28 Mart 2005 Pazartesi


HİKMETİNDEN
SUAL
EDİYORUZ!


28 Mart 2004 yerel seçimlerinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bugün Bursa kentinin yönetiminden sorumlu olan Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin yönetiminde ve kentsel hizmetlerin örgütlenmesinde büyük bir kalitesizlik ve beceriksizlikle yüz yüze.

Yönetimi aldıkları tarihten bu yana geçen bir yıl içerisinde yapılanlar ve tartışılanlara baktığımızda, kentin sorunlarını çözecek her hangi bir siyasının geliştirilmediği gibi, bunu geliştirebilecek demokratik zeminlerin bile geliştirilemediğini görüyoruz. Kent yönetiminin iki önemli organı olan Büyükşehir Belediye Meclisi ve Kent Konseyi bir gösteri mekanına dönmekle beraber, buna karşı oluşturulan dirençler de ortadan kaldırılmaktadır. Büyükşehir Belediye Meclisine, muhalefet partisinin verdiği, sekiz adet soru önergesinin görüşülmesi bile iktidar partisinin çoğunluk oyları ile reddedilmiştir. En son yapılan Kent Konseyi toplantısına, Belediye Başkanı katılmadığı gibi, görüşler bildiren meslek odası ve sivil toplum kuruluşları yetkilileri, karşılarında muhatap bulamamışlardır.


Bugün Avrupa Birliği sürecinin büyük bir kısmını kapsayan yerelde yapılacak uygulamaların sorumlu taraflarını göremiyoruz. Merkezi düzeyde gerçekleştirilen yeni yasal düzenlemelerin yereldeki uyum ve uygulama süreçleri ise hiç yoktur. Ulusal politikalarda, hükümetin AB kapsamındaki yeni yasal düzenlemelerle getirdiği demokratikleşme ve şeffaflaşma atılımlarının yerel uzantılarını göremiyoruz. AKP hükümetinin 28 Mart yerel seçimlerinden başarıyla çıkmasının ardından yaptıklarını açıklamalarda, yerel yönetim reformuyla, belediye teşkilatlarını güçlendirme ve demokratikleşme söylemleri toplumsal bir siyasal çabayla buluşamamış, bildiğimiz tepeden inmeci, totaliter, bürokratik, kapalı kapılar ardında iş yapma süreçlerinin devamı olarak karşımıza çıkmışlardır. Kısacası “demokrat” ve “batıcı” tüm söylemlere rağmen yürürlükte yapılanlar eski tas eski hamamdır. Yaşanılan ise büyük bir şizofreni ve “mış”lar dünyası. Bize yaşatılan ise sanki yapılıyormuş gibi yapılan işlerin kandırmacası.

Bursa Belediye Başkanı Hikmet Şahin, evini dekore eder gibi kentimizi yapılandırmaya devam ediyor. Son bir yıldır yapılan işlere baktığımızda, Bursalıların haberinin olmadığı, görüşünün alınmadığı aynı zamanda da çağımızın gelişmişliğine rağmen kalitesi düşük hizmetlerle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu yüz yılda, bilginin ve teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda, hala nasıl oluyor da bir önceki yüzyılın yönetim ve hizmet modellerine maruz kaldığımızı anlayamamaktayız. Bize birileri anlatsın. Ulaşım planlaması ve koordinasyonunda yeni teknikler ve gelişimler konuşulurken bizlere bir bat-çık uygulamasının bir başarı olarak sunulması büyük bir kazık değil midir? Bursalılar buna layık mıdır?

Hikmetinden sual ediyoruz. Kıta Avrupasının en erken kentlerinden bir olan Bursa şehri böyle kadük bir yönetim anlayışına ve  kentsel hizmetlere layık mı? Bizlerin oylarıyla, bizlere hizmet etmek üzere seçilen başkanın, bizlere sormadan kendi tercihleriyle iş yapabilir mi? Eğer yapıyorsa bu onun ne kadar bu kentin belediye başkanı olduğunu sorgulatmaz mı? Bursa belediye başkanın bursa kentinin sorunların çözümünde ve geleceğinin belirlenmesinde Bursalıları söz sahibi yapması onun en başlıca görevi değil midir?

Özgürlük ve Dayanışma Partisi Bursa İl Örgütü olarak, Bursa kentinin bu kötü yönetimi karşısında, sorumluları açığa çıkarmak, yaratılan illizyonu(sihiri) bozmak için Bursa Büyükşehir Belediyesinin her yaptığı işin takipçisi olacağız. Yaşadığımız kente sahip çıkmak  ve bizim yerimize karar vermeye hakkı olmayanlara bunu bildirmek için tüm Bursalıları soru sormaya çağırıyoruz.




BURSA MEDYA ve SİYASET TARİHİNDE İLK DEFA, BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMUŞ DEĞERLİ BİR KÖŞE YAZARI GAZETECİYİ KENDİNE DANIŞMAN YAPARAK AYDA YAKLAŞIK 3 MİLYAR TL MAAŞ VERDİĞİNİ ve BU DEĞERLİ GAZETECİNİN YAZILARINA DEVAM ETTİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

PROFESYONEL BİR GAZETECİNİN AYNI ZAMANDA BELEDİYEDEN DE MAAŞ ALARAK YAZI YAZMASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ ? GAZETECİLER CEMİYETİNİN SAYIN BAŞKANI ACABA NASIL DEĞERLENDİRİYOR ?

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ ANKARAYA BAKAN TEBRİĞİNE 3 BİN DOLARA HELİKOPTER KİRALAYARAK HAVADAN GİTTİĞİNİ, KARADAN DA MAKAM ARACINI GÖNDERDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

ANKARAYA BAKAN TEBRİĞİNE HELİKOPTERLE GİDEN BAY BAŞKANIN HELİKOPTER ÜCRETİNİ NASIL ÖDEDİĞİNİ MERAK EDİYOR MUSUNUZ ?

HER TÜRLÜ GİDERİNİN BELEDİYECE KARŞILANDIĞI BELEDİYE MİSAFİRHANESİNDE, BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ MAKAM ŞOFÖRÜNÜN ve BAZI ÜST DÜZEY BELEDİYE BÜROKRATLARININ KALDIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ ?

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ, BELEDİYE İLE İLGİLİ KONULARDA BELEDİYE BİNASI İÇİNDE BASIN TOPLANTISI YAPMAK İÇİN İZİN İSTEYEN MECLİS ÜYESİ SEMİH PALA’ya İZİN VERMEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

BELEDİYE İLE İLGİLİ KONULARDA BASIN TOPLANTISI YAPMAK İSTEYEN MECLİS ÜYESİNE YER VERİLMEMESİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ ?

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ BELEDİYE İLE İLGİLİ KONULARDA ÇALIŞMA YAPMAK İÇİN MECLİS ÜYELERİNE YER VERMEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

YÜZLERCE TRİLYON LİRAYI SU GİBİ HARCAYAN BELEDİYE ŞİRKETLERİ İLE İLGİLİ SORU ÖNERGELERİNİN HİÇBİRİNE CEVAP VERİLMEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE ENCÜMENİ GÜNDEMİNİN SIR GİBİ SAKLANDIĞINI ve BU KONUDAKİ SORU ÖNERGELERİNİN HİÇ BİRİNE YILLARDIR CEVAP VERİLMEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANININ, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİS TOPLANTILARINA YASAL OLARAK BAŞKANLIK YAPMASI GEREKİRKEN HİÇ BİR MAZERET DAHİ BİLDİRMEDEN BU TOPLANTILARA KATILMADIĞINI VE MECLİSİ HİÇE SAYDIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ ?




2005 – 2006 – 2007 - 2008   BURSA BELEDİYELERİ BÜTÇELERİ 


18 Belde Belediyesi , 7 İlçe Belediyesi, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Buski
( Burulaş, Besaş, Kültür, Burfaş, Binted şirketleri bütçeleri açıklanmıyor ?! )

BELEDİYE

2005  -  YTL
2006  -  YTL
2007  -  YTL
2008  -  YTL
2009  -  YTL
Büyükşehir
450.000.000
440.000.000
390.000.000
600.328.000

Buski
200.000.000
172.000.000
170.000.000
203.000.000

TOPLAM
650.000.000
612.000.000
560.000.000
803.328.000 


BELEDİYE

2005  -  YTL
2006  -  YTL
2007  -  YTL
2008  -  YTL
2009  -  YTL
Osmangazi
75.945.000
124.000.000
140.586.000
181.750.000

Yıldırım            
54.000.000
  63.000.000
  90.000.000
130.000.000

Nilüfer
42.850.000
  60.000.000
  76.150.000
105.200.000 

Gemlik            
22.983.000
  25.089.000
  30.767.000
  30.372.000

Mudanya             
16.250.000
    9.000.000
  12.350.000
  15.000.000

Kestel           
11.732.000
    8.720.000
  11.420.000
  13.660.000

Gürsu
11.258.000
    9.282.000
  10.641.000
  10.898.000

TOPLAM

235.000.000 
300.000.000
372.000.000
486.880.000


BELEDİYE

2005  -  YTL
2006  -  YTL
2007  -  YTL
2008  -  YTL
2009  -  YTL
Güzelyalı
  2.378.000
  3.516.000
  4.241.000
 4.360.000

Zeytinbağ
  1.470.000
  1.446.000
  1.711.000
 1.802.000

Kurşunlu
  2.199.000
  1.500.000
  2.435.000
 1.467.000

Küçükkumla
  4.500.000
  3.200.000
  3.500.000
 3.500.000

Umurbey
  1.800.000
  1.800.000
  2.250.000
 2.300.000

Barakfakih
  3.393.000
  3.478.000
  3.555.000
 7.633.000

Ovaakça
  3.450.000
  4.500.000
  4.850.000
 4.700.000

Demirtaş
  8.059.000
  8.696.000
  9.500.000
 9.980.000

Emek
  6.500.000
  4.626.000
  5,500.000
 7.000.000

Gölyazı
     559.000
     625.000
     714.140
    804.000

Hasanağa
     860.000
  1.550.000
  2.800.000
  3.000.000

Görükle
  4.992.000
  5.175.000
  6.950.000
12.485.000 

Kayapa
  1.720.000
  3.200.000
  4.400.000
  4.576.000

Çalı
  2,573.000
  2.410.000
  2.920.000
  4.350.000

Akçalar
  3,350.000
  5.600.000
  6.250.000
  5.500.000

Göynükbelen
     615.000
     643.000
     675.970
     635.000

Karıncalı
     550.000
     550.000
     600.000
    583.000

Kirazlı
     500.000
     950.000
  1.550.000
 1.450.000

TOPLAM

50.000.000
54.000.000
64.500.000
76.125.000 

  
2008 yılında Bursa Büyükşehir Belediye sınırları içinde harcanacak para
yaklaşık BİR buçuk KATRİLYON TL.....
250 adet Orhaneli veya 150 adet Merinos Kavşağı....


HAYDİ BURSA HESAP SOR….

CANINDAN DİŞİNDEN ARTIRARAK VERDİĞİN VERGİLERİ HARCAYAN
BELEDİYELERE HESAP SOR…..

BİR BUÇUK KATRİLYONLUK DEVASA BELEDİYE BÜTÇELERİ NEDEN YEREL TV’lerde KONUŞULMUYOR, NEDEN TARTIŞILMIYOR, BUNU SOR…..

HARCANAN TRİLYONLARLA YAPILAN YATIRIMLARIN SENİN ÖNÜNDE TARTIŞILMASI KONUŞULMASI GEREKMİYOR MU, BUNU SOR….

Neden Büyükşehir Belediye Başkanının belediye konularını halkın önünde tartışmaktan kaçtığını SOR…

Yerel TV’lerde neden sadece Başkanın tek olarak yayınlara çıkarıldığını sor?
Neden farklı görüşlerin TV ekranlarından, gazete sayfalarından kaçırıldığını SOR…..

+ Bursa’nın görünümünü yok eden Kent Meydanı ucubesini SOR….
+ 100 trilyon harcanan ulaşım rezaletini, trafik keşmekeşini SOR…
+ Trilyonlar harcanarak yapılan batçıkların içinin trafikte neden tıkandığını SOR….
+ 150 trilyonun neden Merinos Parkına gömüldüğünü SOR….
+ Trilyonluk kavşaklara rağmen Halden Acemlere neden yarım saatte gidilebildiğini SOR..
+ Trilyonlar harcanan batçıkta neden 126 tane trafik lambası olduğunu SOR..
+ Garajdan Heykele neden 45 dakikada gidilebildiğini SOR…
+ Neden hep aynı kişilere defalarca ihaleler verildiğini SOR…
+ Belediyenin trilyonluk kıymetli mülklerinin neden tek tek satılmaya başlandığını SOR..
+ Neden mahalle arasına 20 trilyona iskele yapıldığını SOR…
+ Neden 4 yılda hala, 4 kilometrelik Bursaray doğu etabını yapılamadığını SOR?
+ Triyonlar harcayarak yapılan Atatürk Caddesi kaldırımlarının neden söktürüldüğünü
   ve tekrar yaptırıldığını SOR…. 
+ Yangın vanalarının olduğu yerlere bile afet mevzuatından faydalanıp süs
   havuzlarının nasıl yapılabildiğini SOR… 
+ Belediye şirketlerinde olanların, yapılanların neden halktan gizlendiğini SOR..
+ Başkanlık konutunun sadece tamiri için 200 milyarın nasıl harcanabildiğini SOR…
+ Besaş ekmek fabrikasına 300 milyarlık makam arabasının nasıl aldırıldığını SOR…
+ Kültürparkın yanına devasa inşaatların yapılabilmesi için neden Atatürk Stadının
   kaldırılmak istendiğini SOR….
+ Kamu proje alanı olan Hal Binası yerine devasa inşaatların yapılabilmesi
   için neden rant planı yapıldığını ve bu yerin  neden satılmak istendiğini SOR…
+ Başkanın kendine köşk inşaatı yapmak için aldığı imar planı olmayan arsasına
   kendi imzasıyla nasıl imar planı yapılabildiğini SOR…
+ Önceki tüm Belediye Başkanları meclise katıldığı halde Bay Şahin’in hiçbir mazeret
   bildirmeden neden meclis toplantılarına katılmadığını SOR…









BELEDİYENİN ve BAŞKANIN PERFORMANSI (?)

Bursa Büyükşehir Belediyesi 2008 mali yılı “Performans Programı” performans bilgilerini ve bütçe bilgilerini içeren yaklaşık 260 sayfalık bir doküman. Bu dökümanda Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilenler ve tahmin edilen hedefler anlatılmış. Belediye bürokratlarınca iyi bir performans gösterilerek hazırlanmış olan metinlere bakıldığında belediye personelinin başkana rağmen bazı çalışmaları yapabildiğini görüyoruz.

Bay Başkanın her seferinde öğünerek söylediği gibi gerçekten, Bursa belediye tarihinde görülmedik duyulmadık işlerin yapılabildiği müthiş bir performansın (?) gösterildiği 4 yıl geçmek üzere. Peki, Başkan ne yapmış, nasıl bir performans göstermiş? Başkanın performansını incelemeye başlayalım.

 
   Bursa’yı marka yapan(?) ,   Bursa’ya çağ atlatan (?) 
MÜTHİŞ PERFORMANS (?) ÖRNEKLERİ…



Bursa’nın görüntüsünü yok eden Kent Meydanı ucubesiyle Bursa tarihinin “en berbat” yatırımı yapılarak, Bursa tarihine geçme başarısı ve performansı gösterilmiştir.

Bir önceki belediye 5 yılda 17 kilometrelik raylı sistemi yapmış ve hizmete açmış olmasına rağmen, 30 günde kavşak yapmakla öğünenler, (neredeyse dört yıl geçecek) hala daha dört kilometrelik Doğu Etabını yapamama performansını göstermişlerdir.

Tam üç yıl Haşim İşcan Caddesinin kapalı tutulması, trafiğe açılamaması performansı sergilenmiş ve halk perişan edilmiştir.

30 günde batçık yaptığını söyleyenler, dört yıl geçmesine rağmen, ayakları dikili,
hazır vaziyette bekleyen OSB – Organize Sanayi Köprüsünü yapamama performansını göstermeye devam etmektedirler

Merinos Acemler arasına 40 trilyon civarında para harcanarak batçıklar ve yonca kavşaklar yapıldı. Lambalar kalktı. Tam trafik devamlı kesintisiz akacak diye beklenirken (?) Garajdan Acemlere yarım saatte gidilmeye başlandı. Uzun yıllardır yapımı devam eden “Çevre Ototyolu” yapılıp açıldıktan sonra kamyonlar, otobüsler, TIR’lar, Acemler yoluna girmemesine rağmen, trilyonlar harcanan Sırameşeler Acemler yolunu tıkayabilme performansı(?) gösterildi.  

Kent için çok önemli olan yeni arterlerin açılmasına yönelik olarak, dört yılda ancak dört kilometrelik Yavuz Selim - Otosansit arasına yeni yol yapabilme performansı gösterilmiştir.

Kentin bazı yerlerinde, doğal afet mevzuatından faydalanma becerisi (?) gösterilerek yangın havuzları adı altında fıskiyeli süs havuzları yapabilme performansı gösterilmiştir.

Kesintisiz trafik için trilyonlar harcanarak yapılan batçıkların üstüne, 126 tane trafik lambası koyarak bu yerleri, lamba direği tarlası haline getirme performansı gösterildi.

İzmir Yolu ile Kayapa Sanayi Bölgesi arasında var olan yolun asfaltlanarak yapılan bir törenle yeniden(?) açılması performansı gösterildi.

Acemler Kavşağı için hiç para ödenmeden yasal mevzuatla bedavaya elde edilebilecek yerler için 23684 işçinin asgari ücreti kadar yaklaşık 9 trilyon lira parayı BUSKİ kasasından alarak, lüzumsuz kamulaştırma parası olarak nakden ödeme performansı gösterildi.

4 bin hissedarın ve 1000 eski konutun bulunduğu,  Doğanbey’deki 280 bin metrekarelik alanda yapılacak olan 2500 konut için Osmangazi Belediyesince temel atma noktasına gelinmiş iken, yıllardır bekleyen Sıcaksu Bölgesindeki çalışmalara dört yılda hala daha başlayamama performansı gösterildi.

Belediyece çalıştırılması gereken ve belediyenin malı olması gereken otobüslerin başka şirkete, başka şirketten bir başka şirkete, bir başka şirketten de daha başka bir şirkete aktarılması gibi müthiş buluşlar sergilenmiş ve bu yolda çok önemli bir performans gösterilmiştir.

Bursa tarihinde hiç görülmedik bir şekilde resmi kurum alanı olarak 15 trilyona alınan bir yerin
imar planları yapılarak, bir yıl içinde trafiği felç eden 800 trilyonluk bir yatırımın yapıldığı hale dönüştürülmesine neden olacak müthiş bir performans sergilenmiştir.

Üstü ana cadde olan yolların asfalt tabakası hariç altındaki yaya geçitlerini satma gibi akla gelmedik bir performans gösterilmiştir.

Bursa belediye tarihinin en büyük arsa satışı gerçekleştirilerek, 60 trilyon gibi büyük bir paranın belediye kasasına girmesi ve hemen akabinde de bu paranın önemli (?) yatırımlar için harcanması sağlanarak belediye kasasının tamtakır hale getirilmesi performansı gösterilmiştir.

Demokratik açılım olarak kurulan Kent Konseyinin, bugünlere kadar hiç olmadığı bir şekilde suskunlaştırılması ve etkisizleştirilmesi yolunda ciddi performans gösterilmiştir.

Yerel Gündem 21 çalışmaları olarak, erzak paketi dağıtılmasında, başkanın reklam ve propagandasının yapılmasında, hobi derneği gibi çalıştırılmasında önemli performanslar gösterilmiştir.

Belediye encümen gündemlerinin belediye meclis üyelerinden saklanması ve gösterilmemesi yolunda dört yıldır müthiş performans gösterilmektedir.

