalama 2 kg/gün kirletici emisyon verdiği dikkate alınarak motorda yanma ayarlarına önem verilmelidir. Günlük olarak trafiğe çıkan taşıt sayısını azaltıcı özendirici önlemler alınması tartışılmalı, bisiklet gibi araçların kullanımı ve yaygınlaşması teşvik edilmeli, Avrupa’daki örneklerinde olduğu gibi public cyle –halk bisikleti uygulaması başlatılmaldır.

Hava kirliliğini yoğunlaştıran diğer bir olayda Bursa’da rüzgar koridorlarının yok edilmesidir. Özellikle son yıllarda geleneksel kat yüksekliği oldukça yükselirken ve yüksek yapılarak geçilirken yeni cadde ve yollar açılamamış; Kent havasının sirkülasyonu dikkate alınmamıştır. Bu konu dikkate alınarak kent içindeki bazı bölümlerde yeşil alan yaratma cadde ve yol genişletme programları yapılmalı; kent genişlemesi içinde yapı yükseklikleri meteorolojik faktörler dikkate alınarak dağıtılmalıdır. Yeni planlanan ve imara açılan bölgelerde kentsel planlama anlayışını değiştirilmesi için çalışmalar yapılmalı, ülkemiz insanının mekan fikrinin değiştirilmesi sağlanmalı, betonarmeye alternatif farklı yapı türlerinin geliştirilmesi sağlanmalıdır. 

Bursa’da  ve Marmara bölgesinde imal edilen yapıların proje ve uygulaması son derece kalitesiz olduğu yaşanan depremle görülmüştür. Yapı sektöründe kalitenin oluşturulması sağlanmalıdır. Tüm proje hizmetleri TMMOB bağlı odaların mesleki denetiminden geçirilmelidir. Ayrıca yapı sektöründe çalışan kalfa,sürveyan elektrikçi, tesisatçı, vb. elemanların eğitilmesi ve belgelendirilmesi, yetkili servislerin denetlenmesi vb. çalışmalar TMMOB’ye bağlı odaların da katkısıyla gerçekleştirilmelidir.

Mudanya, Çağrışan, Bademli, Gemlik, Umurbey vb. yerler civarında tepelerde çok pahalı yatırımlarla oluşturulan villa-köylerde arıtma sistemleri zorunluluğu getirilmeli, yer altı sularının en yüksek noktalardan kirlenmesi de önlenmelidir. Kirletilerek bozulan bir kentsel yerleşimi yaşanılır hale getirmek yerine, kentlerden kaçış ve yeni yerleşim yerlerine yerleşme kısır ve hatalı bir süreçtir.

Gemlik Körfezi, Nilüfer Çayı ve Göllerde yaşam koşullarını önceki haline dönüştürme hedeflenmeli; su kullanımında çağdaş yöntemler zorunlu hale getirilmelidir.

Bursa’da özellikle kültürel yatırımlara önem verilmesi gerekmektedir. Yeterli kültürel yapı ve kültürel birikim olmaması kentteki imar yağmasından çevre kirliliğine her türlü olumsuzluğun temel nedenidir. Başkabir deyişle Bursa’nın geleceğe taşınmasında yapılacak her çalışmanın dayanağı temel kültürel birikimdir. Bu konu içinde Bursa’da eğitim, öğretimin ve sporun çağdaş olanaklarla geliştirilmesi ayrıca incelenebilir. Programlar oluşturulabilir. Bursa’da kent içinde çocuklara, yaşlılara, özürlülere yönelik ; yeşil alan yemek barınma, eğitim, sağlık ve meslek edindirme işlevlerini yerine getiren çağdaş çözümlerin programları yapılarak uygulanmalıdır.

Bursa’da hava, su toprak kirlenmesi, gürültü kirlenmesi, deniz ve göl kirlenmeleri vb. alanlarda ölçüm ağı kurulmalı; bunlar Sağlık Bakanlığı ve Üniversite işbirliği ile ölçümler düzenli şekilde gerçekleştirilmelidir. Merkezi kentsel çöp depolama alanlarının ayrılması ve çöp depolanması bakımından her yerleşim yeri çöpünü bu alanlarda depolamalıdır.