Bursa’da hiçbir başkanın yapamadığı yapılarak, başkanı olduğu belediye meclisi toplantılarına  hiçbir mazeret göstermeksizin katılmama, meclisi hiçe sayma performansı gösterilmiştir.

Bursa belediye tarihinde hiç bu kadar olmayacak şekilde ihale oyunlarının oynanmasında ve aynı kişilere tekrar tekrar ihalelerin verilmesinde müthiş performans gösterilmiştir.

Bursa belediye tarihinde ilk defa olarak belediyeden maaşlı profesyonel köşe yazarı gazeteci istihdam edilmiş, bazı gazeteciler kıtalararası seyahatlere götürülmüş, Başkan medya ilişkilerinde Bursa medya ve belediye tarihine geçecek şekilde müthiş performans gösterilmiştir.

Belediyenin parasıyla bastırılan ve başkanın reklam ve propagandasını yapan yüzbinlerce derginin dağıtılmasında büyük performans gösterilmiştir.

Hal Kavşağında yapılan bir binayı beşinci kata geldiğinde gören, ancak dördüncü yılda kamulaştırma kararı alarak halkın trlyonlarının sokağa atılmasında önemli bir performans gösterilmiştir.

17 trilyona başlayan Hal inşaatını 50 trilyona, 50 trilyona başlayan Merinos Parkı inşaatını 130 trilyona çıkararak inanılması zor performans gösterilmiştir.

Mahalle içine, sokak arasına 20 trilyonluk feribot iskelesi yapma becerisi ve performansı gösterilmiştir.

Kültürparkın yanındaki Atatürk Stadını kaldırarak buraya 300 bin metrekareler civarında iş merkezleri ve marketler yapmayı, Hal tesislerinin arsasına da 200 bin metrekareler civarında iş merkezi ve market yapmayı deneyen ancak kamuoyu tepkisi nedeniyle geri adım atma performansı gösterilmiştir.

Kent içinde bir tane bile otopark yapamama gibi müthiş bir performans sergilenmiştir.

Bay Şahin’in, “hikmetinden sual olunamayan” “kerameti kendinden menkul”  belediyecilik anlayışı ile gösterilen performans sonucunda Bursa'nın geleceği ipotek altına alınmıştır.
Yanlış, eksik, hatalı yatırım kararları ve uygulamaları ile Bursa kent hayatını etkileyen neredeyse telafisi imkansız derin yaralar açılmıştır.
Kent dinamikleriyle ve siyasal irade ile paylaşılmayan kararlar ve uygulamaları
sonucunda Bursa'nın imkanları ve paraları boşa harcanmıştır.
Bursa'nın ekonomik ve sosyal hayatını çok olumsuz yönden etkileyecek olan planlama ve uygulama kararları yeniden gözden geçirilmeli ve revizyona tabi tutulmalıdır.
Bursa, kentleşme sürecindeki bu tehlikeli yönetim anlayışından kurtulmalıdır.
 
















































 




 




















BURSA’DA

 ULAŞIM



















Bursa kentinin en önemli sorunu  ulaşım sorunudur. Bursa kenti trafiği yönetilmeyen,araçların rekabetine terkedilmiş, gelişi güzel işleyen ve kendine özgü sorunları bulunan bir ulaşım karmaşasına sahiptir. Ulaşım sorununu doğru olarak ele alabilmek için önce bir sınıflandırmaya gitmek ve  ulaşımı kent içi ulaşım ve kent dışı ulaşım olarak ayırmak gereklidir. Ayrıca yine bir başka ayırıma giderek ulaşım sorununu altyapı ve toplu ulaşım olarak da ayırılmalıdır.

Kent dışı ulaşım ile ilgili olarak söylenebilecek ilk iş bu konuda 1950’li yıllarda bu ülkenin yaptığı tercihlerin  bu ülke halkını her yıl bir savaşta yitirilebilecek sayıda kayıp verme noktasına taşıdığıdır. Ulusal ulaşım sistemi % 95’i karayoluna dayalı sakat bir yapıda gelişmiştir ve bu gelişmeye bu gün bile dur denilmemektedir. Klasik olarak tanımlanan kara,hava,deniz ve demiryolu bağlantılarının sağlandığı bütünleşik bir ULUSAL ULAŞIM MASTER PLANI hazırlanmalı ve ivedilikle uygulamaya konulmalı, bu alana kaynak aktarılmalıdır. Ulusal yük ve insan taşıma sisteminde köklü ve esaslı bir değişiklik gerçekleştirmeden kent içi ulaşım sistemlerinde iyileştirmeler yapmak yalnızca palyatif bir takım önlemler biçiminde gelişecektir.

Bursa özelinde konuyu ele aldığımızda  bu kentin haritasını önümüze almak ve Bursa’nın İzmir-İstanbul karayolu ile Bursa-Ankara karayolu üzerindeki stratejik rolünü iyi saptamak gereklidir. Özellikle yük taşımacılığı ölçeğinde Bursa kenti üzerinden geçen yükün ne denli yoğun olduğu saptanabilecektir. Ve bu yük Bursa’da doğrudan kent içinden geçmektedir. O halde ilk olarak bunu engellemek gereklidir. İşte bu noktada DOĞU VE BATI ÇEVRE YOLU PROJESİ tartışılmalıdır. Bu proje hiç tartışılmamakta, aynen kabul edilerek çözümmüş gibi gösterilmektedir. Çevre yolu projesi son 50 yılda 39 bin hektardan 20 bin hektara inen Bursa ovasının kalan kısmının da imha planı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı imha planı beraberinde demiryolu sistemini de dışlayarak süreci hızlandırıcı bir etki üretmektedir. Oysa aynı planla bir demiryolu sistemi düşünülse, karayolu sistemindeki gibi yol kenarlarına ev yapma savaşları yaşanmayacak tren yolu tek bir hat halinde geçecektir. Bunların hiç birisini tartışılmamaktadır. Bu noktada İstanbul-İzmir yönünde Marmara’dan deniz geçişi ile Bursa limanlarına Anadolu kentlerinden demiryolu bağlantısı acilen tasarlanması ve uygulanmasının gereken bir proje olarak karşımıza çıkmaktadır.
Batı çevre yolu ise  şu anda daha az yoğun olarak görülse bile gerçekte ve potansiyel olarak gelişme ivmesi daha yüksek olan  bölümdür. Ülkemizin en büyük kentini  ülkemizin en büyük dördüncü kentinden geçerek en büyük üçüncü kentine bağlayan en önemli seçenek olarak karşımıza çıkmakta insan ve yük taşımacılığının tamamı bu güzergah üzerinden yapılmaktadır. Bu güzergah aynı zamanda çift taraflı olarak işleyen bir özelliğe de sahip olmaktadır. Yani bir yandan İstanbul’dan Ege’ye geçiş sağlanırken diğer taraftan da özellikle sebze ve meyve aktarımı açısından ilkbahar-güz arasında ters yöne doğru  işlemektedir. Bu yoğunluğu çözmek üzere yapılacak birincil önlem bu yoğunluğu karayolu aleyhine azaltmaktan geçer. Daha önce de ifade edildiği gibi tüm seçeneklerin değerlendirildiği bir ulaşım master planı bu sorunu çözmek için en önemli adımdır. Örneğin yüklerin ve insanların İstanbul-İzmir limanları arasında direkt olarak deniz yolu ile taşınması yada araç geçişlerinin Bandırma - Tekirdağ vb. RO-RO sistemlerinin artışı ile sağlanması gibi yada bu Ro-Ro seferlerinin demir yolu ile bütünleşik ve koordineli olarak tasarlanması gereklidir. Aynı yöntem Bursa-Ankara demiryolu içinde geçerli olmaktadır. Bunun dışında “Avrupai” anlamda otoyol yapımından da vazgeçilmelidir. Unutmayalım ki 1 km otoyol için harcanan para ile 14 km. bölünmüş yol (gidişi ayrı-gelişi ayrı) üretilebilmektedir.

Kent içi ulaşıma geldiğimizde ise durum daha da vahimdir. Son yıllarda Bursa trafiği içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Ülkemizde zaman zaman çeşitli modalar ortaya çıkmaktadır.1990’lı yılların sonundaki moda da METRO modasıdır. İdeolojik olarak öyle bir lanse edilmektedir ki bu moda metro projeleri üzerinde hemen herkes anlaşmış görünmekte, farklı siyasal eğilimlere sahip belediyeler ve taraflarca da aynı “çözüm”(!) önerilir hale gelmiştir. Bursaray Projesi herkes tarafından kabul görmüşcesine uygulanmıştır. Oysa Bursa kenti tarih öncesine dayanan yerleşmesi ile böylesi bir sistem için uygun arazi yapısına sahip değildir. Yıllardır yüksek göç alan bu kente göç yavaşlamıştır. Ancak Piccinato planı dahil kent içine yeni yolların açılması yönünde kent planları hiç üretilmemiştir. Bu noktada bu kentte kent planı yapan herkes sorumludur, halk ve hukuk önünde hesap vermelidir. Öte yandan kent içindeki araç planlaması ve toplu taşımacılık sistemine göz attığımızda minibüslerin ve servislerin  korkunç bir egemenliğe sahip olduğu rahatlıkla görülecektir. Bu durum hem araç sayısı bazında hem de taşımadaki payı ölçeğinde geçerlidir.  Toplu taşıma araçları ve bunların özellikle yerel yönetime ait olanları ancak üçüncü büyüklüğe sahip konumdadır. Bu durum bize kentiçi trafiğinin yerel yönetimler tarafından çözülemediğini açık olarak göstermektedir. Birde aynı su ile ilgili olarak olduğu gibi yerel yönetim merkezi irade ile masaya oturmalı ve tüm kentin trafiğini yönetmeye talip olmalıdır. Kentin tüm sinyalizasyon sistemi değiştirilmeli, yaya haklarına ve hatta kentte yaşayan hayvanlara bile gerekli  özeni gösteren tarzda yeniden planlanmalıdır.

Bunun için bir de 1997 yılında yaptırılan KENTİÇİ ULAŞIM MASTER PLANI’nı gözden geçirmeye  gereksinim vardır. Yüksek İhtisas Hastanesi Kavşağı’na yapılan bat-çık kavak bölgenin trafik sorununu çözmeyecektir. Oraya bir kavşak yapılıp yapılmayacağının kararı tamamen siyasal olarak verilmiştir. Teknik ve mühendislik açıdan yapılan bir ölçme ve değerlendirme yoktur. Oysa Santral Garaj ile Kestel Kavşağı arasında trafik ışıkları sayısı 10’dan fazla olup, yine bu arada ana yola çıkan sokakların sayısı 50 civarındadır. Öncelikle trafik ışıklarının sayısının azaltılması ve sayılarının 5’li rakamlara indirilmesi, ana caddeye çıkan sokakların yan yollarla toplanması ve bu sayının 10’lu rakamlara kadar düşürülmesi ele alınmalıdır. Diğer bir ifade ile kentin doğu aksı üzerine trafiğin düzenlenmesine gereksinim vardır.  Ayrıca domestik trafik olarak tanımlanan ulusal trafiğe akan yük de bu yol üzerindedir. Ancak kısa süre sonra DOĞU ÇEVRE YOLU’nun tamamlanması ile birlikte yoğunlukta düşüş olacaktır. Eğer ölçüm yapılmadan kavşak kararı verilmemiş olsaydı, belki de kavşak yapma gereksinimi doğmayacaktı.     

Son olarak ortaya çıkan bir projede BUSKİ yada ACEMLER KAVŞAĞI olarak adlandırılan projedir. Bu projedeki temel amaç  İzmir – İstanbul aksındaki trafik yığılmasını engellemektir. Oysa yakın batı çevre yolu projesi bu projenin alternatifidir. Yani çevre yolu yapılacaksa bu kavşağın yapılmasına gerek yoktur. Oysa yerel yönetim bu kavşak yapılsın mı yapılmasın mı diye sormak yerine yonca kavşak mı olsun yoksa trompet kavşak mı olsun biçiminde lanse ederek  birilerine kazanç sağlamak peşinde koşmaktadır. Bu proje her halükarda Paşa Çiftliği’nden önemli miktarda toprak alacak ve Paşa Çiftliği’nin bütünlüğüne yönelik bir tehdit oluşturacaktır.

Bu bağlamda trafik alt yapısı ile ilgili sorunlar önemli olsa dahi kentin esas sorunu insanların toplu ulaşım araçları ile bir noktadan diğerine ulaşmasıdır. Kent içi ulaşımda toplu taşımacılık yapıldığını  söylemek olanaklı değildir. Kentin içinde yer alan 17 km’lik HRS(Hafif Raylı Sistem) hattı sadece batı ve kuzeybatı yönünde olmakla, kentten OSB ve Beşevler KSS tarafına işçi servislerini ortadan kaldıramamıştır. Toplam trafik yükü içinde okul ve işçi servisleri önemli bir yük oluşturmakta, ki bir günde  ortaya çıkan yolcu yükünün yarısından fazlasını oluşturmaktadır. Yapılan HRS hattı bunu yüklenememiştir. En önemli handikaplarından birisi budur. Öte yandan Osmangazi ve Nilüfer İlçesinden kente HRS kullanarak gitmek özellikle dış mahallelerden olanaksız bir hale gelmiştir. Örneğin Doburca- Soğanlı –Yunuseli-Adalet-Minareli Çavuş-Çamlıca-Ahmet Yesevi-Balat gibi semtlerden HRS’ye ulaşmak için ortalama  45 dakika yolculuk yapılmakta, aktarma istasyonlarında tekrar ücret ödenerek HRS ile kente gitmek mümkün olmaktadır. Zaman olarak 15 dakikada HRS’de geçtiğinde kuş uçuşu kent merkezine uzaklığı 3-4 km olan bir semtten kente 1 saatlik bir yolculukla ulaşılabilinmektedir.  Böyle bir yolculuk için gidiş dönüş olarak( 1,75 YTL+1,75 YTL=3,5 YTL) 3,5  YTL ödenmekte, 22 iş günü için ayda bu tutar 77 YTL olmakta ve bu da asgari ücretin %22 sine karşılık gelmektedir. Bu ailede bir öğrenci e olduğu düşünüldüğünde oran %44’lere ulaşmaktadır.  Bu yüksek bir orandır. Diğer önemli bir sorun ise kent dışından gelenlerin gece geç ve sabah erken saatlerde evlerine yada gidecekleri merkezlere  ulaşımlarındaki güçlüklerdir. Gece saat 01.00’den sonra Bursa Şehirlerarası Otobüs Terminali’ne ulaşan bir yurttaşımız İstanbul’dan geldiği düşünülürse Bursa-İstanbul için 15 YTL ödeme yapmışken İvazpaşa-Maksem- Adalet-Hürriyet- Çekirge civarı vb. bir noktaya ancak taksi kullanarak ulaşabilmekte ve bu ulaşım yaklaşık 30 YTL’ye olabilmektedir. Benzeri bir biçimde Gemlik-İznik-Orhangazi-Kestel vb dış ilçelerden gelerek gerek kente ve gerekse Devlet Hastanesi-SSK-Tıp Fakültesi gibi kurumlara ulaşmak 1-2 saatlik zaman ve yüksek yol bedelleri ödemeye yol açmaktadır. Belediye HRS ile birlikte kent içi ulaşımdan  elini eteğini çekmiş, kent içi toplu taşıma işini Halk Minibüsü adı verilen her türlü  denetimden yoksun bir ticari sisteme havale edilmiştir.

Ulaşımda   ivedilikle tek bilet yada tek biletle tüm yolculuğu yapabilme sistemine geçilmelidir. HRS’ye  paralel olan hatlar ve genel olarak Halk Minibüsü sistemi gözden geçirilmelidir. Yeni yatırımlar yapılmadan önce hem teknik olarak kentin trafik ölçümleri yapılmalı ve hem de kentte yaşayan yurttaşlar, meslek kuruluşları vb. tüm taraflarla sorunlar tartışılmalı ortak aklın gösterdiği çözümler uygulanmalıdır. 

Keyfi kararlarla harcanan trilyonların hesabını kim verecek????
Daha önceleri Merinos Kavşağı ile ilgili söylediklerimizin haklılığı ortaya çıktı.
Soğanlı-Botanik U dönüşlü köprüleri doğru çözümlerden bir tanesidir.


Soğanlı - Botanik Köprüleri


Merinos kavşak sisteminde iki adet u dönüşünün altına iki tane de batçık yapıldı....
Aynı modeldeki Soğanlı-Botanik köprülerinde ise batçık yapılmadı?
Neden aynı modeldeki Merinos Kavşağında batçıklar yapıldı, Soğanlı-Botanik köprülerinde batçıklar yapılmadı????????
Merinos batçıklarını kesişmeleri ortadan kaldırmak için yaptığını söyleyen belediye,
Soğanlı-Botanik sistemindeki kesişmeler için ne diyecek????
Soğanlı-Botanik U dönüşlü köprüleri doğru çözümlerden bir tanesidir.
Neden aynı çözüm Merinos Kavşağında yapılmadı???







MERİNOS KAVŞAĞI yapılırken söylediklerimizin haklılığı şimdi ortaya çıkıyor....
Bakınız, Merinos için neler söylemiştim....
-------------------------------------------------------------------
Merinos Kavşağında Belediyece yapılan bat-çık uygulaması sonucunda bu kentin yaklaşık 10 trilyon lirası heba edilmiştir.
Merinos Kavşağındaki mevcut ana göbeğin doğu ve batısında yani Osmangazi Belediye önü ile Kültürpark Kuzey çıkış kapısı önünde yapılan U dönüşlerin altına sokulan batçıklar yapılmadan da bu yerde yine U dönüşler kullanılarak kesintisiz akım rahatlıkla sağlanabilirdi. Yüzeysel U dönüşlerin batçıklar ile içine ve altına alınan doğu-batı trafik akışı, yine yüzeyde dış kenarlar kullanılarak 10 trilyona yakın para harcamadan da rahatlıkla sağlanabilirdi.
Ancak tüm uyarılarımıza rağmen söylediklerimize kulak asılmamış ve bu kentin 10 trilyonu yok edilmiştir. 
Bu yerde kesintisiz trafik akışını bedavaya yakın bir değerde çözmek varken Belediyece U dönüşlerin altına girerek yapılan 4 tane batçık, halkın trilyonlarca parasının boş yere harcanmasına neden olmuş ve kamu zarara uğratılmıştır.

Sorduğumuz sorulara verilen cevaplarda batçıkları savunan Belediye Yöneticilerinin, Merinosta yapılan batçıklar için öne sürdüğü gerekçelerin maalesef hiçbir mesnedi yoktur.
A- Belediye bu yerde sinyalizasyonsuz bir kavşaktan başka çözüm olmadığını söylemekle kendisiyle çelişkiye düşüyor. O zaman sormak gerekir..... Neden aynı özelliklere sahip Orhaneli ve İhtisas kavşaklarında sinyalizasyonlu çözüme gidildi?
B- Belediye dönüşlerdeki kesişmelerin olmaması ve katılım mesafelerinin kısa olmaması, tehlike ve kaza risklerinin olmaması için batçık inşaatının şart olduğunu söylüyor. Böyle bir şart bilimsel olmaktan uzaktır. Bu yerde batçık modeli kavşak yapılmasının zorunlu olduğunu kabul ederek yola çıkan Belediye yönetimi kendi yaptıklarını savunabilmek için neredeyse bilimi yok saymaktadır. Yapılan sistemde kesişmeler ortadan kaldırılamamıştır...



Bir yerel gazetemizin manşeti şöyle:
"ŞAHİN TRAFİĞE NEŞTER VURACAK"

Bay Şahin trafiğe neşter vuracakmış ????
Bu güne kadar yaptıkları neydi ki acaba?

100 trilyon boşa mı gitti?
Ulaştıran ulaşıma ne oldu Bay Başkan ???
Neden yaptığın batçıkların içi ve üstü tıkanıyor???
Neden trafik felç ???
Kentin her tarafı kilitlenmiş durumda...

Hesapsızca yaptığın ulaşım yatırımları bir işe yaramadı Bay Başkan...
Yazık ettin bu milletin trilyonlarca parasına....

4. yıla girdin Bay Başkan, 1.5 yıl sonra belediye seçimleri yapılacak...
Ancak Bay Şahin hala daha trafiğe neşter vurmaktan bahsediyor....
Yazıktır... Çektirilen trafik eziyeti günahtır...
Bu milletin trilyonlarca lirasını canının istediği yere batçık, delçık, girçık, dalçık yaparak heba ettin...  Çünkü yaptıkların bir işe yaramıyor...
Bak inanmıyorsan sana fotoğraflarını göstereyim... 
İyice bak resimlere de yaptığın şahane yatırımların
acınacak halini gör....



100 trilyonluk
"ULAŞTIRAN ULAŞIM" ın İFLASI....


“ULAŞTIRAN ULAŞIM”  FOTOROMANINI kaçırmayın......

FOTOĞRAFLI BİLGİLER İÇİN :  
hemen tıklayabilirsiniz.....



MERİNOS - ACEMLER FOTO ROMANI ??

ULAŞTIRAN ULAŞIM REZALETİ...!!!!

Bay Şahin'in yapmakla övündüğü Merinos Batçıklarının ve Acemler Kavşağının HAZİN DURUMUNUN FOTOROMANI....
VAH BURSAM VAH......

Hesapsızca yapılan yatırımların feci sonu işte bu......
YAZIK DEĞİL Mİ BU MİLLETİN PARASINA...

YAPILANLARI GÖKLERE ÇIKARIP, HİKMET BEYİ ÖVENLER,
  
SEMİH PALA TENKİD ETTİĞİ ZAMAN DUDAK KIVIRANLAR,
      SİZLERE SESLENİYORUM :
KİLİTLENEN TRAFİĞİ GÖRÜNCE VİCDANINIZ SIZLIYOR MU??? 


BURSA'nın BİR UCUNDAN DİĞER UCUNA ARTIK 20 DAKİKADA GİDİLEBİLİYOR DİYEN BAY ŞAHİN; ALMİRA ÖNÜNDEN BUSKİ ÖNÜNE YARIM SAATTE GİDİLEMİYOR, HABERİN VAR MI?????

BIRAK GİT BAY ŞAHİN...  BURSA'nın AYARINI KAÇIRDIN....
BURSAYI PERİŞAN ETTİN.... BU MİLLETİN HELAL PARASINI HEBA ETTİN.....

ALTTAKİ RESİMLERE İYİ BAK BAY ŞAHİN....
YAPTIĞIN MUHTEŞEM (?) ESERLERİN HALİNİ GÖR.......


 
  Merinos Batçık-1 Almira Girişi                     Merinos Batçık-1 çıkışı





www.semihpala.net     işte haber... işte yorum....
           Merinos Parkı önü                              Merinos Batçık-2 çıkışı



            Sıcaksu mevkii                                       Sırameşeler mevkii             
 

            
            Acemler BUSKİ önü                     Acemler Kavşağı Köprüsünün altı





BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ???
BUNLARI NASIL  DEĞERLENDİRİYORSUNUZ ???

S.O.S     S.O.S     S.O.S     İMDAT

Beşevlerde, Garajda, Emekte, Geçitte,
Yalova Yolunda, İzmir Yolunda, Mudanya Yolunda.......

DEV MARKETLER BURSA'yı İSTİLA EDİYOR....  BURSA EKONOMİSİ TEHDİT ALTINDA......
BURSA ESNAFI, SANATKARI YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA...
UYUMAYIN YÖNETİCİLER..... DURUM ÇOK VAHİM....   TEDBİR ALINMALI....
BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN DUYARSIZLIĞI ve UMURSAMAZLIĞI İLE
MESLEK KURULUŞLARININ AYMAZLIĞI ve SESSİZLİĞİ SONUCUNDA PITIRAK GİBİ YAPILAN İŞ MERKEZLERİ BURSA EKONOMİSİNİ PERİŞAN EDİYOR.
EKONOMİK KARGAŞA ORTAMINA SÜRÜKLENEN BURSA, DEV MARKETLERİN ve AVM'lerin (Alışveriş Merkezi) MEZARLIĞINA DÖNECEK...
HER KÖŞE BAŞINDA PLANSIZCA ORTAYA ÇIKAN DEV MARKETLER ve ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ KENDİ SONLARINI HAZIRLIYORLAR.....
BU GİDİŞLE AÇILDIKLARI GİBİ KAPANACAKLAR....

Terminal önündeki arsayı alanlar bakın neler yapacaklar.....

Türkiye'ye ilk Akmerkez’in yüzde 46.9 hissesini alarak giren Hollandalı gayrimenkul devi Corio , Bursa'da alışveriş merkezi satın almak için Maya Holding ile anlaştı. Bursa AVM ile Türkiye’de gerçekleştirdiği yatırımların sayısını 8’e çıkaran Corio, Maya Holding ile bundan sonra da çeşitli projelerde stratejik ortaklık yapmak konusunda anlaştı.Bursa AVM’nin 2008’de açılacak 24 bin metrekarelik ilk etabını IKEA’nın oluşturması planlanıyor.

75 bin metrekare kiralanabilir alana sahip olacak olan projenin Türkiye’nin beşinci büyük şehri olan Bursa’da gerçekleşeceğini belirten Corio yaptığı yazılı açıklamada "Bursa Türkiye’nin en zengin bölgelerinden Marmara’da yer alıyor. Şehrin 2.4 milyonluk nüfusu göç nedeniyle sürekli katlanarak artıyor. Şehir üniversitesinin yanısıra otomobil, gıda ve tekstil sektörlerinin de kalbi konumunda bulunuyor. Hem Renault hem de Fiat’ın Bursa’da fabrikaları bulunuyor. Bu da şehrin ekonomik potansiyelini gözler önüne seriyor" dedi.

Corio, ayrıca projenin tamamlanmasının ardından AVM yönetiminin sadece kendileri tarafından gerçekleştirileceğine dikkat çekti. Corio Türkiye İcra Kurulu Başkanı Koray Özgül, Ikea ile Corio'nun Türkiye'de stratejik partner olma kararı aldıklarını ve Corio'nun Türkiye'de yapacağı alışveriş merkezlerinde Ikea'nın ana kiracı olacağını söyledi.
-------------------------------------------------------------------------------  
Bu konu devam edecek.................
DEV MARKETLER dizisi daha yeni başlıyor...........
SAKIN KAÇIRMAYIN........................
---------------------------------------------------------------------------------   
 
29 Kasım 2007 de, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinde
2008 mali yılı “Performans Programı” ve 2008 mali yılı “Bütçe” sinin görüşülmesi
nedeniyle yapılan bir değerlendirme........................


KONU 1 :  Terminal önünde yapılan dev market ve kavşak düzenlemesi

Bay Şahin, ortaya çık ve açıklama yap….

Terminal önünde yapılan dev market, trafiği olumsuz etkileyecek.
Dev market arsasının trafik akış yolu çıkmaz sokak ???? 
Trafik sirkülasyonu için alınan hiç bir tedbir yok……
Büyükşehirin verdiği “Geçiş Yolu İzin Belgesi” yanlış…..
Şimdiden uyarıyorum…..
Semih Pala’nın söylediklerini lütfen dikkate alın…..

Büyükşehiri uyarıyorum…..  Terminal civarı trafiği felç olacak….
Büyükşehir Belediyesi tarafından sahibinin yabancı olduğu dev market yapılması için satılan yaklaşık  100 bin metrekarelik arsada, Bursa esnafının zarar görmesine neden olacak olan yaklaşık 200 bin metrekarelik inşaat başlıyor…..
Büyükşehir Belediyesi bu yer ile ilgili olarak maalesef hiçbir tedbir almadı…
60 trilyonu aldı , borçlarına dağıttı ve bu para buhar oldu…..
Bay Şahin’in yanlış ve hesapsız başkanlık anlayışı sonucunda Bursa için çok önemli tehlikeler oluşmaya başladı.
200 bin metrekarelere ulaşacak inşaat alanı ile devasa bir yapı ortaya çıkacak. Binlerce aracın bu yere gelip gitmesi ile oluşacak trafik olumsuzluğunun önlenmesine yönelik hiçbir tedbirin aldırılmaması son derece vahimdir.
Ben uyarıyorum….  Yine yanlış yapıyorsunuz…. Daha işin başındayken tedbir alın….

Devasa market ve alışveriş merkezi kompleksinin yapılacağı arsanın trafik sirkülasyonu yolunun çıkmaz sokak olduğunu biliyor musunuz ????
Bu kadar vahim bir durumla karşı karşıya olunduğunun farkında bile değil Bay Şahin….
Hiçbir tedbir aldırılmadan ve almadan planı değiştirilen ve inşaat izni verilen Mudanya yolundaki  market ve iş merkezinin trafiği perişan eden durumu ortada iken bu sefer terminal önündeki arsanın imar hakları değiştirilerek satılıyor ve yine trafiği ve Bursa ekonomisini felç edecek dev markete izin veriliyor….. Yazık, çok yazık…..
Bu nasıl belediye başkanlığı??? Bu nasıl belediyecilik????
Hikmetinden sual olunamayan, kerameti kendinden menkul belediyecilik anlayışı ile Bay Şahin bu kentin yarınlarını karartıyor….. Bursa’yı perişan ediyor…..

Bizden söylemesi….. Biz uyarı görevimizi yine yapalım…..
Semih Pala ne söylediyse doğru çıktı….. 
Semih Pala’ya laf söyleyenler, şöyle bir elinizi vicdanınızın üstüne koyun ve düşünün.
Bu yanlışları yapanlar ve göz yumanlar ve bunları destekleyenler sizler büyük vebal alıyorsunuz…. Tarih sizlerden hesap soracaktır.

Bay Şahin, ortaya çık ve açıklama yap…. Kaçma….
Bay Şahin’in destekçileri sizler de bir açıklama yapın lütfen….


M. Semih PALA

İnşaat Mühendisi
Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi









































 

 

 

 

 

 

 

BURSA’DA

HAVA KİRLİLİĞİ


















Bursa’da araç sayısının, sanayileşmenin ve kentleşmenin hızla artması, kentimizde hava kirliliğini özellikle kış aylarında birincil sorun haline getirmektedir. Geçtiğimiz yıllarda kentimiz hava kirliliğinde ülke düzeyinde birincilikleri olan bir kentti. Kentimizde ortaya çıkan kirliliğin dağılımı kabaca evsel kirlilik, endüstriyel kirlilik ve taşıt araçlarında kaynaklanan kirlilik olarak tasnif edilebilir. Çözüm olarak ile sürülen doğalgazın çözüm olmadığı süreç içinde anlaşılmıştır. Kentin büyük bölümü gaz kullanmasına karşın kirlilik artmaktadır.    Yine kentimizde emisyon kaynaklarının bu hızla artmasının, önümüzdeki süreçte sorunun yaz-kış birincil sorun haline geleceği beklentisini arttırmaktadır. Bu noktada sanayiden kaynaklanan kirlilik kaynaklarının kontrol altına alınması büyük önem taşımaktadır. Son dönemde  trafiğe çıkan araç sayısındaki artış da  kirliliği önemli ölçüde tetiklemektedir. Özellikle alt kotlardaki semtlerde hem gözle görünür oranda kirlilik yaşanmakta ve hem de havadaki partüküler kirlilik giderek artmaktadır.
Bursa’da Hava Kirliliği Ölçümleri, bir yandan İl Sağlık Müdürlüğünün 8 adet yarı otomatik  (Çekirge, Karaman, Sırameşeler, Garaj, Eğitim, Arabayatağı, Tophane ve K.Balıklı) istasyonda izlenmektedir. Bu İstasyonlar, Sağlık Ocaklarının 1. katlarında konuşlanmıştır. Diğer yandan da Bursa Büyükşehir Belediyesinin Heykel ve Duaçınar’da bulunan tam otomatik olmak üzere toplam 10 adet cihaz ile yapılmaktadır. BŞB’nin Demirtaş ve Hamitler Çöplüğünde yer alan 2 cihazı ise bölge özelliğine göre özel ölçümler yapmaktadır. Zaman zaman da Uludağ Üniversitesi’nin seyyar ölçüm aracı da çeşitli yerlerde ölçüm yaptığı, basından izlenmektedir.

Hava kirliliği ölçümlerinin nasıl yapıldığı bilinmemektedir. Valilik bünyesinde oluşturulan birim bu konuda çeşitli çalışmalar üretmektedir. Ancak bu çalışmalar yurttaşlara duyurulmadığı gibi, bu çalışmalar yaygın olarak gerçekleştirilmemektedir. Hava kirliliği sorunu esas olarak yerel yönetimlerin kontrol ve yetkisi içinde değerlendirilmelidir. Yeni Belediyeler Yasası buna cevaz vermektedir. Belediye bu konuda ek bir birim oluşturmalı, Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı istasyonları devralmalı, yaygın bir ölçüm ağı oluşturmalı, verili istasyonları yenilemeli, bu işe ek bütçe ayırmalı, kirlilik kaynaklarını belirleyip, kirletici etkilerini azaltmak için önlem almalı, ölçüm sonuçlarını yaz-kış hem yerel medya aracılığı ile düzenli olarak duyurmalı ve hem de  kentin çeşitli noktalarına ışıklı tabelalar asarak anında ölçümleri yurttaşlara duyurmalı, okullar, camiler, kıraathaneler aracılığı ile eğitim çalışması başlatmalıdır.

 

 

 


























 





































BURSA’NIN

SUYU
















Bursa’nın su kaynağı Uludağ’ın kendisidir. Daha doğru bir ifade ile Bursa kenti ve ovasının bu kadar verimli olması, Uludağ’a ve ondan doğan su kaynaklarına bağlıdır. 1997 yılı Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi(BUSKİ) verilerine göre
                    Doğancı Barajı                 89.0 Milyon m3
                    Pınar Kaynaklı Sular           5.5 Milyon m3
                    Yeraltı Suları                  16.0 Milyon m3
olmak üzere toplam 110.5 milyon m3  su kullanılmaktadır. Bu mevcudun tamamı Uludağ kaynaklı olup,kentteki halkın kullanım suyundan, tarımsal amaçlı sulamaya, endüstriyel kullanıma dek tüm alanlarda Uludağ kaynaklı sular kullanılmaktadır. Doğancı Barajı rezervleri kenti beslemekte kim zaman yetersiz kalmaktadır. Bu amaçla Doğancı üzerine bir rezervuar baraj inşaatına başlanmıştır. Bu aynı zamanda bir başka gerçeğe de işaret etmektedir. Doğancı ile Uludağ’dan tuttuğumuz su bıraktığımız sudan daha azdır. Ayrıca pınar kaynaklı suları yılda 23 milyon m3  düzeyine çıkarmak olanaklıdır. BUSKİ tarafından pınar kaynaklı sulara yönelik olarak planlar yapılmış,bazı noktalardaki çalışmalar kullanıma sunulma düzeyine gelmiştir. BUSKİ 2040 ‘lı yıllar için önüne koyduğu hedefi 2020 düzeyine çekmiştir. Uludağ pınar kaynaklarından doğal cazibe ile gelen sulardan 140.000 kişinin yaralanması ve beslenmesi olanaklıdır.

Kaldı ki diğer bir kaynak olan  yer altı suları da yılda 60 milyon m3 su verir düzeye çekilebilecek durumdadır. BUSKİ bu konudaki projelerini oluşturmuş ve gerekli arıtma,pompaj istasyonlarının ihaleleri gerçekleştirilmiştir. Öte yandan bu kaynakların içerisinde en büyüklerinden birisi olan ve şu anda kentte yaşayanlardan yaklaşık 10.000 kişinin kullandığı su olan KIRKPINARLAR su kaynağı ve su toplama havzası üzerine  Uludağ 2. Gelişim Bölgesi adlı bir ucube yapılmıştır. Toplam 12 parselden oluşan bu bölgenin tamamı Kırkpınarlar su toplama havzası ve su kaynakları üzerinde yer almaktadır.
Evliya Çelebi, Bursa için “Şehr-i Bursa sudan ibaret” diye yazmıştır. Su kaynaklarımızın bolluğuna karşın Bursa kenti büyük şehirler içinde suyu en pahalı içen kent durumundadır. Musluklarından rahatça su içilebilen bir kent olmanın cezası olarak 1 m3 suyu  10 m3’e kadar 1,39 YTL(1.390.000.-TL) 10 m3’en sonra 2,56 YTL(2.560.000.-TL) ye içmekteyiz. Aşağıda BUSKİ’nin resmi sitesinden alınan fiyat tarifesinden bu durum görülmektedir. BUSKİ bu halkın cebinden almış olduğu dış kaynaklı kredileri ödemektedir. Kredi alanlarda bunu kullananlarda gerekli hesabı yapmadıklarından tüm Bursa olarak bu cezayı ödüyoruz.




Sağlıklı bir çevre, sağlıklı ve yaşanabilir bir Bursa için başlatılan altyapı çalışmalarının bir bölümü olan Kanalizasyon ve Yağmursuyu sistemlerinin ayrılması ile çevreye zarar vermeden yapılacak olan çalışmalarla, kanalizasyon sorunları çözülmüş dereleri temiz akan bir Bursa yaratmayı amaçlamaktaydı.  Bu amaçla kentte yapılan yağmursuyu ve kanalizasyon çalışmalarının son durumu  aşağıda yer almaktadır.

2004 yılı Aralık Ayı İtibarıyla :
İlçe
Kanalizasyon
(metre)       
Yağmursuyu
(metre)
Nilüfer
24.350 
17.913
Osmangazi  
44.026
28.299
Yıldırım 
49.436
32.402
Toplam : 
117.813
78.614
GENELTOPLAM: 
196.427  m  imalat yapılmıştır
 Yukarıda ilçe bazında 2004 yılı Aralık Ayı İtibarıyla yukarıda belirtilen imalat metrajına göre Bursa genelinde 110 mahallede kanalizasyon ve yağmursuyu inşaatı çalışmaları yapılmış olup aylık imalat ortalaması yaklaşık 16.369 metredir.
Planlanan yağmursuyu ve kanalizasyon imalatlarının uygulamaya dönüştürülmesi yolundaki çalışmalar çerçevesinde Bursa genelindeki atıksuların tamamını arıtma tesislerinde toplayacak 2350 km'lik Kanalizasyon hatlarının %65'ini tamamlamayı hedefleyen BUSKİ   2004 yılı Aralık Ayı İtibarıyla %63,49’lere ulaşmıştır.

Bu verilere karşın hali hazırda her yağmurda kenti su basmaktadır. Üstüne üstlük busu basma durumu sadece alt kotlarda ye alan mahalleler için geçerli değildir. Kentin tüm cadde ve sokakları sular altında kalmaktadır. BUSKİ’nin resmi sitesinde hedeflere ulaşıldığının belirtilmesine karşın ulaşılan hedef ile sular altında kalan cadde ve sokaklar karşılaştırıldığında felaket daha kolay anlaşılmaktadır. 

Bay Şahin'in SUSUZLUĞA KARŞI "B" PLANLARI

KONU : 1    Bursa ile ilgili olarak alınan tedbirler.....


16 Ağustos 2007 tarihli yerel gazetelerdeki haber....
Bursa Büyükşehir Belediyesi internet sitesindeki haber.....


Bursa'nın günlük su tüketiminden daha fazla kapasiteye sahip 51 derin su kuyusunun açma çalışmalarına başlandı. Başkan Şahin, su sıkıntısı olmamasına rağmen vatandaşların suyu tasarruflu tüketmelerini istedi.

KONU : 2 (YORUMSUZ)  4.8.2007 tarihli KENT Gazetesinden alınmıştır.











 





















BURSA’DA

TARİHİ ALANLARIN
VE
KÜLTÜREL
MİRASIN
KORUNMASI












Bursa bilindiği üzere önce Prusa Tekfuruna sonra da Osmanlı’nın kuruculuğuna ev sahipliği yapmış bir tarih kenti. Gerek arkeolojik alanları, gerek anıtsal yapıları, gerekse de sivil mimari ve yerleşim alanlarına sahip önemli kentlerden biri. Bursa, aynı zamanda geleneksel üretim ve kültür biçimleri içinde de önemli tarzları ve kendine has kalıpları olan değerlere sahip. Peki tüm bu tarihsel değerler ne kadar korunabilmiştir? Bursa Büyükşehir Belediyesinin koruma politikası nedir? Var mıdır? Varsa biz neden bilmiyoruz?