Bursa’daki işletmeler, konutlar ve işyerleri, deprem, sel, patlayıcı, parlayıcı maddeler, yangın güvenliği vb. yönünden incelenerek kent riski araştırması yapılması ve önlemleri alınmalıdır.

Bursa’da en önemli sorun Kent Demokrasisinin oluşturulmasıdır. Kentte yaşayanlar yalnızca seçimlerde etkilenmekten artık uzaklaşmalıdır. Belediye eliyle halktan yana politika uygulamak için halka dayanmak gerekir. Halkın oyunu almak tek başına halka dayanmayı ifade etmez. Sivil toplum örgütleri aracılığıyla halk günlük politikaya da katkı koymalıdır. Belediye yönetimleri kentin baskı grupları karşısında bu demokratik gücü arkalarına almalıdırlar. Bu noktada Kent Konseyleri geliştirilmeli ve katılım sağlanmalıdır. Demokratik denetim kentte işlemeli yerel yönetimlere güç vermelidir.

Ülkemizin kentlerinin bunun dışında kurtuluş yolu olmadığı açıktır. Kentlerdeki sivil toplum örgütleri güçlü değilse; ya da sivil toplum örgütleri güçlendirilmeden yerel yönetimlerin halk yararına iş yapmasından söz edilemez.

Bursa’da ele alınması gereken diğer bir noktada sanayi karakterinin değiştirilmesi üzerinedir. Bu noktada ülkemizde 1985’li yıllardan beri konuşulan bilim parkı, teknoloji parkı, araştırma parkı, yenilik merkezi vb. sanayileşme kapsamındaki örgütlenme şekillerinin ülkemizde örnekleri olan ; ODTÜ-KOSGEB Teknoloji Merkezi, İTÜ KOSGEB Teknoloji Geliştirme  Merkezi, Tübitak-MAM Teknoparkı, İzmir Teknoparkı A.Ş. (İTAŞ), Anadolu Teknopark A.Ş., (ATAP), İleri Teknoloji ve Enerji Parkı, ODTÜ Teknokrat  kurumlaşmaları sürerken Bursa’daki  teknopark oluşumunun Uludağ Üniversitesi önderliğinde gerçekleştirilmesi gelecek açısından önemli bir girişimdir.

Anadolu’da ortaya çıkan sanayileşme çabalarının Bursa’da bir üst düzleme çıkartılmasını, araştırma, bilim parkları yenilik merkezi, teknoparklar ile bir sanayi kenti düşünülmesi sürecinin kaçırılmaması gereklidir. Aksi halde çağdışı üretim teknikleri ve stratejileri ile her zaman bunalım koşullarını yaşayabilecek bölgenin kaynaklarını israf eden ekonomik, sosyal, kültürel vb, sorunları arttıracak bir sanayileşme oluşumuna gidilecektir.

Bursa Anadolu’da sanayileşmenin önder bir kenti olarak sanayileşme sürecinde teknolojik önder rolünü üstlenmelidir. Bilgi ve teknoloji üretmelidir. Üniversite ve sanayisi ile bunu hedef olarak seçmeli yerel yönetim ve tüm örgütlenmeleriyle bu hedefe yönelmelidir. Bursa’da yeni sektörlerin (makine, imalat, kalıpçılık teknolojisi, ölçüm aygıtları üretimleri, tekstil, elektrik, elektronik, arıtma teknolojileri, yazılım teknolojisi vb; tıp, eğitim, sağlık vb. sektörler) belirlenmesi ve sektörlerde uzmanlaşma, dünya pazarlarına yönelme öncelikle varolan koşulların değerlendirilmesi; ancak bunun yanında uzun vadeli stratejilerin tartışılarak oluşturulması zorunludur. Bu aşamada Uludağ Üniversitesi ‘nde son dönemde yönetimsel gelişmeler ve üniversitenin başta rektör olmak üzere kadrolarının kente, üniversiteye ve ülkeye yönelik stratejik yaklaşımları ile kentle bütünleşmeleri  Bursa için önemli bir şans olup bunun faydalarının görüldüğü bir süreci yaşıyoruz.