Kentimizdeki tarihi yapılar inatla direnmektedir. Örneğin Setbaşı sırtlarında bulunan, Tohum Mektebi, 1894 yılında kiremitleri Marsilya’dan gemilerle getirilerek, Fransa’daki ve Japonya’daki örneklerinin incelenerek yapılan mimari eser, 2004 Mart ayında kundaklanmış ve bugün sadece zamana değil, onunda muhatap olduğu yönetime inat zorla ayakta durmaktadır. Muradiye bölgesindeki ahşap yapı stoğu kaderine bırakılmıştır. Bu bölgedeki yapı stoğunun yaşatılması için kent yönetimleri ne türden projeler yapmaktadır? Bilinmemektedir.

Balabancık Kalesi ile Çobanbey Türbesi arasındaki arkeolojik savaş alanı imara açılıyor, kaçak olarak yapılaşan binalara ruhsat verilmek isteniyor. Büyükşehir Belediyesine devredilen Merinos bölgesine Hyde Park yapılacağı söyleniyor. Peki o bölgedeki tarihi yapıların envanteri nelerdir? Ve neler korunacaktır? Ve bunları belirleyen kimlerdir? Nasıl bir Koruma Projesi hazırlanmaktadır?

Kız Yakup Bölgesi. Osmangazi Belediyesi bölgeye ilişkin Kentsel Dönüşüm Projesi’nden bahsediyor. Tarihi önemdeki birkaç yapının korunacağı söylüyor. Ve hatta bu proje sayesinde bu yapıların açığa çıkartılacağı vurgulanıyor. Peki yerleşimin dokusu ne olacak? Kentimizde az kalan Osmanlı organik yol dokusu örneğine sahip olan bu bölgeye giremediğimizden içindeki yapıların özelliklerini bile tam bilmiyoruz.

Ördekli Hamamı, Gökdere Medresesi belediye eliyle kamulaştırıldı. Peki nasıl bir koruma anlayışı getirilecek? Ya Kapalı Çarşı ve açık kısmında yapılmak istenen eklektik kapayıcı konopiyi ne yapacağız?

Daha bir çok örnek sıralanabilir tabii. En önemlisi de bilmediklerimiz. Bu kentin bir tarihi yapı envanterinin olmadığı, nerede hangi esere sahip olduğumuzu bilmediğimiz kesin. Bildiğimiz ise tarihimizin Yeşil Cami’den ve Karagöz-Hacivat’tan ibaret olmadığı.

Bugün koruma anlayışı ve pratikleri, mekanların yada biçimlerin röprodüksiyon sürecine indirgendiği bir süreç yaşamaktayız. Koruma pratikleri, yapının rölövesinin alınıp kendisinin yıkılıp yeniden yapıldığı bir mimari gösterime indirgenmiştir. Tarihi yapılarda oturan yurttaşlar koruma politikaları sayesinde yapılarına küstürülmüş ve yapılarıyla savaşır hale getirilmiştir. Koruma anlayışındaki “çivi bile çakamazsın” yasakçı zihniyeti, yapının yıkımına neden olan süreci başlatmaktadır. Tarihi yapılarımız, alanlarımız ve geleneksel kültür biçimlerimiz birer turistik eşyaya dönüşmektedir. Kendi tarihimize ve kültürümüze yabancılaştırıldığımız bu süreç de, Bursa Büyükşehir belediyesi bunun karşısında bir politika üretememenin yanında, bu süreci besleyen tavırlar sergilemektedir.

Bizler, Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak, tarihi alanlarımızın korunmasında tüm kentlilerin ortak katılımıyla, belirleyici olduğu, mevcut kullanıcısının dışlanmadığı, hiyerarşik kademelendirilmesinin yapılmadan yapıdaki tarihi dönemlerin tümünün korunduğu çok aktörlü bir koruma sürecinin oluşturulması için tarihimize Bursalılarla birlikte sahip çıkacağız.

 İŞTE HİKMET ŞAHİN’in BİR YANLIŞ PROJESİ DAHA...
MERİNOS PARKINDA 100 TRİLYONLUK BATAĞA SAPLANILIYOR...
Koskoca Bursa’nın 17 ilçesine hizmet götüren İl Genel Meclisi bütçesi 76 trilyon??

Sn Başbakan ne istedi...  Ne dedi.... Hikmet Şahin ne yapıyor?
Sn Başbakan Merinos alanında Hyde Park örneği gibi park alanı yapılmasını istedi....
Hikmet Şahin ise bu milletin 50 trilyon lirasını harcatıyor.... 50 TRİLYON YETMEYECEK.... 
YANLIŞ ve HESAPSIZCA YAPILAN BİR YATIRIM İÇİN 50 TRİLYON DAHA GEREKECEK.....
100 TRİLYONA YAKLAŞACAK BİR BATAKLA KARŞI KARŞIYA KALINACAK....
3-5 TRİLYONA YAPILABİLECEK İŞLER İÇİN 100 TRİLYONA YAKLAŞACAK MÜTHİŞ BİR PARANIN MERİNOS PARKINA GÖMÜLMESİ TAM BİR FACİADIR...
100 TRİLYON HARCANACAK OLMASI TAM BİR SKANDALDIR..... 
HİKMET ŞAHİN’in HEVESLERİ UĞRUNA BURSA’da HALKIN YÜZ TRİLYONLARI SOKAKLARA ATILIYOR....

Merinos Fabrikaları, Cumhuriyet devri sanayisinin sembol kuruluşu olarak yıllar boyunca
Üzerine düşeni yapmıştır. Bu tarihi mekanlar Dünyadaki ve Türkiye’deki ekonomik süreç içinde de kapatılma noktasına kadar geldi.....
Merinosun kapanma süreci uzun sürdü ve sancılı oldu. Sonuçta yılları alan özelleştirme süreci sonunda Merinos alanı ve binaları Belediyeye devredildi. Daha önceki iktidarlar döneminde başlayan özelleşme ve kapanma safhalarında çeşitli nedenlerle kesintiler oldu. Son olarak AKP iktidarının 3. yılında ancak tam olarak Belediyeye devir işlemi gerçekleştirilebilmiş oldu. AKP iktidarının ilk 2 yılında Merinos alanının neden DSP’li Belediyeye neden devredilmediğini de bu ara sormak gerekir kanaatindeyim. Devir işlemlerinde en az 2 yıl bir gecikmenin olduğu söylenebilir.
AKP’li iktidar AKP’li belediyeye devir işlemini gerçekleştirdi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi bir çalışma başlattı. “BTSO” Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ile yapılan bir protokol ile  BTSO’nun 25 trilyonluk bir katkısı sağlanmış oldu. 25 trilyonu BTSO, diğer 25 trilyonu da Belediyece karşılanacak olan yatırımın  anlaşma yetki isteği Belediye Meclisinden oy çokluğu ile geçti.

Eski fabrika binalarının da bulunduğu halihazırda nefis bir tabiat parkı konumundaki bu yerlere 50 trilyon harcanarak Kongre ve Fuar Merkezi, Opera ve Balo Salonu, Sinemalar, Nikah Salonu ve açık hava tesisleri yapılacak.......

BTSO’ ya SORULAR.... 17.4.2006 TARİHİNDE SORDUK...

Cevaplarını istiyoruz ve bekliyoruz....  Hala cevaplamadılar.......????


1-) Daha önce BTSO-Belediye birlikteliği ile yapılan ve BTSO nun sorumluluğunda olan BUTTİM civarındaki “Uluslarası Fuar Alanı” genişleme çalışmaları devam ederken ve bu yerler daha yeni yeni tanınmaya başlarken Merinos Parkı içinde Fuar alanı yapmak ne derece akılcıdır ve BTSO neden böyle bir yatırıma giriyor? 

2-) BUTTİM civarı planlanırken Uluslararası Fuar Alanı ve Kongre-Kültür Merkezi de burada planlanmıştı...... Uluslararası Fuar Alanı yapıldı ve çalışıyor. Sıra Kongre ve Kültür Merkezine gelmişken neden bu yerden vazgeçilip de kent içinde yoğunluğa neden olacak şekilde Merinos Parkına yapılıyor ve ve BTSO neden böyle bir yatırıma giriyor? 

3-) BTSO kendi ilgi ve çalışma alanı içindeki Teknopark ve Fuar alanı gibi yatırımların yanında kendi üyelerine işyeri vs gibi yatırımları yapmak yerine neden hiç alakası olmayan ve yanlış olan yatırımlara giriyor? Merinos Parkına neden 25 trilyonluk yatırım yapılıyor?

SONUÇ OLARAK....
Hikmet Şahin Başkanlığındaki Belediye yanlış bir yatırım daha yapıyor...
Birkaç trilyona Belediyenin Park ve Bahçeler Müdürlüğü elemanlarınca yapılabilecek düzenlemeler için bu Milletin 50 trilyon lirası harcatılıyor..... Yetmiyor bir 50 trilyon daha harcatılacak....


“Semih Pala” olarak verilen soru önergeleri ve dilekçelerden örnekler...


::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

KONU: İspanya gezisi
     Yerel basından Başkanın ve yanında bazı kişilerle birlikte İspanya gezisine
      gittiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
1-) İçişleri Bakanlığı genelgesi uyarınca belediye meclis kararı alınması gereken
      İspanya dış gezisi için neden meclis kararı alınmamıştır?
2-) Bakanlık genelgesine uymamak suç değil midir?
3-) Bu gezinin maliyeti ne kadardır?
4-) Usulüne uygun olarak yapılmayan gezinin masrafının geziye gidenlerin
     ceplerinden ödenmesini düşünüyor musunuz?
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: 

KONU : Fabrika-i Hümayun
1-) Muradiye semtinde yıllardır bekleyen Fabrika-i Hümayun olarak bilinen
     yapı neden boş olarak durmaktadır?
2-) Bu yapının maliki kimdir?
3-) Bu yapının Büyükşehir Belediyesiyle ilgisi nedir?
4-) Bu yapı için ne kadar para harcanmıştır?
5-) Bu yapı ne olacaktır?
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: 

KONU :  Belediye iştirakleri
1- Bursa Büyükşehir Belediyesinin iştirakleri nelerdir?
2- Belediyenin iştiraklerinin iştirakleri nelerdir?
3- Tasfiye halindeki iştirakler nelerdir?
4- Belediye iştirakleri ve iştiraklerinin iştiraklerinde yönetim kurulu üyeleri kimlerdir?
5- Yönetim Kurulu üyelerine ne kadar ödeme yapılmaktadır?
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

KONU :  Binted çalışanları
1- Belediyeye ait Binted şirketinde kaç kişi çalışmaktadır?
2- Binted’ten maaş alanlar nerelerde çalışmaktadırlar?
3- Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ’de Binted’ten maaş alarak çalışan kaç kişi vardır?
4- Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ’de Binted’ten maaş alarak çalışanlar
    ne işi yapmaktadırlar?
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

KONU :  Balibey Hanı
1- Balibey hanı hangi kurumdan hangi şartlarla alınmıştır?
2- Balibey hanı anlaşmalarında sadece belediye kullanımına tahsisli olduğu
    şartı var mıdır?
3- Sadece belediyenin kullanımı şartıyla verilen bu yer neden Burfaş’a kiralanmıştır?  
4- Sadece belediyenin kullanımı şartıyla verilen bu yer neden Burfaş tarafından
    üçüncü kişilere kiralanmak istenmektedir?
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: 







KONU : Kültürpark içindeki inşaatlar
1- Kültürpark içinde bulunan “Taylan Tesisleri” olarak bilinen yerin kullanıcısı
    değişmiş midir?
2- Bu yerin yeni kullanıcısı kimdir?
3- Bu yer yeni kullanıcısına ihale ile mi verilmiştir?
4- Bu ihaleye kimler katılmıştır? Hangi teklifler verilmiştir?
5- Bu yerin devir işlemleri hangi yasaya göre yapılmıştır?
6- Belediyeye ait olan bu yerde bir özel firma hangi şartlarla nasıl inşaat
    yapabilmektedir?
7- Belediyeye ait bu yerin inşaat işi için ihaleye çıkılmış mıdır?
8- Bu inşaat ihalesine kimler katılmış ve hangi teklifler verilmiştir?
9- Bu yerde ne tip bir inşaat yapılmaktadır?
10- Bu inşaatın ruhsat tarih ve numarası nedir?
11- Bu inşaatın proje müellifleri kimlerdir?
12- Bu inşaatın yapı denetim kurumu kimdir?
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

KONU : Caddelerdeki Otoparklar
1- Ekim dönemi meclis toplantısında alınan Osmangazi Belediyesi uhdesinde
     bulunan yollardaki paralı otoparkların kaldırılmasına yönelik karar uyarınca,
     Ressam Şefik Bursalı Caddesi, Akbıyık Caddesi ve Maskem Caddesinde bulunan
     Burfaş levhalarının bulunduğu paralı otoparkların kullanımının parasız hale
     dönüştürülmesi için gereğinin yapılmasını talep ediyorum.
 2- Belediye Meclis toplantısında söylediğim üzere Maskem Caddesi PTT yanındaki  
    yola demir kazıklar çakılarak yol emniyeti tehlikeye düşürülmektedir. Bu yer yoğun
    bir yaya ve taşıt trafiğinin olduğu bir bölgedir. Hiçbir kurum imar yoluna ve caddeye
    demir kazık çakıp yolun kullanımını engelleyemez. Yolun üzerindeki demir
     kazıkların kaldırılmasını talep ediyorum.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

KONU : Kanal ızgaraları
Kent içi yollarda ve sokaklarda bulunan yağmur suyu ızgara demirlerinin ızgara yapısı tek yönde doğrusal veya çapraz şekilde olmaktadır.
Tek yönlü ızgara yapısı üstünden geçen bisikletler ve çocuk arabası tekerlekleri için tehlikeli olmaktadır. Bu ızgara içine tekerlekler girmekte ve sıkışmaktadır.
Bu nedenle tüm ızgara demirlerinin ızgara yapısının şeklinin baklava biçiminde yapılması gerekmektedir. 
Izgara demirlerinin değiştirilerek tehlikesiz hale getirilmesini talep ediyorum.

:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

KONU : Mezarlıklarda yapılan bazı imalatlar
Kentimizdeki bazı mezarlıklarda bulunan mezarların geleneklerimize ve imar mevzuatına aykırı şekilde yapıldığını görüyoruz.
1-) Mezarlıklarda mezar etrafının çevrilmesi ve mezar taşının dışında yapılan sütun ve kubbe gibi imalatlar ile ilgili bir düzenleme yapacak mısınız ?
3-) Mezarların üstüne konulan demir korumalar yürümeye engel oluşturuyorlar. Bu demirleri kaldırmayı düşünüyor musunuz?


5 yıldızlı TİMSAH YUVASINI KİM YAPTI ????
BAY ŞAHİN ÖZLÜCE TESİSLERİNİ SAHİPLENİYOR???

Bazı yayın organlarında Özlüce Bursaspor Tesisleri ile ilgili haberler verilirken Bay Şahin öne çıkarılmakta ve boy fotoğrafının arkasında ise Bursaspor Tesisleri fon olarak kullanılmaktadır. Bay Şahin, Bursaspor tesislerini  kendi siyasetine alet etmektedir.

Bursaspor Özlüce Tesisleri, Bay Şahin tarafından yapılmış gibi lanse edilmekte
ve kamuoyuna yanlış bilgi verilmektedir.  
Bu tesisler Bay Şahin döneminde yapılmamıştır. Bay Şahin 4 yılda ancak boya badana ve doğrama işlerini yapabilmiştir.
Bursa’lılara yanlış bilgi vermek, yapmadığı bir şeyi kendi yapmış gibi aksettirmek AYIPTIR......

Bu tesis, bir önceki belediye döneminde başlatılmış ve önemli bir bölümü de bitirilmişti. Bilenser döneminde başlayan ve önemli bir bölümü bitirilen bu tesis, Bay Şahin döneminde her nedense uzunca yıllar sahipsiz bırakılmıştır. Başkanlığının 4. yılı içinde bu tesisin ancak boya badana işleri ile doğrama işlerini yapabilen Bay Şahin, sanki Bursa’lılar bilmiyormuşcasına bu tesisin kendisi tarafından yapıldığı izlenimini vermekte ve verdirmektedir.

Yerel medyamız Bay Şahin’i öne çıkartan bu tip yönlendirici ve yanlış anlaşılan haberlere dikkat etmek zorundadır. Halka doğru ve gerçek bilgiler aktarılmalıdır.

Bay Şahin'in Bursasporluluk süreci...???  
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildikten sonra Bursaspor ile ilgilenmeye başlayan Hikmet Şahin'in "BURSALILAŞMA" psikolojisi içinde Bursaspor Başkanı olmak istemesiyle başlayan macera Bursaspor’un bir yıl kaybetmesi ile sonuçlandı.....

Bursaspor Kulübüne Başkan olmak isteyen Hikmet Bey Bursaspor’u o kadar çok seviyordu ki ancak Başkan olmak aklına gelince Bursaspor’a üye olabildi...????? 
Ve ertesi gün Başkan seçildi...?????

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’in Başkanlığındaki Bursaspor’da işler iyi gitmedi.... Hikmet Beyin Başkanlığındaki Bursaspor neredeyse 3. lige düşme potasına girdi....
Yeni çıkan Belediyeler yasası ile Belediye Başkanlarına Kulüp Başkanı olma yolu kapanınca Hikmet Bey için kurtuluş (?) yolu açıldı ve Başkanlığı bıraktı.

Hikmet Beyin kongre salonuna bile gelemediği bir kongre ile Bursaspor’a yeni Başkan seçildi...
Erkan Körüstan’ın Başkanlığındaki yeni yönetimin olağanüstü iyi niyetli gayretlerine rağmen ve BAZILARINCA YAPILAN KÖSTEKLEMELER SONUCUNDA az bir puanla Süper Lige çıkışımız gerçekleşmedi.... Ve bir yıl kaybettik...... Bu kaybedilen bir yılın sorumlusu Başkan olma sevdasıyla Bursaspor’un başına geçen Belediye Başkanı Hikmet Şahin’dir.

Ve şimdi Bay Şahin Bursasapor'a tesisler kazandırıyor.?????


2. İ PEKYOLU FİLM FESTİVALİNDEN HABERLER.... (2007)
 
Verilen soru önergesi

5216 sayılı yasa uyarınca
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca cevaplandırılması talebiyle

Büyükşehir Belediye Meclisi Başkanlığı’na

BURSA


Konu: 2. İpekyolu Film Festivali

1-) Bursa Büyükşehir Belediyesi adı altında tanıtımlarının yapıldığı
     “2. İpekyolu Film Festivali” ni hangi firma organize etmektedir?
2-) Bu firmaya iş ihale ile mi verilmiştir?
3-) Festivali organize eden firmanın taşaron firmaları kimlerdir?
4-) İhale şartları nelerdir?
5-) İhaleye hangi firmalar katılmıştır?
6-) İhale için verilen teklifler nelerdir?
7-) Festival Başkanını kim belirlemiştir? Kriterler nelerdir?
8-) Verilen ödülü kim belirlemiştir?
9-) Ödül kritrerleri nedir? Yönetmeliği var mıdır?
10-) Ödüle başka kimler aday olmuş veya gösterilmiştir?
11-) Film festivali belediyeye ve şirketine kaç liraya mal olmaktadır?
12-) Film festivalinin tanıtım toplantıları neden istanbul'da yapılmıştır?

Cevaplandırılması talebiyle Başkanlık Makamının bilgilerine sunarım.
Saygılarımla.