4. SONUÇ

 1960’lı yıllardan bu yana geleneksel hale getirdiği sanayi kongrelerinde vurguladığı iki şiar olan demokratikleşme ve sanayileşme kavramlarının temel alınması yönetenlerin sivil toplum örgütlerinin ve diğerlerinin aklında tutması gereken önemli noktadır.
Diğer taraftan 1970’li yılların sonunda Bursa ve ovanın korunması için daha fazla çaba harcandığını saptamakta yarar var. Bir belge olarak 1977 yılında yapılan Tarımsal Arazilerin ve Özellikle Bursa Ovası’nın korunması hakkındaki protokolü ekte sunarken;
39.000 hektardan 19.000 hektara inen Bursa Ovasının korunması diğer taraftan da Ulaşım Master Planı ile gözden geçirilecek olan 2020 Stratejik Plan doğrultusunda Bursa sanayisinin planlanarak geliştirilmesi ve ulaşım sorunlarının çözülmesi kentteki tüm paydaşların birlikte çözümleyeceği bir görevdir. Özet olarak; Habitat II’de de ifade edildiği gibi sürdürülebilir kalkınma modelini özümseyerek Bursa’nın hem tarımsal kimliğini hem de sanayi kimliğini birlikte geliştirerek gelecek kuşaklara çağdaş yaşanabilir bir kent bırakabiliriz.

Not : Ekte yer alan belgeler 1970’li yılların sonunda Bursa için yapılmış önemli çalışmalardır. Bu açıdan bildiri ekine konulmuştur.





KAYNAKÇA :

1.     Bursa kentsel geliştirme projesi , kentsel ulaşım iyileştirme etüdü.
2.     Mühendislik haberleri TMMOB İMO yayını
3.     Hafif raylı sistem 2020 projeksiyon raporu
4.     Ankara Belediyesi (1991) toplu taşım kongresi
5.     Nukamp, P.Reichman. S (1987) Transportation planning in a changing world.
6.     Ulaşım trafik kongresi MMO yayını.
7.     TMMOB Sanayi  Kongresi 2001-Küreselleşme ve Sanayileşme Bildiriler Kitabı
8.     TMMOB –MMO Bursa Şubesi Bursa’da Sanayileşme ve Çağdaş Kentleşme Sempozyum Bildiriler Kitabı-1997
9.     Bursa Defteri , Bursa’da Sanayinin Geleceği 2002


























Ek: 1977 Ova Koruma protokolü.


- BELGE -

TARIMSAL ARAZİLERİN ÖZELLİKLE BURSA OVASININ KORUNMASI HAKKKINDA PROTOKOL
1977

AMAÇ
Sınai kalkınma süresi içindeki ülkemizde elverişli iklim koşulları altında gerek ürünlerinin çeşitliliği gerekse yüksek verimliliğine sahip Bursa Ovası’nın tüm tarımsal arazisinin korunması özel bir önem taşımaktadır.

Ayrıca sanayileşmenin genellikle beraberinde getirdiği sağlıksız kentleşme, çevre kirliliği ve benzeri tüm sosyo ekonomik olguların büyük bir sorun haline gelmeden meydana gelmiş olanların düzeltilen olanakları yitirilmeden konuya ciddi bir surette eğilmek zorunlu hale gelmiştir.

Bu nedenle amaç tarımsal araziyi korumak, bu arazinin tarıma yönelik kullanımını kolaylaştırmak ve verimliliğini arttırmak suretiyle tarımsal kullanımını cazip hale getirmektedir.