  

M. Semih PALA

İnşaat Mühendisi
Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi

-------------------------------------------------- 

Semih PALA açıklaması :

FESTİVALCİLİK OYUNU ????
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kültür ve Sanat Ürünleri Ticaret AŞ ve
İstanbul Organizasyon Yapımcılık Tanıtım Müzik İletişim Ticaret Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirilen “2. İpekyolu Film Festivali” tanıtım toplantısıyla başladı.

2006 yılında İstanbul’da boğaza nazır 5 yıldızlı
Swissotel The Bosphorus Neuchatel Balo Salonu’nda,
2007 yılında yine istanbul’da boğaziçine nazır Intercontinental İstanbul Ceylan’da
yapılan tanıtım toplantıları…..

HALKIN PARASI NERELERDE HARCANIYOR......
HİKMET BEYİN KEYFİ İÇİN LÜKS OTELLERDE TOPLANTILAR YAPILIYOR.
yeniliyor... içiliyor..... halkın parası çarçur ediliyor..... 

ÖZEL OTOBÜSLERLE İstanbul'a TAŞINAN MEDYA MENSUPLARI...
SÜPER LÜKS OTELDE KONAKLAMALAR...  ZİYAFETLER....

BURSA'da YER Mİ KALMADI.... BURSA'DA OTEL Mİ YOK?
NE İŞİNİZ VAR İSTANBULDA BAY BAŞKAN......

Laf olsun, torba dolsun    Bay Şahin’in keyfi olsun
Kurgulanmış, tasarlanmış  festival diye yapılan festival içinde festival ???
Bırakın oynaşmayı….  Bırakın bu milletin parasını sağa sola saçmayı…
Milletin parasını festival yapıyoruz diye, otel lobilerine, otel odalarına , lüks restoranlara harcamayın…
Millet bu paraları kolay kazanmıyor…. Canı yanıyor canı…..
Bay Şahin oraya buraya bol paralı ödül dağıtsın diye verilmiyor bu vergiler….

Yüzlerce kişiyi bedava günlerce otellerde keyf çektirmeyi bırakın…
Sanata katkı koymak istiyorsanız bunun adam gibi yolları var….
Festival aldatmacası ile ancak magazin haberleri oluşturabilirsiniz….
Magazin basını haber arıyor… Onların canına minnet böyle festivaller…

Ne kadar para harcandığı ve harcanacağı belli olmayan bir etkinlik….
Hesapları  ve icraatı gizlenen belediye şirketlerince harcanan belediye paraları ile yapılan festivallik festival…..
Yöneticileri bile belli olmayan ve açıklanmayan belediye şirketlerinin bol keseden harcadığı bu milletin paraları….
Genel kurulları meclis üyelerinden bile gizlenen, kimin yönetim kuruluna alındığı ancak yazdırılırsa gazetelerden öğrenilen, çiftlik gibi kullanılan, kimlerin çalıştığı, kaç lira ödendiğine dair sorulara cevap verilmeyen Bay Şahin’in emrindeki şirketler mutlaka soruşturmaya tabi tutulmalıdır.

Bay Şahin’i tatmin etsin diye yapılan festivallik magazin festivalleri yerine gerçek sanatsal etkinlikler yapılsın.

Bedavacıları, beleşçileri, kokteylleri seven sanat severleri çok memnun eden, milletin anasının ak sütü gibi helal parasının harcandığı film festivali magazincilere haber kaynağı olmaktan öteye geçirilmelidir.

Kendinden öncesini yok sayan Bay Şahin’e İTHAF OLUNUR….
Bursa’da belediyenin kendisi ile başladığını zanneden, Bursa’ya geldiği tarihi milat sanan Bay Şahin’e önceki dönemlerde yapılan bazı işleri hatırlatalım...



ÖNCEKİ BAŞKANLAR VE YAPTIKLARI
-------------------------------------------------------- 

EKREM BARIŞIK
Nilüfer ilçesi planlama - şuyulama
Ertuğrulgazi – Ataevler Emir Koop organizasyonları
Ana arterlerin açılması
Altyapı çalışmaları
Açık Hava Tiyatrosu
Tophane Sırtları
Nalbantoğlu Katlı Otoparkı
Gümüşçeken Katlı Otoparkı
Hamitler Mezarlık
Temenyeri Parkı
Orhangazi Parkı
Orhangazi Altgeçidi
-------------------------------------------------------------------


TEOMAN ÖZALP
Tıp Fakülte Kavşağı
Hal Kavşağı
Demirtaşpaşa Kavşağı
Çatalfırın Kavşağı
Gökdere Kavşağı ve Yolları
Yakın Çevre Yolu
Tayyare Kültür Merkezi
Çöp Depolama
Kanalizasyon ve İçme Suyu
Arıtma Tesisleri
Heykel, Ulucami, Vilayet Önü Alt Geçitleri
Belediye Hizmet Binaları
Nilüfer Planlama ve Altyapı işleri
---------------------------------------------------------  


ERDEM SAKER
2020 planı
Arıtma Tesisleri
Çöp Depolama
Fevzi Çakmak Otoparkı
Ünlü Cadde Otoparkı
Mekanik Otopark
Yeşil, İpekçilik Otoparkları
Yakın Çevre Yolları
Ana Arterlerin açılması
Sinandede Eğitim Bulvarı
Gökdere Kavşağı ve Yolları
Botanik Park
Hayvanat Bahçesi
Terminal
Fuar Alanı
------------------------------------------------------------------ 

ERDOĞAN BİLENSER
17 Km Raylı Sistem
Beşevler Kavşağı
Çalı Kavşağı
Küçükbalıklı Kavşağı
Demirtaş Yolu ve Köprüleri
Arıtma Tesisleri
Mihraplı Köprüsü
Katlı Otoparklar
Mihraplı Parkı
Yakın Çevre Yolu
Özlüce Tesisleri
Spor Tesisleri
Kent Müzesi
------------------------------------------------------------------------ 


Eksiğiyle fazlasıyla, hatasıyla sevabıyla Bursa’ya bir şeyler yapmaya çalışan başkanlara teşekkür etmek gerekir. Kendini üstün görmek için geçmişi yok sayarak belediyecilik yapmak yanlış ve hatalı bir tavırdır.


ATATÜRK’ün hizmete açtığı MERİNOS TESİSLERİ
Hikmet Şahin tarafından bankalara İPOTEK EDİLİYOR….

Belediye Meclisinden alelacele geçirilen bir kararla 40 trilyonluk borçlanma için, tarihi Merinos Tesisleri ipotek ediliyor.

Bay Şahin ne yapacağını şaşırdı….
Tarihi Merinos Tesisleri yabancıların eline geçebilir.

MERİNOS PARKI İÇİN SORUŞTURMA AÇILMALIDIR...

Belediye, yaklaşık 310 bin metrekarelik yerleri teminat gösteriyor.

Sn Başbakan ne istedi...  Ne dedi.... Hikmet Şahin ne yapıyor?


KAMU MALLARI PARÇA PARÇA SATILIYOR????
KAMU ARAZİLERİNİN EL DEĞİŞTİRMESİ DEVAM EDİYOR????

+ TMMOB-Bursa İKK açıklaması
+ Semih Pala yorumu

-------------------------------------------------

TMMOB - Bursa İl Koordinasyon Kurulu'nun 12.12.2007 tarihli açıklaması

KAMU ARAZİLERİ KAMUNUN OLMALIDIR.

Kentlerimizde çoğu kez, park, meydan, okul, sosyal tesis vb. kamusal alanların eksikliğinden ve plansız gelişmelerden şikayet etmekteyiz. Kentlerimizde planlı gelişmeyi sağlamak, sosyal donatıları oluşturmak ve kentsel yaşam kalitesini yükseltmek asli görevi olan yerel yönetimler ise, yine kentleşme adı altında, elinde bulunan en önemli arazi parçalarından kimi zaman vazgeçmekte, bu arazileri bireysel mülkiyete konu ederek yeni konut ve iş alanlarının açılmasını sağlama çabasına girmektedirler. Kamu arazileri satılarak gerçekleşen yoğun yapılaşmaların sonrasında ise, kentte yaratılan yığılma sorunlarını ve trafik kaosunu çözmek için büyük kaynak ve çaba harcanması gerekmektedir. Bu tür gelişmelerin tüm kente büyük maliyetler ödetmemesi için, bu satışlardan vazgeçilmesi çok daha akılcı, ekonomik ve kent , kent halkı lehine bir durumdur.

Kamu arazilerinin, kısa vadeli ekonomik kaygı ile “sat-borçtan kurtul” yaklaşımı ile elden çıkarılması kamu yararına aykırı, müflis mirasyediyi andıran bir uygulamadır. Devletin anayasa ile tanımlı, sağlıklı yaşam çevreleri oluşturma görevi ve şehircilik ilkeleri bağlamında kamunun kullanacağı, halkın dinleneceği, eğleneceği, eğitim alacağı mekanlar haline dönüştürmektir. Bu alanları satarak elde edilecek gelirden çok daha öncelikli, uzun vadeli ve üstün bir kamu yararıdır.

Ülkemizde ve kentimizde yatırımcının imarsızken alıp, plan yapılmasını sağlayarak yüksek rantlar elde etmesiyle sonuçlanan “arsa-arazi spekülasyonu” örnekleri sayısı bir hayli fazladır. Kentsel toprakların rant baskısı ve spekülasyonlar altında elden çıkmasına ve kentlerin yaşam kalitesini arttıracak sosyal donatıların hayata geçmemesine sebep olmaktadır. Kentsel toprakları ve kent yaşamının kalitesini tüketen bu sürece müdahale edip, kamu arazilerinin böylesi bir köşe dönme sürecine konu olmasını engellemek hepimiz için zorunluluktur.

Kamu topraklarına yalnızca ekonomik bir değer olarak bakıp, bu arazileri daha çok rant getirecek unsurlar olarak “pazarlamak”,  kamu eli ile gerçekleştirilebilecek önemli sosyal donatı yatırımlarının önünü kesmekle kalmayıp, vahşi kapitalizmin en güzel örneklerine sahne olmaktadır. Satın alınan ya da devredilen araziler üzerine, yüksek yoğunlukta “akıllı” yapılaşmalar, tüketim toplumunu kamçılayan büyük alışveriş merkezleri yapılmaktadır. Sadece tüketim ve rant üzerine kurulu bu sürecin uzun vadeli olamayacağı, kente ve kent kültürüne hiçbir katkısının olmayacağı, kendini ve çevresini kısa vadede tüketerek ciddi sorunlar yumağı haline dönüşeceği açıktır. Özel mülkiyete konu alanlarda dahi bu tür gelişmeleri kontrole almak gerekirken, kamu arazilerinin hiç pahasına eski çağları anımsatan bir vahşi kapitalizm anlayışının hizmetine sunulması kabul edilebilir değildir.
Son yıllarda, kentimizde de kamunun, milletin arazileri bir bir pazarlanmaktadır. Mudanya yolu üzerinde Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ait Resmi Kurum Alanı olarak planlanmış alanın yüksek yoğunluklu ticaret ve konut alanına, “Korupark”a dönüşümünü ve de mahkeme kararlarına rağmen ne yazıktır ki hiçbir işlem yapılamadığını gördük. Bu alanda sadece alışveriş merkezinin açılması ile kentimize, Mudanya Yolu ve Organize Sanayi kavşağına getirdiği trafik yoğunluğunu hep beraber yaşamaktayız.
Kent meydanı olarak ortaya çıkan fakat bir anda alışveriş meydanına dönüşüveren Santral Garaja yapılan Proje sayesinde artık Uludağ’ın yamaçlarını göremez olduk. Yine yıllardır Katlı otopark olarak yapılmasını beklediğimiz Fevzi Çakmak Caddesi başlangıcındaki alanın bir gecede sihirli değnek ile Alman Hastanesine dönüştüğünü gördük. Atatürk Stadyumu yerine devasa alışveriş merkezi yapılarak bölgenin rantta açılması, kurban edilmesi fikri hala sıcaklığını/tehlikesini korumaktadır. Bu örnekleri daha da artırabiliriz. En son Bursa Terminali doğusundaki arazinin satılması ve satıldıktan sonra yapılaşma emsalinin artırılmasının Bursa halkına yararını ve de aynı yerde bu nedenle yapılmak zorunda kalan alt yapı çalışmalarının maliyetini/teknik gerekçesini birileri bize açıklayabilir mi?

Son olarak Bursa eski sebze halinin satılacağı gündeme gelmiştir. Gülbahçe, Atıcılar, Selamet, Namık Kemal, Zafer, Elmasbahçeler, Hacıilyas, Anadolu, Davutdede, Şükraniye Mahallerinin ve Bursa kentinin bu alana ihtiyacı var. Bu alan mahallelilerin ve Bursa halkınındır. SATAMAZSINIZ!!! Milletin arazisini millete veriniz.

Milletin toprakları birer birer elden çıkarılmaktadır. Kent merkezinin yoğunluğunu azaltılması, yeni alternatif merkezlerin oluşturulması söylemini, yeni alışveriş merkezleri yapalım olarak algılamak kentin geleceğine ipotek koymaktır. Bursa Büyükşehir Belediyesi afişlerinde “Kentli olmak demek, kentin geleceğine sahip çıkmak demektir” ifadesini kullanmaktadır. Yapılanlar bu söylemin tam aksidir. Milletin arazilerini satarak kentli olunmaz, kentin geleceğine sahip çıkılmaz, ancak geleceğe ipotek koyulur. “Biz yaptık oldu” mantığı ile hareket etmek kentimiz adına geri dönülmez zararlara sebep olmaktadır.

Tüm bu gerekçelerle, söz konusu “pazarlama” ve “satış” işlemlerine, yapılacak olan belediyeye kentsel dönüşümleri borç yükü yapmama ve de vatandaşları mağdur etmeyecek çözüm yolu bulma bahanesi de üretilmemelidir. Bu sürecin arkasındaki “rant” ve kentsel yaşamı tüketecek sorunlu ve kasıtlı bakış açısı kamuoyu tarafından algılanmalıdır.
Milletin arazilerinin, satılarak belediye bütçesini kurtaracak kaynak olmadığı, satılanın sadece belediye arazileri değil bir anlamda Bursa ve Bursa’lıların geleceği olduğunun farkına varılmalıdır.
 
TMMOB
Bursa İl Koordinasyon Kurulu


------------------------------------------------


Semih PALA yorumu :


Bursa parça parça satılıyor, el değiştiriyor???
Bay Şahin  başkanlığındaki belediye, halka ait, belediyeye ait kıymetli arazi ve arsaların özel sektöre devirleri ve kullanım amaclarını değiştirme konularında müthiş başarı (?) göstermiş ve Bursa belediye tarihinde görülmedik duyulmadık işlere imzasını atmıştır. 

İŞTE BURSA'daki çok kötü örneklerden bazıları :
Mudanya Yolundaki BOTAŞ arazisi .... Dev alışveriş merkezi yapıldı.
Fevzi Çakmak Caddesindeki Belediye Hizmet Binası ... Özel Hastane yapılıyor.
Santral Garaj Tesisleri ... Kent Alışveriş Merkezi inşaatı bitiyor.
Terminal önündeki arazi ... Dev market inşaatı başlıyor.
Bursa Atatürk Stadyumu ve çevresi ... Alışveriş Merkezi girişimi devam ediyor.
Hal Tesisleri ... Alışveriş Merkezi girişimi devam ediyor.

Tutarlı politikalarla bu yanlışlığa DUR DENİLMELİDİR.
Kamu malı olarak kamunun ihtiyaçları için kullanılması gereken yerler maalesef satılmakta ve elde edilen paralar ise hiç bir işe yaramamaktadır. Kent içinde kalan ve kentin kamusal kullanımları için çeşitli yollarla vatandaşlardan veya hazineden aktarılan yerlerin rant hesapları uğruna feda edilmesi affedilemez hatadır. Bursa çok kötü yönetilen Büyükşehir Belediyesinin çok kötü kararları ile çalkalanmakta ve halkın malı olan yerler birilerinin malı haline getirilmektedir



SKANDAL bir uygulama......

BURSARAY İNŞAATINA AİT PARALAR
MERİNOS PARKINDAKİ OPERA ve BALO SALONU İÇİN HARCANMIŞ...????


Bay Şahinin müthiş belediyecilik başarısı ?????
Vatandaş BURSARAY inşaatının bitmesini ve devreye girmesini beklerken Bay Şahinin BURSARAY paralarını Merinos Parkında yaptırdığı Opera ve Balo salonuna harcaması çok vahim bir olay......


Belediyeye verilen ve içinde çok büyük binaların bulunduğu tarihi Merinos Tesislerindeki devasa binaların içinde restore edilerek her türlü salon yapma imkanı var iken, Bay Şahin bu devasa tesislerin hemen yanına yepyeni bir inşaata başlamış ve trilyonlarca lirayı yutan çok yanlış bir yatırım başlatmıştır. 

VAH BURSA VAH.....
Belediyenin kasasını tam takır hale getiren ve lüzumsuz, yanlış yatırımlarına para bulabilmek maksadıyla bankalardan borç alabilmek için Atatürk'ün hizmete açtığı tarihi Merinos Tesislerini bankalara ipotek eden Bay Şahinin yeni bir marifeti daha ortaya çıktı........

13.12.2007 tarihli Bursa Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında yıl sonu nedeniyle bütçe fasılları arasında yapılan aktarmalar evrakı içinde gizlenen şok operasyon dikkatli gözlerden kaçmadı.....

Bursaray inşaatı için kullanılması gereken 27 trilyon liranın bu yer için kullanılmadığı ve hiç ilgisi olmayan Opera ve Balo salonu inşaatları için Merinos Parkına aktarılmış olması ve bunda ancak yıl sonu nedeniyle zorunlu olarak yapılan bütçe aktarmaları nedeniyle haberdar olunması gerçekten çok vahim bir olaydır.

BURSA ÇOK KÖTÜ YÖNETLİYOR.....
Biz söylüyoruz ve ispat ediyoruz. Boş laf değil, ortaya belge sunuyoruz.....

Bursa "kerameti kendinden menkul", "hikmetinden sual olunamayan"
"kasaba şerifi" "çiflik ağası" anlayışından kurtarılmalıdır.....

Mevcut binalar içinde yapılabilecek olan ancak yeni bir inşaat olarak başlatılan
OPERA ve BALO SALONU İNŞAATINI DURDURUN....

BAY ŞAHİN,
KENDİSİNE BEDAVA VERİLEN ÇOK BÜYÜK YAPILARIN BULUNDUĞU TARİHİ MERİNOS TESİSLERİNDE HER TÜRLÜ ETKİNLİĞE YÖNELİK TESİSLER YAPILABİLECEK İKEN, BAY ŞAHİN BU TARİHİ YERLERİN YANINA İLAVE YENİ BİNA OLARAK ONLARCA TRİLYONUN YOK EDİLDİĞİ OPERA ve BALO SALONU YAPIYOR.

Belediyeye verilen ve içinde çok büyük binaların bulunduğu tarihi Merinos Tesislerindeki devasa binaların içinde restore edilerek her türlü salon yapma imkanı var iken, Bay Şahin bu devasa tesislerin hemen yanında yepyeni bir inşaata başlamış ve trilyonlarca lirayı yutan çok yanlış bir yatırım başlatmıştır. 

BİNLERCE METREKARELİK TARİHİ BÜYÜK TESİSLER YETMEDİ,,, HİÇ GEREK VE İHTİYAÇ YOK İKEN BU TESİSLERE İLAVE BİNA YAPIYOR.
 
Hikmet Şahin bu milletin ONLARCA TRİLYONUNU HARCATIYOR....
150 TRİLYONA DAYANAN BİR HARCAMA OLACAK????
YANLIŞ ve HESAPSIZCA YAPILAN BİR YATIRIM İÇİN HARCANAN MİLLET PARASI???

FAKİR FUKARANIN, GARİP GUREBANIN HAKKI OLAN BU TRİLYONLAR BAY ŞAHİN'in HEVESLERİ UĞRUNA YOK YERE TOPRAĞA GÖMÜLÜYOR.....