Son olarak da bu gayeyi olumsuz yönde etkileyecek her türlü yapılaşmayı “ Bursa Kent bütünü ve yakın çevresi nazım planı” gereklerine uygun olarak mevcut yasalar çerçevesi içinde Valiliğin öncülüğünde bu protokole katılan kuruluşların işbirliği ile önleyici tüm tedbirleri almaktadır.

YENİ KONUT SAHALARI AÇILMASI

1) Tüm belediyeler, nüfus artışı ve göçler sebebiyle ortaya çıkan  konut ihtiyacını karşılamak amacıyla konut sahalarını ve gecekondu önleme bölgelerini tespit edecek, bunlarla ilgili işlemleri süratle tamamlayacak, ilgili resmi kuruluşlarda izleyerek sonuçlandıracaktır.

Bu arada Nazım Planda ve İmar planlarında konut ve sanayi bölgesi olarak işaretlenen kısımların 1/5000 ve 1/1000 ölçeğindeki imar uygulama planlar sür’atle tamamlanacaktır.

Yeni konut sahalarının açılışında gerekli işlemlerin sür’atle sonuçlandırılması bakımından İl İmar Müdürlüğü, belediyelere yardımcı olacaktır.

Bu konudaki işlemlerin İmar ve İskan Bakanlığı’nca sür’atle sonuçlandırılması gerekmektedir. Özellikle Bursa Belediyesi’nin gecekondu önleme bölgesi ve sanayi bölgesi karşısındaki Yalakçayırı yerleşim yeri hakkındaki teklifleri sür’atle sonuçlandırılmalıdır.

Yeni açılan konut alanlarının alt yapı hizmetleri ilgili belediyelerce süratle sağlanacak, bu konuda, araç, gereç ve teknik bilgi gereken hallerde valilikten (ilgili yatırımcı kuruluşlardan) yardım istenecektir.

İlgili kuruluşlar,  program uygulamalarını aksatmamak şartıyla iş durumu itibariyle muhatap kalınacak zaman ve imkanları ölçüsünde bu yardımı sağlayacaklardır.

2) Devlet Su İşleri Müdürlüğü, ilgili belediyelerin, il İmar Müdürlüğü’nün ve Topraksu Bölge Müdürlüğü’nün de yardımlarıyla Nazım Plan hali hazır yerleşim alanı ve tarım koruma alanlarını içeren tek bir altlık haritayı bir ay içinde tamamlamış ve tekrar ederek bu alanlarla ilgili bulunan kuruluşlara göndermiş olacaktır.

Bu harita; ilgili kuruluşların korunacak alanlarda hangi amaçla olursa olsun, verilecek ruhsatlarla ilgili düşüncelerini belirtilirken göz önüne alınacaktır. Buna aykırı düşünce bildirilmeyecektir. Ruhsat işleminde nazım plan ve imar mevzuatına uygun olmadığı ilgili birimlerce kesin olarak belirtilecektir.

Bu haritanın Sanayi ve Teknoloji, Enerji ve Tabii Kaynaklar,  İmar İskan  ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıkları ile Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına ‘da gönderilmek suretiyle korunması gereken alanlarda ön olurlar ve teşvik belgesi gibi işlemlerin yapılmaması sağlanacaktır.


YASAL DAYANAĞI  OLYMAYAN YAPILARIN KONTROLÜ

3) Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde ilgili Belediyeler tarafından, diğer alanlarda İl İmar Müdürlüğü tarafından teşkil edilecek kontrol ekipleri, yaşa dışı bina, tesis, fabrika vs. yapımını sür’atle tespit edecek, inşaatın durdurulmasını sağlayacak ve yıkımı ya da yasal şekle sokulması için gereken işlemleri tamamlayacaktır.

Kontrol ekipleri, belirli alanlardan sorumlu tutulmak suretiyle, bu kontrolün  etkinliği ve devamlılığı sağlanacak, kent yolun düzenli yapılmaması halinde sorumlular hakkında soruşturma açılacaktır.