150 TRİLYONA YAKLAŞACAK BİR BATAKLA KARŞI KARŞIYA KALINIYOR....
5-10 TRİLYONA YAPILABİLECEK İŞLER İÇİN 150 TRİLYONA YAKLAŞACAK MÜTHİŞ BİR PARANIN MERİNOS PARKINA GÖMÜLMESİ TAM BİR FACİADIR...
150 TRİLYON HARCANACAK OLMASI TAM BİR SKANDALDIR..... 
HİKMET ŞAHİN’in HEVESLERİ UĞRUNA BURSA’da HALKIN
YÜZLERCE TRİLYONU SOKAKLARA ATILIYOR....


TARİHİ MERİNOS TESİSLERİNİN HEMEN YANINA YAPILAN




















BURSA’DA

KENTLEŞME

VE

PLANLAMA
SÜRECİ




















Bursa,  kıta Avrupa’sının en erken kentlerinden biri. Tarihçiler, 14. ve 15. yy’lar da Bursa’nın, dünyanın doğusu ile batısı arasında önemli bir ticaret merkezi olduğunu söylüyorlar. Hatta 16. yy’da tekstilin merkezi olarak Bursa gösteriliyor, bir çeşit dönemin Milanosu. Döneme ilişkin tarihçilerin diğer bir saptaması ise, kiracı nüfusun varlığı ve kamu yapıları. Ayrıca coğrafyanın ilk sendikal hareketinin, ilk kadın grevinin, Osmanlı’nın ilk gazetesi olan Hüdavendigar gazetesinin (üstelik gazetenin bir bölümü Ermenice) ve daha bir çok ilklerin burada olduğunu düşünürsek, Bursa’nın pek de geleneksel bir kent tipolojisi taşımadığını görürüz. Aslına bakılırsa erken modern kentlerden biridir Bursa.


Tüm bu muhteşem tarihinin yanında doğal değerleriyle de zengin bir kentsel alana sahip. Dağıyla, verimli tarımsal topraklarıyla, biyolojik çeşitlilik açısından zengin bitki örtüsüyle ve de bugün daha da önemli olan su kaynaklarıyla Bursa kenti herkesin algısında önemli bir yerde. 


1960’larda başlayan sanayileşme sürecinin ilk Organize Sanayi Bölgesi, nedenini hala bugün bile kamuoyunun tam bilmediği şekilde, ovanın ortasına yapılmasıyla başlıyor her şey. Sorun plansızlık mıdır? Hayır diyebiliriz. Dönemin ünlü İtalyan şehircisi Piccinato’nun, Bursa kenti için hazırladığı bir plan var. Aynı bugün 2020 Çevre Düzeni Strateji Planı’nın olması gibi. Ama plan, o zamanda kurtarmamış, bu zamanda durumu kurtarmıyor. Bursa kentinin % 60’ı mevzuata aykırı sağlıksız yapılarda yaşıyor, bir deprem afeti karşısında mevcut yapı stoğunun dayanıklılığı hakkında hiçbir bilgi yok, ulaşım sorunu kentin her noktasında yaşanıyor, en önemlisi de Ova Koruma Alanı’nda sanayi bölgeleri kurulmaya devam ediyor. O zaman, planlama faaliyetinin, ülkemizde ve kentimizdeki şehirleşmenin temel saiklerinden olmadığını görüyoruz. Kentsel alan, kendiliğinden, başı bozuk bir şekilde, durum karşısındaki güçlü olanın çıkarlarına uygun olarak ve daha çok da sermayenin ve spekülatif alanın güçleri tarafına şekilleniyor. Belediye yönetimi ve belediyenin kentsel hizmeti olan planlama faaliyeti ise, bu insanın insana, insanın doğaya karşı eşitsiz ve adil olmayan sürecinin hukuki düzenleyicisi olmaktan öteye geçemiyor. 

Şehirleşmenin ana metodolojik yaklaşımının taşıyıcısı olan planlama disiplini ve onun ürünü olan imar planı faaliyeti, belediyelerin plan tadilatları çalışmasına indirgeniyor. Bugün, dünyada sorun çözücü, uzlaşmacı, öğrenen organizasyonlara zemin hazırlayacak stratejik planlama tartışılırken biz hala kapalı kapılar ardında yapılan tepeden inmeci, parçacıl planlama süreçleriyle uğraşıyoruz.

28 Mart 2004 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde göreve gelen AKP’li yönetiminin bir planlama politikası var mıdır? Bu kentin geleceğine dair bir yıldır herhangi bir politika geliştirebilmişler midir? Görmüyoruz ve bilmiyoruz.

Bunun yerine önceki dönemin planlama anlayışının devam ettiğini sergileyen pratikleri daha da tehlikeli bir artışla görmekteyiz. Bu örneklerden bazıları, Büyükşehir  Belediye  Meclisinin  13.12.2004 tarihli toplantısında onaylanan  1/5000 ölçekli Gemlik plan değişikliği kararı, Büyükşehir  Belediye  Meclisinin  13.12.2004 gün onaylanan  1/5000 ölçekli Çalı Belediyesi Sanayi Alanı, 1/5000 ölçekli Balabancık Kalesi çevresi imar planı değişikliği, Gürsu Hali ile ilgili imar planı değişikliği vb. Bunlardan Çalı Belediyesi Sanayi Alanı ile ilgili imar planı, üst ölçekteki Ova Koruma Alanı kararını delerek yasal mevzuat gereği suç unsuru da taşımaktadır. Bu konularla ilgili olarak ayrıca meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları yürütmenin durdurulması ve iptali için davalarda açmış durumdalar.

Peki diğer açılan davalar sonucu kazanılan hakların uygulayıcısı olacak olan Bursa Büyükşehir Belediyesi ne yapmaktadır? Cargıll dava sürecinin ardından Bursa Barosu Çevre Komisyonu; yargı kararlarının uygulanmadığı hususunu 13.01.2005 tarihinde Valilik ve Başbakanlık makamı ile 14.01.2005 tarihinde Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Cumhurbaşkanlığı makamına bildirmiştir. Peki ne olmuştur? Ayrıca 5216 sayılı kanun gereği Büyükşehir Belediyesi sınırlarında kalan Cargıll hakkındaki dava sonucunun uygulaması konusunda Bursa Büyükşehir Belediyesi ne yapmaktadır?  Ve de Göktuğ’un binası hakkında ne işlem yapılmıştır?

23. 07. 2004 tarihinde yürürlüğe giren Büyükşehir Belediye Yasası’na göre, mevcut Bursa Büyükşehir sınırları genişletilmiştir. Buna göre, sınırlar içinde kalan alan 230 km2den 3000km2’ye çıkarken, sınırları dahindeki belediye sayısı 3’ten 25’e yükselmiştir. Büyükşehir Belediyesi’nde artacak olan iş yükünü düşününce işten çıkarılan 450 kişiyi anlamak mümkün değil.
Bu kanuna göre Büyükşehir Belediyelerine verilen görevler ne kadar yerine getirilmektedir? Kanuna göre kentin toplu taşım hizmetini gerçekleştirmek zorunda olan belediyenin hala kentin bütününe yönelik bir ulaşım planlaması yoktur. Bırakın ulaşım planlamasını, 1800’lerde demiryolu olan bu toprakların üstünde bugün bir Belediye Otobüs İşletmeciliğinin bile tam olarak yapılamadığını görüyoruz.

5216 sayılı kanuna göre, Büyükşehir belediyeleri sınırları dahilindeki yerleşim alanına yönelik bir stratejik plan geliştirmek zorundalar. Peki Bursa Büyükşehir Belediyesi bir stratejik plan hazırlamakta mıdır? Hazırlıyorsa da bizim niye haberimiz yok?

28 Mart 2005 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi 1/25 000 ölçekli planların hazırlanması işini ihaleye çıkarmaktadır. İhale sonucunda ne çıkacağını bilmiyoruz. İyimser bakalım, diyelim ki doğru planlar yapıldı. Ne fayda? 1/5000’le yada 1/1000 ölçeklerde delinmeyecek mi nasıl olsa. Ya da plan tadilatı yapmak gibi bir geleneğe sahip değil mi bu belediye yönetimleri.

Sonuç; Bursa’da belediye yönetiminde hiçbir fark yoktur. Bir önceki dönemle şimdiki dönem arasında belediye yönetimi, kentsel hizmetler ve şehirleşme açısından hiçbir fark yoktur. Değişen sadece Belediye Başkanın ismi ve yüzüdür.
Sonuç; Bursa kenti acı çekiyor. Bursa ovası, dağı, suları kirleniyor ve yok oluyor.
Sonuç; Bursalılar acı çekiyor. Bursalılar, hala sağlıksız konutlarda yaşıyorlar ve kendi kaderlerini belirleyebilecek bir planlama yapamıyorlar.
Sonuç; Bursa yoksullaşıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi kentsel alanın gereklerine uygun kaliteli kentsel hizmetleri veremiyor. Bunun için Bursalılar bu kentte yaşayabilmek için daha fazla harcıyorlar.

Biz, Özgülük ve Dayanışma Partisi olarak, planlama faaliyetinin kendisinin, teknik bir kentsel hizmet ürünü olmaktan çıkarılmadığı takdirde şehirleşmeye hizmet edemeyeceğini biliyoruz. İmar Planı teknik bir ürün değildir. Tam da bizlerin nasıl yaşamamız gerektiğini gösteren, geleceğimizi şekillendiren, bu kentteki kaderimizi tayin edici önemde kamusal ve siyasal bir üründür. Dolayısıyla planlama, kentteki tüm çıkar gruplarının açık olarak katılabileceği, demokratik zeminlerde tartışılabileceği özgürlükçü bir siyasal alanla buluşmak zorundadır. Aksi takdirde kapalı, bürokratik süreçlerle yapılan bu planlar, güçlü olanın ki bu bizim kentimizde sermayenin, zenginin, yönetime yakın olan siyasi grupların çıkarlarını beslemekten öteye geçemeyecektir. Bu planlar, bir grubun kendi siyasi çıkarlarının planı olacaktır, Bursa kentinin değil.

Bizler, Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak, Bursa kentinin şehirleşme sürecinde, kent yönetiminin en büyük aracı olan planlamanın ve onun kamusal ürünü olan imar planlarının tüm taraflara açık, çatışma çözücü, muhataplarının sorun çözme kabiliyetini geliştirici, doğa ve tarih karşısında uzlaşmacı bir ortak akla dayanan eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik süreçlerle kurgulanması için tüm Bursalı’larla birlikte olacağız. Bunun içinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin imar planlarının kamuoyuna taşınması için çaba göstermeye devam edeceğiz.
Başka bir Bursa mümkün!
Başka bir Türkiye mümkün!
Başka bir Dünya mümkün!

Bay ŞAHİN Bursa’yı parsel parsel satıyor.....

“Kamu Proje Alanı” olan HAL BİNASI arsası satılıyor.....

Ey Bursalılar,  bu kentin malına sahip çıkalım.....


Bursa için çok önemli bir yerde bulunan Hal Binası arsası “Kamu Proje Alanı”  alanından çıkarılıyor ve “Özel Proje Alanı” na alınarak konaklama tesisleri, ticaret alanı gibi müthiş rant getiren şekle dönüştürülüyor.

Yaklaşık 40 bin metrekarelik bir imar parselinde 200 bin metrekareye ulaşabilecek belki de geçecek bir inşaat alanı ortaya çıkarılıyor. Yükseklik serbest hale getiriliyor.

Bu arsa satışa hazırlanıyor.... Belki müşterisi de hazırdır.?????

Bu yer Bursa için çok önemlidir. Bir kamusal alandır ve öyle kalmalıdır.
Bu yer KENT MEYDANI haline dönüştürülmelidir.
Bu yerde bayram törenleri ve merasimler yapılabilmelidir.
Bu yer birilerine rant uğruna satılmamalıdır.

Hesapsız plansız yatırımları ile belediye kasasını tamtakır hale getiren Bay Şahin belediye mülklerini satarak bu paraları da çarçur edecek...

Terminal önündeki 100 bin metrekarelik arsayı göz göre göre 60 trilyona bir dünya devi market firmasına satan Bay Şahin Bursa esnafını ve ekonomik yapısını da perişan etmektedir.

Kültürparktaki Stadyum projesi ile rant planları yapan ancak hala daha bu yere göz koymuş olan Bay Şahin şimdi de Hal Binasının arsasına göz dikmiştir.

Ey Bursa...  DURDURUN BU BAŞKANLIK ANLAYIŞINI...
Ey Bursa malına sahip


ULUDAĞ ETEKLERİNDE YAPILAN AKÇAĞLAYAN VİLLALARI VE TOKİ......
TOKİ NEDEN VİLLA İNŞAATI YAPIYOR?
ULUDAĞ ETEKLERİNDE YAPILAN RANTSAL VİLLA YAPIMI DOĞRU MU?
Bu bölge neden doğal park olarak düzenlenmedi?


ULUDAĞ ETEKLERİNDE YAPILAN DEVASA HAFRİYAT DOĞRU MU?
Yapılan hafriyat bir tehlike arzediyor mu? Yapılan hafriyatlar yönetmeliklere uygun mu?

TMMOB ve Teknik Meslek Odalarını araştırma yapmaya DAVET EDİYORUM.

 


KALDIRIMLAR ve HARCANAN MİLYARLAR......

İBRETLİK BİR YÖNETİM ANLAYIŞI....
HALKIN HARCACAN TRİLYONLARININ HESABINI KİM VERECEK????
İŞTE BAY ŞAHİN'in BELEDİYECİLİĞİ......


Yoğun yaya trafiğinin olduğu yerlerde bu şekilde kaldırım düzenlemesi olmaz denilmesine rağmen, söylenenler umursanmadan, dikkate bile alınmadan Bay Başkan kendi bildiğini okudu.... Verdi talimatını......

Mevcut saksılar kaldırıldı.....
Kaldırımlar söküldü..... Trilyonlar harcandı...... 
Medya tarafından yapılan düzenleme abartılarak haberleştirildi...
Çiçekler açtırıldı..... Büyük bir iş yapılmış gibi halka sunuldu.....



SONRA BÖLE KELLEŞTİ..... ÇİÇEKLER YOK OLDU.....

SONRA BİR SABAH VAKTİ TAMAMEN SÖKÜLDÜLER........




ve daha SONRA BETONLAŞTIRILIP BETON PARKE İLE KAPLANDILAR....



KALDIRIMLAR ve HARCANAN MİLYARLAR......

İBRETLİK BİR YÖNETİM ANLAYIŞI....
HALKIN HARCACAN TRİLYONLARININ HESABINI KİM VERECEK????
İŞTE BAY ŞAHİN'in BELEDİYECİLİĞİ......


YAP - BOZ.............  GİTSİN MİLLETİN PARASI.............





Türkiye’nin En Büyük Hal Binası İnşaatı SORGULANMALIDIR
HORMONLU, ŞİŞİRME BELEDİYE HABERLERİ İLE HALKI KANDIRMAYIN....

AÇIKLA BAY BAŞKAN..... AÇIKLA.....
Bu ne ihalesi??  Yine bir firma girebilmiş ihaleye????

17 TRİLYONLUK BİR İŞİN, NASIL OLUR DA 14 TRİLYONLUK İKMAL İŞİ OLUR?
BU AKLA SIĞAR MI? BU NASIL YÖNETİCİLİK?

TÜRKİYE’nin EN BÜYÜK HALİ DİYE YOLA ÇIKANLAR 17 TRİLYOLUK İHALE AÇANLAR, İDDİA EDİYORUM BU YER VE ÇEVRESİ İÇİN 40 TRİLYONA YAKIN PARA HARCIYORLAR......

YAZIKTIR...  GÜNAHTIR....
HORMONLU, ŞİŞİRME BELEDİYE HABERLERİ İLE HALKI KANDIRMAYIN....
BU PARALARIN HESABI VERİLMELİDİR....

İDDİA EDİYORUM VE DİYORUM Kİ :
BEDAVAYA YAPILABİLECEK HAL İNŞAATI İŞBİLMEZ KİŞİLER NEDENİYLE
40 TRİLYONA YAKIN PARA HARCANARAK YAPILIYOR.

BELEDİYE BÖYLE YÖNETİLEMEZ....
KASABA ŞERİFİ YÖNTEMLERİ, ÇİFTLİK AĞASI ANLAYIŞI İLE BURSAYA YAZIK EDİLİYOR.

Bu ne ihalesi Bay Başkan?  Bu ihale de nereden çıktı?

--------------------------------------------------------------

Kamu İhale Bülteni Yayınlanma Tarihi :17.07.2007

İhale Sonucu İlanı
Bursa Büyükşehir Belediyesi İhale kayıt numarası : 2007 /51293
1) İhale Konusu İşin
a)     a)       Adı                                   : Bursa Sebze-Meyve Toptancı Hali ve Balık Hali İkmal İnşaatı                                       
b)     b)       Niteliği, türü ve miktarı     : 2.200 m3 demirli beton, 400 ton inşaat demiri, dış cephe boyası
                                                 çevre çiti, elektrik ve mekanik tesisat işleri vb.
c)     c)       Yapılacağı Yer                 : BURSA
d)     d)       Başlangıç ve Bitiş Tarihi  : 25.06.2007 - 21.11.2007
2) Sözleşme Bedelinin
a)    a)       Karşılanacağı kaynak: MAHALLİ İDARELER
b)    b)     Karşılanacağı kaynağın miktar : 16.100.000,00.-YTL.

Bursa Sebze-Meyve Toptancı Hali ve Balık Hali İkmal İnşaatı   yapım işi için toplam 2 adet teklif verilmiş ve bu tekliflerin 1 adedi geçerli sayılmıştır. Söz konusu yapım işi  açık ihale usulü ile 28.05.2007 tarihinde 13,414,056.96 bedelle UMUT İNŞ.TURZM.SAN. VE TİC. AŞ. 'a ihale edilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
----------------------------------------------------------------------


TÜM BURSA "KENT MEYDANI DOSYASI" NI OKUMALI...
BELEDİYENİN NASIL YÖNETİLDİĞİ İYİ ANLAŞILMALI...
Bursa'da görülmedik duyulmadık işler yapan Bay Şahinin 
Bursa'yı marka yapan(?) Çağ atlatan(?) en önemli yatırımı......

Gelmiş geçmiş "EN BERBAT" belediye projesi ...???

    İşte  "KENT MEYDANI"  

Bay Şahin'in Bursa'ya HEDİYESİ.....??????
KENT MEYDANI MI? TRANSATLANTİK Mİ?
BURSA'nın GÖRÜNTÜSÜNÜ YOK EDEN KENT MEYDANI (?)
KENT MEYDANI FOTO ROMANI
BURSA'nın EN BERBAT BELEDİYE PROJESİ
* DEĞİŞTİRİLEN YARIŞMA PROJESİ
* 28 bin metrekareden 68 bin metrekareye ARTIRILAN İNŞAAT ALANI
* YEŞİL ALANA BİLE VERİLEN İMAR HAKLARI
* YARIŞMA PROJESİNE UYMAYAN İMALATLAR
                 
KENT MEYDANI MI?  ALIŞVERİŞ MERKEZİ Mİ?
BELEDİYE YÖNETİMİ KENT MEYDANI PROJELERİNDE
BURSA’lıları KANDIRMIŞTIR.....

Bursa'da görülmedik duyulmadık işler yapan Bay Şahinin
        Bursa'yı marka yapan(?) Çağ atlatan(?) en önemli yatırımı
        işteeeee  KENT MEYDANI............... 
İşte meydan..... ???????   İşte Başkan......?????
       Hizmet dediğin böyle olur......?????

Bursa’ da NELER OLUYOR ????
GERÇEKLER BURSALILARDAN GİZLENİYOR...
GERÇEKLER BURSALILARA SAPTIRILARAK ANLATILIYOR....
YANLIŞ İŞLER "RÜYA PROJE" DİYE TANITILIYOR...
BELEDİYE İLE İLİŞKİ İÇİNDE OLAN ÇEVRELER YALAN ÜRETİYORLAR.....
BELEDİYENİN PARASI, HALKIN PARASI, MİLLETİN PARASI BAY ŞAHİNİN REKLAM ve   
    PROPOGANDASI İÇİN ACIMASIZCA HARCANIYOR....
KESER DÖNER SAP DÖNER BİR GÜN GELİR HESAP DÖNER......!!!!!!
 