Koruma alanı içindeki köy muhtarları da, tarımsal arazinin yasa dışı kullanımını önlemek için, il İmar Müdürlüğü elemanlarıyla işbirliği yapılacaklardır.

Ova Koruma alanı içinde bulunan köylerin ve mezraların yerleşme yerlerindeki noksanlıklar İl İmar Müdürlüğünce tespit edilip yeni yerleşme verilerinin İl İdare Kurulunca tasdiki sağlanarak, bu alanlar dışında yapı yapılmasına müsaade edilmeyecektir.


YASA DIŞI YAPILARIN YIKILMASI

4) Belediyeler ve İl İmar Müdürlüğü kendi sorumluluk alanlarındaki yasa dışı yapıları yıktırılması için gereken her türlü çabayı göstereceklerdir. Bunu sağlamak için evvela mevcut duruma ilave olarak yeni yapılan ya da yapılmakta olan yasa dışı yapıları durdurup yıkacak, sonra da dış sınırlardan içe doğru gelmek suretiyle tespit edeceği her türlü yasa dışı yapılanmayı ve kentleşmeyi önleyecektir.

Belediye encümenleri ve İl İdare Kurulu yasa dışı yapıların yıkılmasına ilişkin konuları süratle ele almak ve titizlikle inceleyerek sonuca bağlamalıdır.

Yıkım kararlarının uygulanmasında makine parkında araç ve gereci bulunan tüm yatırımcı daireler, valilikçe tespit edilecek bir düzen içinde ilgili belediyelere ve il imar müdürlüğüne yardımcı olacaklardır.  Belediye sınırları ve mücavir alanlar dışında, İl İdare Kurumunca verilecek yıkım kararları, yapı sahipleri tarafından uygulanmadığı takdirde, ilgili kuruluşların, da yardımıyla özel idare tarafından yerine getirilecek ve bedeli yapı sahibinden tahsil edilecektir.

Yıkım kararlarının yerine getirilmesinde, gerektiği takdirde kolluk kuvvetleri yardımcı olacaklardır.


HİSSELİ TAPU SATIŞLARININ ÖNLENMESİ
5) Korunması gereken tarım arazilerinin ve yeşil alanların büyük birbölümü, arsa komisyoncuları tarafından yasan geçerliliği bulunmayan özel parselasyonlara ayrılmak e pay tapusu olarak ihtiyaç sahiplerine satılmaktadır. Verimli ovaların tahribine ve sağlıksız kentleşmeye yol açan bu yasa dışı uygulamayı önlemek için;

a)     Yukarıdaki maddelerde belirtildiği gibi imar mevzuatı titizlikle uygulanacaktır.
b)     Pay tapulu satışların yasa dışı olduğu, bu türlü arsalar üzerinde yapı yapılmasına yasal olarak bulunmadığı kentte ve köylerde devamlı olarak ilan edilecek ve vatandaşların kandırılması önlenecektir. Bu ilanlar Belediye ve  İl İmar Müdürlüğünce ortaklaşa hazırlanacak ve her iki kuruluş işbirliği ile yayınlanacaktır.
c)     Yasal geçerliliği olmayan satışlara ilişkin ilan verenler veya yol boylarına ilan asanlar hakkında yasal kovuşturma yapılacaktır. Bu türlü ilanların yasa dışı nitelikleri taşıdığı belediye ve İl İmar Müdürlüğü yetkilileri tarafından tespit edildikten sonra konu ile ilgili zabıtaya intikal ettirilecektir.
Hisseli satışların sağlıksız kentleşmedeki rolü belirtilmek sureti ile konu İmar ve İskan Bakanlığına intikal ettirilecek ve bu tür satışların kanun yoluyla önlenmesi sağlanacaktır.