BURSA'da "EN BERBAT" Belediye Yatırımı KENT MEYDANI FOTOROMANI
 
KENT MEYDANI DOSYASI BU BÖLÜMDE.... 
HEMEN TIK'layın
http://www.semihpala.net/guncel.asp?id=278
BURSA'da "EN BERBAT" Belediye Yatırımı KENT MEYDANI FOTOROMANI




             TARİHİ SANTRAL GARAJ MEYDANI


                  ........ve İŞTE KENT MEYDANI



ULAŞTIRAN ULAŞIM FOTOROMANI 
ULAŞTIRAN ULAŞIMIN İFLASININ BELGELERİ

GÜNDE 25 BİN ARAÇ ÇEVRE OTOYOLUNA GİTTİĞİ HALDE,
KAMYON, TIR ve OTOBÜSLERİN ANKARA-İZMİR YOLUNA GİRMELERİ
YASAKLANDIĞI HALDE,
BATÇIKLAR YAPILDIĞI HALDE, LAMBALAR OLMADIĞI HALDE,
YOLLAR TIKALI......

100 trilyonluk
"ULAŞTIRAN ULAŞIM" ın İFLASI....

  ULAŞTIRAN ULAŞIM FOTOROMANI 

BU DOSYAYA MUTLAKA BAKMALISINIZ....
BU DOSYAYI GÖRMEYENLERE TAVSİYE ETMELİSİNİZ.....


SİTEDEN  DOSYAYI ve FOTOLARI İNCELEMEK  İÇİN ;
http://www.semihpala.net/guncel.asp?id=349    HEMEN  TIK’layın……..


  Merinos Parkı önü


  Orhaneli Kavşağı



  Acemler Kavşağı köprü altı 


  ULAŞTIRAN ULAŞIM FOTOROMANI 

BU DOSYAYA MUTLAKA BAKMALISINIZ....
BU DOSYAYI GÖRMEYENLERE TAVSİYE ETMELİSİNİZ.....


SEBZE - MEYVE - BALIK HALİ binaları

 * ZAFER HALİ   SATILIYOR MU ?
 * GÜRSU HALİ   KAPANACAK MI ?
 * GÖRÜKLE HALİ   İÇİN HARCANAN TRİLYONLAR ?

******************

* ZAFER HALİ
“Kamu Proje Alanı” olan HAL BİNASI arsası satılıyor.....

* GÜRSU HALİ
GÜRSU HALİ BÜYÜKŞEHİRE Mİ GEÇİYOR?
BÜYÜKŞEHİR GÜRSU HALİNİ KAPATABİLECEK Mİ?
GÜRSU HALİ BÜYÜKŞEHİRE GEÇEBİLECEK Mİ??

* GÖRÜKLE HALİ
GÖRÜKLE HAL İNŞAATI TARTIŞILMALIDIR.
17 trilyonluk işe 14 trilyonluk ikmal inşaatı olur mu? 
17 TRİLYONA BAŞLANAN İŞ NEDEN 40 TRİLYONA DAYANIYOR ??
Bankalara ipotek edilen hal tesisleri .............
BELEDİYE HAL ESNAFINDAN YASAYA AYKIRI OLARAK PARA TOPLUYOR..


KENT MEYDANINDA SON DURUM

İŞTE KENT MEYDANI UCUBESİ......????!!!!!!!


     TARİHİ SANTRAL GARAJ MEYDANI
 
       ........ve İŞTE KENT MEYDANI (son durum)


Bay Şahin bakın neler söylemiş........
(Sanki Bursa ile dalga geçiliyor????)

-----------------------------------------
“Taksim ve Kızılay meydanlarından daha geniş bir alan”

“KENT MEYDANI NİSAN’DA AÇILIYOR”

“BÜYÜKLÜĞÜ İLE KIZILAY VE TAKSİM MEYDANLARINI ARATMAYAN
BURSA KENT MEYDANI VE ÇARŞI PROJESİ NİSAN AYINDA AÇILACAK”
-----------------------------------------

Saygıdeğer Bursa’lılar,
Bay Şahinin söylediği ile yapılan işleri elinizi vicdanınızın üstüne koyarak değerlendirin lütfen....


KENT MEYDANI DOSYASI BU BÖLÜMDE.... 
HEMEN TIK'layın
http://www.semihpala.net/guncel.asp?id=278











































BURSA’DA

KENTLEŞME
VE
PLANLAMA
SÜRECİ








Bursa, kıta Avrupa’sının en erken kentlerinden biri. Tarihçiler, 14. ve 15. yy’lar da Bursa’nın, dünyanın doğusu ile batısı arasında önemli bir ticaret merkezi olduğunu söylüyorlar. Hatta 16. yy’da tekstilin merkezi olarak Bursa gösteriliyor, bir çeşit dönemin Milanosu. Döneme ilişkin tarihçilerin diğer bir saptaması ise, kiracı nüfusun varlığı ve kamu yapıları. Ayrıca coğrafyanın ilk sendikal hareketinin, ilk kadın grevinin, Osmanlı’nın ilk gazetesi olan Hüdavendigar gazetesinin (üstelik gazetenin bir bölümü Ermenice) ve daha bir çok ilklerin burada olduğunu düşünürsek, Bursa’nın pek de geleneksel bir kent tipolojisi taşımadığını görürüz. Aslına bakılırsa erken modern kentlerden biridir Bursa.

Tüm bu muhteşem tarihinin yanında doğal değerleriyle de zengin bir kentsel alana sahip. Dağıyla, verimli tarımsal topraklarıyla, biyolojik çeşitlilik açısından zengin bitki örtüsüyle ve de bugün daha da önemli olan su kaynaklarıyla Bursa kenti herkesin algısında önemli bir yerde. 

1960’larda başlayan sanayileşme sürecinin ilk Organize Sanayi Bölgesi, nedenini hala bugün bile kamuoyunun tam bilmediği şekilde, ovanın ortasına yapılmasıyla başlıyor her şey. Sorun plansızlık mıdır? Hayır diyebiliriz. Dönemin ünlü İtalyan şehircisi Piccinato’nun, Bursa kenti için hazırladığı bir plan var. Aynı bugün 2020 Çevre Düzeni Strateji Planı’nın olması gibi. Ama plan, o zamanda kurtarmamış, bu zamanda durumu kurtarmıyor. Bursa kentinin % 60’ı mevzuata aykırı sağlıksız yapılarda yaşıyor, bir deprem afeti karşısında mevcut yapı stoğunun dayanıklılığı hakkında hiçbir bilgi yok, ulaşım sorunu kentin her noktasında yaşanıyor, en önemlisi de Ova Koruma Alanı’nda sanayi bölgeleri kurulmaya devam ediyor. O zaman, planlama faaliyetinin, ülkemizde ve kentimizdeki şehirleşmenin temel saiklerinden olmadığını görüyoruz. Kentsel alan, kendiliğinden, başı bozuk bir şekilde durum karşısındaki güçlü olanın çıkarlarına uygun olarak ve daha çok da sermayenin ve spekülatif alanın güçleri tarafına şekilleniyor. Belediye yönetimi ve belediyenin kentsel hizmeti olan planlama faaliyeti ise, bu insanın insana, insanın doğaya karşı eşitsiz ve adil olmayan sürecinin hukuki düzenleyicisi olmaktan öteye geçemiyor. 

Şehirleşmenin ana metodolojik yaklaşımının taşıyıcısı olan planlama disiplini ve onun ürünü olan imar planı faaliyeti, belediyelerin plan tadilatları çalışmasına indirgeniyor. Bugün, dünyada sorun çözücü, uzlaşmacı, öğrenen organizasyonlara zemin hazırlayacak stratejik planlama tartışılırken biz hala kapalı kapılar ardında yapılan tepeden inmeci, parçacıl planlama süreçleriyle uğraşıyoruz.

28 Mart 2004 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde göreve gelen AKP yönetiminin bir planlama politikası var mıdır? Bu kentin geleceğine dair bir yıldır herhangi bir politika geliştirebilmişler midir? Görmüyoruz ve bilmiyoruz.

Bunun yerine bir önceki dönemin planlama anlayışının devam ettiğini sergileyen pratikleri daha da tehlikeli bir artışla görmekteyiz. Bu örneklerden bazıları, Büyükşehir  Belediye  Meclisinin  13.12.2004 gün toplantısında onaylanan  1/5000 ölçekli Gemlik plan değişikliği kararı, Büyükşehir  Belediye  Meclisinin  13.12.2004 gün onaylanan  1/5000 ölçekli Çalı Belediyesi Sanayi Alanı, 1/5000 ölçekli Balabancık Kalesi çevresi imar planı değişikliği, Gürsu Hali ile ilgili imar planı değişikliği vb. Bunlardan Çalı Belediyesi Sanayi Alanı ile ilgili imar planı, üst ölçekteki Ova Koruma Alanı kararını delerek yasal mevzuat gereği suç unsuru da taşımaktadır. Bu konularla ilgili olarak ayrıca meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları yürütmenin durdurulması ve iptali için davalarda açmış durumdalar.

Peki diğer açılan davalar sonucu kazanılan hakların uygulayıcısı olacak olan Bursa Büyükşehir Belediyesi ne yapmaktadır? Cargıll dava sürecinin ardından Bursa Barosu Çevre Komisyonu; yargı kararlarının uygulanmadığı hususunu 13.01.2005 tarihinde Valilik ve Başbakanlık makamı ile 14.01.2005 tarihinde ise Başbakanlık Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Cumhurbaşkanlığı makamına bildirmiştir. Peki ne olmuştur? Ayrıca 5216 sayılı kanun gereği Büyükşehir Belediyesi sınırlarında kalan Cargıll hakkındaki dava sonucunun uygulaması konusunda Bursa Büyükşehir Belediyesi ne yapmaktadır?  Ve de Göktuğ’un binası hakkında ne işlem yapılmıştır?

23. 07. 2004 tarihinde yürürlüğe giren Büyükşehir Belediye kanuna göre, mevcut Bursa Büyükşehir sınırları genişletilmiştir. Buna göre, sınırlar içinde kalan alan 230 km2den 3000km2’ye çıkarken, sınırları dahindeki belediye sayısı 3’ten 25’e yükselmiştir. Büyükşehir Belediyesi’nde artacak olan iş yükünü düşününce işten çıkarılan 450 kişiyi anlamak mümkün değil.

Bu kanuna göre Büyükşehir Belediyelerine verilen görevler ne kadar yerine getirilmektedir? Kanuna göre kentin toplu taşım hizmetini gerçekleştirmek zorunda olan belediyenin hala kentin bütününe yönelik bir ulaşım planlaması yoktur. Bırakın ulaşım planlamasını, 1800’lerde demiryolu olan bu toprakların üstünde bugün bir Belediye Otobüs İşletmeciliğinin bile tam olarak yapılamadığını görüyoruz.

5216 sayılı kanuna göre, Büyükşehir belediyeleri sınırları dahilindeki yerleşim alanına yönelik bir stratejik plan geliştirmek zorundalar. Peki Bursa Büyükşehir Belediyesi bir stratejik plan hazırlamakta mıdır? Hazırlıyorsa da bizim niye haberimiz yok?

28 Mart 2005 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediyesi 1/25 000 ölçekli planların hazırlanması işini ihaleye çıkarmaktadır. İhale sonucunda ne çıkacağını bilmiyoruz. İyimser bakalım, diyelim ki doğru planlar yapıldı. Ne fayda? 1/5000’le yada 1/1000 ölçeklerde delinmeyecek mi nasıl olsa. Ya da plan tadilatı yapmak gibi bir geleneğe sahip değil mi bu belediye yönetimleri.

Sonuç; Bursa’da belediye yönetiminde hiçbir fark yoktur. Bir önceki dönemle şimdiki dönem arasında belediye yönetimi, kentsel hizmetler ve şehirleşme açısından hiçbir fark yoktur. Değişen sadece Belediye Başkanın ismi ve yüzüdür.
Sonuç; Bursa kenti acı çekiyor. Bursa ovası, dağı, suları kirleniyor ve yok oluyor.
Sonuç; Bursalılar acı çekiyor. Bursalılar, hala sağlıksız konutlarda yaşıyorlar ve kendi kaderlerini belirleyebilecek bir planlama yapamıyorlar.
Sonuç; Bursa yoksullaşıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi kentsel alanın gereklerine uygun kaliteli kentsel hizmetleri veremiyor. Bunun için Bursalılar bu kentte yaşayabilmek için daha fazla harcıyorlar.


Biz, Özgülük ve Dayanışma Partisi olarak, planlama faaliyetinin kendisinin, teknik bir kentsel hizmet ürünü olmaktan çıkarılmadığı takdirde şehirleşmeye hizmet edemeyeceğini biliyoruz. İmar Planı teknik bir ürün değildir. Tam da bizlerin nasıl yaşamamız gerektiğini gösteren, geleceğimizi şekillendiren, bu kentteki kaderimizi tayin edici önemde kamusal ve siyasal bir üründür. Dolayısıyla planlama, kentteki tüm çıkar gruplarının açık olarak katılabileceği, demokratik zeminlerde tartışılabileceği özgürlükçü bir siyasal alanla buluşmak zorundadır. Aksi takdirde kapalı, bürokratik süreçlerle yapılan bu planlar, güçlü olanın ki bu bizim kentimizde sermayenin, zenginin, yönetime yakın olan siyasi grupların çıkarlarını beslemekten öteye geçemeyecektir. Bu planlar, bir grubun kendi siyasi çıkarlarının planı olacaktır, Bursa kentinin değil.

Bizler, Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak, Bursa kentinin şehirleşme sürecinde, kent yönetiminin en büyük aracı olan planlamanın ve onun kamusal ürünü olan imar planlarının tüm taraflara açık, çatışma çözücü, muhataplarının sorun çözme kabiliyetini geliştirici, doğa ve tarih karşısında uzlaşmacı bir ortak akla dayanan eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik süreçlerle kurgulanması için tüm Bursalı’larla birlikte olacağız. Bunun içinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin imar planlarının kamuoyuna taşınması için çaba göstermeye devam edeceğiz.
Başka bir Bursa mümkün!
Başka bir Dünya mümkün!
“DOĞANBEY KENTSEL YENİLEME” ve TOKİ çalışmaları......


4 bin hissedarın ve 1000 eski konutun bulunduğu 280 bin metrekarelik

alanda 2500 konutun  yapılacağı yaklaşık 750 trilyonluk bir yatırım olan 

 “Doğanbey Kentsel Yenileme Projesi” Bursa belediyeler tarihinin
en büyük projelerinin başında geliyor.....



TOKİ, özel sektörün ve kooperatiflerin yapabileceği işleri yapmamalı,

devlet gücünü ve ayrıcalıklarını “Doğanbey Projesi” gibi zor işlerde kullanmalıdır.....



Bursa Belediyeler tarihinin en önemli projelerinden ve yatırımlarından biri olarak değerlendirilmesi gereken “Doğanbey Kentsel Yenileme Projesi” çalışmaları Osmangazi Belediyesi ve TOKİ işbirliği ile hayata geçiriliyor.



TOKİ ve Osmangazi Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen “Doğanbey Kentsel Yenileme Projesi” ülke çapında sıralanabilecek önemli bir projedir. 4 bin hissedarın ve bin konutun bulunduğu 280 bin metrekarelik alanda 2500 konutun  yapılacağı yaklaşık 750 trilyonluk bir yatırım, çok önemli bir iştir.



Doğanbey, Kiremitçi, Kırcaali, Tayakadın gibi kentin merkezindeki eski yerleşimleri kapsayan alanlarda on yıllardır çözümlenememiş yapılaşma sorunu, Belediye TOKİ işbirliği ile oluşturulan formül sonucunda yeni bir safhaya gelmiş bulunuyor.



Neredeyse çöküntü bölgesi haline gelen bölgede 80 li yıllardan itibaren yapılan “Merkezi İş Alanı Planları” “Yönetim Merkezi Planları” gibi planlarla çözüm aranmaya çalışılmış ancak ortaya konulan planlar sonucunda sadece yol kenarında bulunan birkaç parsel dışında yapılaşma mümkün olmamıştır. Çıkarılan imar planları uygulama imkanı bulamamıştır. Çok ortaklı parsellerdeki büyük binaların yapılabilmesi için yap-sat sistemi çözüm olamamıştır. Özel sektörün gücü çok sahipli büyük binaların yapılabilmesine yetmemiştir. Sonuçta onlarca yıl beklenilmiş ve bölge bir harabeler kenti haline gelmiştir. Neler yapılmalıydı? Ya planlar değişecek ve yap-sat türü inşaatların yapılabileceği parseller oluşturulacak ya da yeni bir organizasyon gerekecek idi. Sonuçta, ülkemizde yeni yeni gelişen bir anlayış olan “Kentsel Yenileme”  sisteminin uygulamasına geçilmiştir. “Kentsel Yenileme” iyi programlandığı takdirde son derece başarılı sonuçların alınabileceği bir projeler bütünüdür.



TOKİ, çalışmalarında devlet gücünü arkasına alıyor ve bir çok ayrıcalıkları da kullanıyor. TOKİ güçlü bir kurum olarak, özel sektörün ve kooperatiflerin yapabileceği işleri yapmamalıdır. TOKİ, özel sektörün ve kooperatiflerin yapamayacağı zorluktaki işlere el atmalıdır. Mesela, M.Kemalpaşa’nın Karaköy’ünde yangında evleri yok olanlara kısa zamanda konut yapması gibi. Mesela, Doğabey Kentsel Yenileme Projesi gibi. TOKİ, özel sektöre ve kooperatif sistemine rakip olarak düz ovada konutlar ve rantsal villalar yapmamalıdır.




“Doğanbey Kentsel Yenileme Projesi” uygulama aşamasına geçmiş ve hızla yol alınmaktadır. Mülkiyetle ilgili çıkan bazı sorunlar, yer sahiplerini mağdur etmeyecek şekilde çözümlenmelidir.

Böylesine önemli bir projenin başarılı bir şekilde devam etmesi için çok dikkali bir şekilde çalışılmalıdır.


   TOKİ  modeli konut üretimi   
   TARTIŞILMALIDIR.......          

1-) TOKİ-OSMANGAZİ-DOĞANBEY KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ
2-) TOKİ-HASANAĞA TOPLU KONUTLARI
3-) TOKİ-YILDIRIM-AKÇAĞLAYAN VİLLALARI
4-) TOKİ MODELİ TARTIŞILMALIDIR...


Bursa’daki TOKİ çalışmaları hakkında geniş bilgi için : HEMEN TIKLAYIN.....



Özel sektörce yapılamayacak büyüklükteki Doğanbey kentsel yenileme projesini TOKİ'nin yapmasını destekliyorum....
M.Kemalpaşa Karaköy'ündeki yangından sonra devlet gücü ile köylüye konut yapımını destekliyorum...
Uludağ eteklerindeki Akçağlayan villa inşaatlarınının TOKİ tarafından yapılmasının karşısındayım...
Düz ovada kooperatifler ve özel sektörce yapılabilen toplu konutları TOKİ'nin yapmasının doğru olmadığını söylüyorum...
TOKİ'nin kişilerce ve kooperatiflerce yapılması gereken özel sanayi siteleri yapmasına karşıyım.....
TOKİ'nin Küçükbalıklıda yapılması düşünülen küçük sanayi tesislerine yönelik kentsel yenileme çalışmalarını desteklerim....

Her inşaatı TOKİ mi yapacak ???
TOKİ mahalle arasındaki arsalara da mı kat karşılığı yapsatçılık yapacak yoksa?
HERŞEYİ TOKİ YAPACAKSA İNŞAAT FİRMALARINI, KOOPERATİFLERİ
KAPATTIRIN O ZAMAN...

NE DEMEK 24 SAAT AÇIK MARKET ???
24 SAAT AÇIK MARKET OLUR MU ???
NEREDEN ve NEDEN ÇIKTI BU YENİ ADET ???