HER ÇEŞİT BİNA RUHSATI VERİLDİĞİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

6) Arazilerin çeşitli amaçlarla kullanımı için çeşitli kamu kuruluşlarından, yasalara ve kamu yararına uygunluk bakımından , düşünceleri sorulmaktadır. İlgili her kuruluş düşüncesi sorulan konularda cevap verirken bu hususlara dikkat edecektir.

a)     Arazi kullanımında yasalar ve özellikle imar yasaları, nazım plan ve imar planları  ve protokol esasları daima göz önünde bulundurulacaktır.
b)     Cevaplar müphem olmayacak, sorulan kullanım şekli için uygunluk ya da uygunsuzluk, gerekçesiyle birlikte açık ve kesin olarak belirtilecektir.
c)     Tuğla ve taşocakları açılması için yapılan müracaatlar incelenirken, arazinin tarımsal değerinde bu tür kullanışın zararlı olup olmayacağı titizlikle incelenecek, bu tür kullanımlar için istekler tarımsal değeri olmayan arazilere kaydırılacak, arazinin ruhsat hilafına ve zararlı kullanımını önlemek için etkin bir kontrol sürdürülecektir.
d)     Karayolları Bölge Müdürlüğü, trafik kanununun 12. maddesini uygularken müracaatçıdan istediği yapı için imar durumunun verilip verilmediğini kontrol edecek, imar durumu istediği yapı için uygun görülmüşse  ve karayolları açısından da uygunsa ruhsat verecektir.
e)     Türkiye Elektrik Kurumu ilgilileri İmar ve İskan Bakanlığı ile TEK arasında imzalanan 151 sayılı protokole aynen uyacak ve yasa dışı yapılan ruhsatsız yapılarak enerji verilmeyecektir.
f)       Köy muhtarları imar ruhsatı alınmamış sınai kuruluşları TEK’in bilgisi dışında 20 Khv. Güçten azda olsa elektrik bağlanmamasını sağlayacaktır.


OVANIN KORUNMASINDA SORUMLULUĞU OLANLARIN AYDINLATILMASI VE SORUNUN KAMUYA MAL EDİLMESİ
7) Bursa ovasının ve tüm tarımsal alanların korunmasında, konunun kamu oyunca benimsenmesindeki yarar göz önünde tutularak şu önlemler alınacaktır.
a)     Valilikçe bir basın toplantısı yapılarak konunun önemi ve alınan  önlemler açıklanacaktır.
b)     Konu ile ilgili Belediye Başkanları diğer ilgili kuruluşlar ve köy muhtarları ile bir toplantı düzenlenecek ve her kuruluşun görevi anlatılacaktır.b
c)     Her fırsattan yararlanarak konunun önemi hakkında yayınlar yapılacaktır.
d)     Alınan tedbirler ve bu protokol tüm ilçe kaymakamlıklarına ve belediye başkanlıklarına gönderilmek suretiyle, Bursa ovasının korunmasıyla başlayan hareketin, tüm tarımsal arazilerinin korunması ve imar mevzuatında yasaların hakim kılınması yolunda genişlemesi sağlanacaktır.

Bu görevlerin ifasında İl İmar Müdürlüğü Valiliğe yardımcı olacaktır.













YASAL DAYANAKLAR

8) T.C. Anayasası, 7116 sayılı İmar İskan Bakanlığı Kuruluş ve Vazifeler hakkında kanun, 6785 sayılı İmar Kanunu ile bu konunun bazı maddelerini değiştiren 1605 sayılı Belediye Kanunu , 7269 sayılı Tabi Afetler Kanunu 1593 sayılı Umumi  Hıfsıssıha Kanunu 6200 sayılı Devlet su İşleri Teşkilat Kanunu , 831 ve de 2659 sayılı sular hakkında kanun, 6085 sayılı Karayolu Trafik kanunu  çıkartılan yönetmelik, bu yönetmeliğin uygulanış şekline ilişkin 68,69,70,80,82 ve 151 sayılı İmar İskan Bakanlığı Genelgeleri ve 5442 sayılı İl İdare Kanunu.

9) İş bu protokol aşağıda belirtilen kuruluşlarla birlikte tanzim ve müştereken imza edilmiştir.


Bursa Valisi                            Belediye Başkanı                               Karayolları 14.Bölge Müd.
(İmza)                                     (İmza)                                                             (İmza)

Devlet Su İşleri Böl.Müd.        Sağlık Müdürü                                    Teknik Ziraat Müdürü
(İmza)                                     (İmza)                                                             (İmza) 


TEK Köy Elektrifikasyonu                   TEK Şeb.Tesis                       B.Ü.İktisadi sosyal
3.Böl.Müd.                                          4.Grup. Müd.Yar.                    Bilgiler Fakültesi
                                                                                                          Dr.Ercan DÜLGEROĞLU
(İmza)                                                             (İmza)                         (İmza)


Ticaret ve Sanayi Odası Müd.            Topraksu 16 Bölge Müd.        Orman Baş Müdürü
                                                           Ayhan EKMENOL
(İmza)                                                             (İmza)                                     (İmza)


Veteriner Müdürü                               Müze Müdürü-Altan AKAT     Defterdarlık – İhsan Engin
(İmza)                                                             (İmza)                         (İmza)


Emniyet Müdürü                                 İl Jandarma Alay                    Ziraat Odası Başkanı
                                                           Komutanı       
(İmza)                                                 (İmza)                                     (İmza)



Nazım Plan Bürosu Md.                     Özel İdare Müdürü                 İl İmar Müdürü
Işın ÇUBUKÇU                                                                     
(İmza)                                                             (İmza)                         (İmza)












-BELGE-

BURSA OVASI KORUMA PROTOKOLÜ

İmar ve İskan Bakanlığı’nca 28.12.1976’da tasdik edilen 1/25.00 ölçekli Bursa Kent Bütünü ve Yakın çevresi Nazım planında ova koruma lejand ile gösterilen alanların tarım dışı amaçlar için hiçbir şekilde kullanılamayacağı öngörülmüştür. Adı geçen alanlarda kentsel kullanımlar için başvurular ile karşılaşılmaktadır.

Ülke tarım potansiyelini olumsuz yönde etkileyen bu tür yapılanma talepleri Bursa Ovası içinde sorunlar yaratmaktadır. Ekli 1/25.000 ölçekli Bursa Nazım Planında sınırlar belirlenmiş  olan “”Ova Koruma “ alanıdır. Bu alan içinde tarım dışı, hiçbir kullanış getirilen hiçbir yapı yapılamaz.

 Ayrıca ova koruma alanının tarım amaçlı kullanımı kolaylaştırmak, tarımsal kullanım ekonomik rantını arttırmak ve tarımsal kullanımı cazip hale sokmak gayesiyle ilgili kamu kuruluşları arasında geliştirilecek bir çalışma proje ile “Ova Koruma, Sulama ve Geliştirme “ planlamalarının hazırlanması öngörülmektedir. Ekli haritada sınırları belirlenen Bursa Ovasının korunmasını amaçlayan bu protokol aşağıda isimleri belirtilmiş bulunan kuruluşlar arasında imzalanmıştır.

Bu protokol ile birlikte yürürlüktedir. Ağustos 1977.




Bursa Valisi                                                                           İmar ve İskan Bakanlığı A.
(İmza)                                                                                    Planlama ve İmar Genel Md.Y.
                                                                                              (imza)


D.S.İ. 1. Bölge Müd.                                                              Orman Baş Müdürü
(İmza)                                                                                    (İmza)



TEK Şebeke Tesis Bölge Müd.                                             Karayolları Bölge Müd.
(İmza)                                                                                    (İmza)


Toprak-Su Bölge Müd.                                                          Ziraat Odası Başkanı
(İmza)                                                                                    (İmza)


Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
(İmza)





NOT : Tarım dışı kullanış: Tarımsal amaçlı araç, hayvan ve konut için yapılacak KAKS – 0.0 Top. İnşaat alanı 250 m2’yi geçmeyen yapıların dışındaki kullanışlar.