ORASI ŞEHİRLER ARASI OTOBÜS TERMİNALİ Mİ ???
MUDANYA YOLUNDA 24 SAAT AÇIK OLAN MARKETE NE İHTİYAÇ VAR Kİ ??

DEV MARKETLER ESNAFI YOK ETMEYE DEVAM EDİYOR....
İDARECİ ve YÖNETİCİLER İSE MAALESEF SEYREDİYOR.....
ÇARŞI ESNAFININ DÜKKANINI 24 SAAT AÇIK TUTMA GÜCÜ ve DEV MARKETLERLE REKABET ETME ŞANSI YOK Kİ ???
NE OLACAK BU İŞİN SONU ????

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI Bay Şahin, HER KÖŞEBAŞINDA BİR MARKET AÇILMASINA İZİN VEREREK ESNAFIN YOKEDİLMESİNE YARDIMCI OLUYOR...

24 SAAT AÇIK OLAN MARKET UYGULAMASINA DERHAL SON VERDİRİLMELİDİR...
DEV MARKETLERİN HER İSTEDİĞİ YERDE AÇILMASININ ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR...

DEV MARKETLERİN ve MAĞAZALARIN ÇALIŞMA ve TATİL SAATLERİ YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ, ÇARŞI ESNAFI İLE AYNI SAATLERDE AÇIK TUTULMALI, DİĞER ZAMANLARDA İSE KAPATILMALIDIR......

Bu tedbirler alınmazsa, zaten vergilerini veremez durumda olan esnafın yok olması sonucunda  bu mağazalardan alışveriş yapacak kimse kalmayacak...

Bursa Valilik Makamı ve Belediyelerini tedbir almaya davet ediyorum...


Yeni açılan alışveriş merkezi trafiği perişan etti...
Mudanya yolundaki trafik rezaletinin sorumlusu kim ???
Nedir bu kepazelik ???
ACİLEN TEDBİR ALINMALIDIR..............

Mudanya yolunda tartışmalı bir şekilde açılan alışveriş merkezi tarfiği felç ediyor?
Bursa, Bursa olalı böyle keşmekeş yaşamadı.....
Mudanya yolundaki trafik rezaletinin sorumlusu kim ???
Nedir bu kepazelik ???
Bursa medyası neden susuyorsunuz?????

Birileri yüzlerce trilyon kazanacak diye Bursa trafiğini perişan etmeye ne hakkı var??
15 trilyona devletten yer alıp, Bay Şahin tarafından tasdik edilen imar planlarıyla, dünyada emsali olmayan karlılık oranını yakalayıp,  400 milyon dolarlık yatırım yapmakla öğünenler buraya neden bir kavşak yapmıyor?

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bay Şahin, Bursa'nın her köşebaşına esnafı yok eden dev marketler ve alışveriş merkezlerine izin verirken neden trafik için tedbir aldırmıyor?

"Ulaştıran Ulaşım" diyerek yüz trilyon para harcayan, yaptığı batçıkların içinin bile tıkandığı şehrin her tarafının kilitlendiği rezaletleri bu kent halkına yaşatan Bay Şahin tedbir aldırmadı diyelim.... Diğer yöneticiler, bu kentin idarecileri bu bölgenin trafiğinin felç olacağını tahmin edemediler mi?
Neden tedbir aldırmadılar? Yöneticiler neden seyirci konumunda bekliyor?
Bu trafik kepazeliklerine, rezaletlere kim dur diyecek?

Valilik Makamını tedbir almaya davet ediyorum.
Mudanya yolundaki trafik akışı düzenlenene kadar, alışveriş merkezine gelen araçlara resen düzenleme getirilmesini teklif ediyorum.

ACİLEN TEDBİR ALINMALIDIR..............





















BURSA’NIN

ULUDAĞ’I


Ege denizinin tanrıları,yüce dağları Tanrı Dağı (OLYMPOS) olarak adlandırmışlardır. Bilinen yedi büyük Tanrı Dağı’ndan birisi de mitolojik adıyla OLYMPOS MYSIUS olan Bursa’daki ULUDAĞ’dır.
Bir başka görüşe göre ise hep parlayan anlamına gelen OLYMPOS, Anadolu mitolojisinin ana tanrıçası Kybele’nin kocasının adıdır. Mısırlılar buraya MISMOS, Romalılar ise COLOYERS adını vermişlerdir. Bursa’nın ve Uludağ’ın tarihi çok eskilere dayanır. Bursa kenti tarihte bir Bithynia kenti olarak sahne alır. Kurucusu Kral Prusias’tır. Bursa’nın adı buradan gelmektedir. İsmin Prusias’tan, Prusa ve Bursa’ya dönüşmüş  olduğu kabul edilmektedir. Bu bilgiler tarihçi Strabon tarafından da teyit edilmektedir.

Homeros Bursa bölgesinden,MYSIA olarak söz eder. Bizans döneminde, eski  bir helenistik geleneğe dayalı olarak yüksek dağların Tanrının evi olduğu inancı  sürdürülmüştür. Bu inanış nedeniyle Uludağ’ın yüksek tepelerine manastırlar inşaa edilmiştir, manastır,keşiş ve rahiplerin bu bölgede yurtlanmayı seçmesi nedeniyle dağa KEŞİŞ DAĞI yada RUHBAN DAĞI adı verilmiştir. Osmanlı Başkenti Britanya Büyükelçiliği Kilisesi rahibi Robert WALSH, Keşiş dağını şu sözlerle betimlemektedir.
“ Ama kentte daima,gören herkesin  gözünde hoş bir yer olmasını sağlayan bir  sürü özgün cazibe ve özellikle Türklere hoş gelen, kendine özgü bazı nitelikler vardır. Görkemli bir dağın eteğinde kuruludur,ardındaki ulu bir ormanın kucağına yaslanır ve önündeki tatlı bir eğim üzerinde doğanın en zengin parçası vardır. Orman görünümünden yukarıya doğru yükselen yüce dağın dimdik,gün ışığıyla parıldayan ve aşağıdaki koyu renkli ve sık yapraklı ağaçlarla tam bir kontrast oluşturan  ebedi karlarla kaplı tepeleri göze çarpar. Sıcak geçen dokuz ay boyunca, donmuş yüzeyler üzerine düşen yaz ışıkları bin şelaleyle dağın yamaçlarından düşen, hiç tükenmez saf ve berrak  su akıntılarını aşağıya indirir. Hızla akıp giden bu çağlayanların bazıları kentin içinden akar ve kızgın bir atmosfer altında,termometre 35o deyken,her caddeden, kıvrılarak akan buz gibi bir su dereciği geçer. Su,caddelerden sonra da camilerin, pazarların, dükkanların ve evlerin içinden geçer; öyle ki, kentteki her büyücek binanın ortasında, canlı suyun atlayıp çağlayacağı ve yanında üç öğün  yemeğin yeneceği mermer bir havuz vardır. Kente böylesi bir serinlik ve zindelik veren sular daha sonra aşağıdaki düzlüklerde akarsular, çaylar oluşturur ve daha ötesi hep sıcaktan kavrulan, kıraç topraklarla çevrili bu gözde yere inanılmaz bir yeşillik ve bereket verir. Peygamberin müritlerine burasını sevdiren yalnızca tavsiye değildir. Hep soğuk suyla abdest alma olanağının yanı sıra, bundan daha da değerli başka bazı şeyler vardır. Buz gibi kar sularının arasında, güçlü bir akıntı ile fışkıran, kaynama derecesinde sıcak su çıkar topraktan. Bu sular, üzerinde  dünyanın en soylu hamamlarını oluşturan ulu kubbelerin yükseldiği mermer havuzlarda toplanır.”

XVII. Yüzyıl gezgini Evliya Çelebi ünlü Seyahatname’sinde

“Süleyman Peygamber taht üzerinde havada uçarken Rühban Dağı’nın en yüksek tepesinde durur. Dört çevresine bakarak veziri Asaf’a :’Şu geniş ovada bir büyük şehir olsaydı ne güzel olurdu.’ buyurur…..Süleyman  Bursa’nın garbında bir konak mesafede ‘Edincik’ adlı büyük bir şehir yaptırıp Belkis’a orasını taht yapar…. Süleyman Peygamber,her sene Belkis ile gelip bu Keşiş Dağı’nda da zevk u safa edermiş.”

Diyerek,Bursa’nın ve dağın tarihini Süleyman Peygamber’e dek uzatır. Evliya Çelebi, Bursa’nın teferrüçgahları ve mesire yerlerini de bir bir anlatmıştır. O kadar ki Bursalıların üç yüz altmış altı  kadar seyrangah bulunması nedeniyle her senede gün başına bir mesiremiz var diye övündüklerini anlatmaktadır. Çelebi, Pınarbaşı Mesiresi için, yalçın kayalardan ab-ı hayat akar. Mutfaklarında kebab pişirip yenilerek üzerine bu ab-ı hayattan içilse biraz sonra  insan yine acıkır demekte ve Keşiş Dağı’nın sularını öve öve bitirememektedir. Keşiş Dağı’nın eteğinde cümle Bursa’yı gören,çimenzar,ferahfeza,güya toprağı yeşil kadife döşenmiştir. Burada eflake ser çekmiş ulu çınarlar, kara ağaçlar, kestaneler, salkım söğütler,şimşir, servi ağaçları vardır ki gölgelerinde iki bin kişi oturabilir diyerek Mevlevihane Mesiresini anlatmaktadır. Çelebi, ayrıca ceviz ağaçlarıyla süslü tenhaca bir köşedir,lakin gayet latif havası vardır diyerek Fıstıklı Mesiresini; yerinde binadan eser yoktur,ama cana sefa verir,akarsuları ruha gıdadır,ağaçları bülbüllerin aşiyangahıdır, betimlemesiyle Karanfil Teferrücgahının güzelliğine tanıklık etmektedir. Sobran Mesiresi,Kadı Yayla Mesiresi gibi günümüzde dahi Bursa’lılar tarafından kullanılan mesire yerleriyle Keşiş Dağı’nın güzelliklerini


“laleli, sümbüllü ve reyhanlı,gül ve gülistanlı dağlar içre  geçtikçe zerrin ve reyhanın güzel kokularını alırdık…Ağaçlık içinde üç gün sohbet edüp keklik avı, balık avı tere yağları, kuru kebabları zevkini ettik…Keşiş Dağı’nda Süleyman Han pınarından yukarısı çimenzardır. Fakat çiçekleri yoktur,çıplak dağlardır. Oradan tam beş saatte Kule-i Cihan’a vardık. Burası Keşiş Dağı’nın ta tepesidir. Aşağıda bulutların şehir üzerinden geçtiği görülür. Bursa’dan tamam iki günde buraya çıkılır,ama gayet müşküldür. Kıble tarafında Kütahya Şehri,şark tarafında Söğüt Dağları görünür. Garb tarafından deniz aşırı Rumeli tarafında Gelibolu Dağları görünür. Bulutsuz havada, güneşin ziyası İstanbul Kalesi üzerine vurdukta Yedikuleleri, Sultanahmet Camiinin altı adet minareleri,Ayasofya görünür. ”
sözleriyle anlatmıştır.




2.HUKUKSAL SÜREÇ

Uludağ, Türkiye henüz milli park kavramıyla tanışmamışken, tarihsel ve doğal güzellikleri nedeniyle duyarlı Bursa’lıların 1960 yılında kurdukları “Uludağ’ı Sevenler Cemiyeti” girişimleriyle 20.09.1961 gün ve 6119-5 sayılı Bakanlık oluruyla 6831 sayılı Orman Yasası’nın 25. Maddesine dayanılarak MİLLİ PARK olarak ilan edilmiştir. 16 Mart 1976 tarihinde ise Uludağ Milli Park Müdürlüğü kurulmuş ve halen Uludağ bu müdürlük aracılığı ile yönetilmektedir. Milli Park ilanında, parkın yüzölçümü 11 bin 338 HA’dır. Bursa’lılar o tarihteki koşullarda, günlerce süren gösteriler yapmışlar, kentin ana caddelerine ULUDAĞ’I KORUMAK İSTİYORUZ, ULUDAĞ MİLLİ PARK OLMALIDIR. diye yazılar yazmışlar, Uludağ’ı korumak için çaba göstermişlerdir.
Uludağ 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni İmar Planı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca 5 Mayıs 1983’te onaylanmıştır. Bu planın ardından oluşan bölge, Türkiye’nin idari yapısında tanımı olmayan bir durumu ortaya çıkarmıştır. Bu bölge, ne mahalle, ne köy, ne kasaba, ne de ilçe statüsündedir. Söz konusu 1/25.000 ölçekli planın ardından Milli Parklar Yasası’na göre hazırlanan 1/1.000 ölçekli planlar Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından onaylanmıştır.
1/1.000 Ölçekli Uludağ Kayak Merkezi 1. Ve 2. Gelişim Bölgeleri İmar Planı 21 Ekim 1985’te, 1990 ve 1994 yıllarında tekrar tekrar revize edilerek, bu günkü  1. Gelişim Bölgesi adı verilen ucubeye ulaşılmıştır. O kadar ki devlet burada ortaya çıkan değişimlerle ve gelişmelerle başa çıkamamış, pragmatik bir düşünce ile bölgedeki işletmecilerden “ilave inşaat yapmayacağız” içeriğinde noter kanalı ile taahhütnameler bile almıştır. Bu taahhütnameler, Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçen önemli bir kara mizah örneği olarak önümüzde durmaktadır. Kara mizahın en güzel örnekleri arasına giren bu taahhütnameler söz konusu iken devlet kendi eliyle 1. Gelişim Bölgesi’ne onlarca misafirhane yaparak, Uludağ konusundaki tavrını netleştirmiştir. Üstüne üstlük bu misafirhaneler, Uludağ’a gözlemevi,rasat evi, eğitim merkezi adı altında yapılmıştır.

Uludağ 1. Gelişim Bölgesi’nde yer alan ve giderek büyüyen sorunlarla mücadele edilmeksizin, Uludağ’ın başına Uludağ 2.Gelişim Bölgesi derdi açılmıştır. İlk olarak 21 Ekim 1985’te 1/1.000 ölçekli Uludağ Kayak Merkezi 1.ve 2. Gelişim Bölgeleri İmar Planı  uygulamasıyla karşımıza çıkan bölge, 1 Temmuz 1986 tarih ve 1792 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla  Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir. Turizm Bakanlığı açıklamasına göre
“merkezden planlama çalışmaları sonucunda Turizm kullanımına ayrılan 300’er yatak kapasiteli 12 parsel 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve bu kanunun 8. Maddesine istinaden çıkartılan ’Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkındaki Yönetmelik’ kapsamında 24 Mayıs 1991 tarihinden itibaren 7 kez ilan edilmiş ve bu ilanlar sonucu 11 firmaya tahsis işlemleri gerçekleştirilmiştir.
Bu firmalardan 7’si ön izin koşullarını yerine getirmiş ve kesin tahsis işlemleri yapılmıştır. Diğer 4 firmaya ise Haziran 1997 tarihinden itibaren ön izinler verilmiştir. Müteşebbisler tarafından proje geliştirme çalışmalarına devam edilmektedir.
Söz konusu ilanlar Resmi Gazete’de ve günlük gazeteler aracılığıyla kamuya duyurulmuş ve hazırlanan şartnameler ilgili belediye başkanlıklarına gönderilerek bilgi aktarımı sağlanmıştır.”

Denilmektedir. Şu andaki fiili durum ise şöyle özetlenebilir. 7 Adet kesin tahsis yapılan parsellerden 3’ünde inşaatlar başlamış, bir numaralı parseldeki inşaatın kabası bitmiştir. Bu bölgede inşaat yapılacak 4 parselin Kırkpınarlar Su Kaynakları ve su toplama havzasının üzerine  yapılacağı ve bu kaynakların kirleneceğini ileri sürerek Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan dava da halen sürmektedir.

Bu arada Uludağ Milli Parkı sınırı, 6 Haziran 1996 tarih ve 22658 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bir karar ile 11338 HA olan Milli Park alanı 12732 HA’a çıkarılmış ve Teşvikiye Köyü(Alaçam) üst kotları da koruma altına alınmıştır. Uludağ Milli Parkı’nın sınırlarının genişletilmesi, Bursa’lıları sevindirmiş ancak bu sevinç, 11 Ocak 1998 tarih ve 23227 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “BURSA ULUDAĞ KIŞ SPORLARI TURİZM MERKEZİ” ilanı kararıyla kursaklarında kalmıştır. Turizm Merkezi olarak ilan edilen alan 6744 HA’dır. Yani bu karar ile Uludağ Milli Parkı’nın %52’si Turizm Merkezi ilan edilerek imara açılmıştır.

Bursa Barosu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bursa İli Koordinasyon Kurulu ve bağlı Odalar, Prof. Dr. Cevdet ATAY, Levent GENCELLİ gibi yurttaşların da müdahil olması ile söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması ve Bakanlar Kurulu kararının iptali yönünde dava açmışlardır. 22 Nisan 1998 tarih ve 1998/1455 esas nolu kararla Danıştay YÜRÜTMEYİ DURDURMA kararı vermiştir.

 Söz konusu karar yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonuçlanıncaya dek verilmiştir. Yapılan keşif ve bilirkişilik sonuçlanmış ve mahkemeye iletilmiştir. Yüksek Mahkeme (DANIŞTAY)  Bursa Uludağ Kış Sporları Turizm Merkezi ilanı kararını İPTAL etmiştir.

ULUDAĞ'DA NELER OLUYOR, NELER....
YENİ TELEFERİK HATTI PLANLARI İLE
YENİ OTELLER, EĞLENCE TESİSLERİ, GÜZELLİK VE SAĞLIK MERKEZİ,
RESTORANLAR, KAFELER, KONGRE ve KÜLTÜR MERKEZİ 
ve ALIŞVERİŞ MERKEZİ GELİYOR....

--------------------------
26.1.2006 TARİHİNDE BAŞKANLIĞA VERMİŞ OLDUĞUM SORULARI TEKRAR EDİYORUM... 
Bursa Uludağ arasında yeni bir teleferik hattı yapımı ve işletimi ile ilgili gelişmeleri
medyadan takip etmeye çalışıyoruz. Seçilmiş bir Belediye Meclis Üyesi olarak bir dünya harikası olan Uludağ’ın 30 yıl gibi uzunca bir müddet ulaşım haklarının devri  hakkında maalesef bilgi sahibi olamadık. 
1-) Yeni teleferik hattında bilet fiyatlarını kim belirleyecektir.
2-) Yeni teleferik hattında bilet ücretleri ne olacaktır?
3-) Yeni teleferik hattı nedeniyle mevcut imar planlarında herhangi bir değişiklik
      yapılacak mıdır?
4-) 30 yıl boyunca teleferik hattını işletecek olan firma ile Belediye arasında
     hangi şartlarla ne gibi sözleşmeler yapılmıştır?
5-) Yeni teleferik hattını yapacak ve işletecek olan firma Belediyeden
     ne alacak, Belediyeye ne verecektir?
6-) Yapılacağı söylenen 6 yıldızlı otel gibi tesisleri kim hangi şartlarda yapacaktır?
7-) Uludağ oteller bölgesine çok yakın bir yere kadar ulaşan mevcut
     teleferik hattı ne olacaktır?
8-) Dünya harikalarından biri olan Uludağ’ın 30 yıllık geleceğinin bir teleferik
     hattı yapım sözleşmesiyle devredilmesi yerine mevcut hattın yenileştirilmesi
     yoluna neden gidilmemiştir?
9-) Uludağ’ın 30 yıllık ulaşım geleceğini tekeline alan firmanın denetimi ile ilgili
     ne gibi tedbirler alınmıştır?
          -----------------------------------------------------------------      

DAHA ÖNCE YAPMIŞ OLDUĞUM AÇIKLAMA :

TELEFERİK ve ULUDAĞ................
Bursa Büyükşehir Belediyesinin anlaşılması zor icraatlarından biri olan teleferik hattının
Uludağ'a kadar uzatılması konusu tam bir muamma haline geldi. Dünya harikası
Uludağ’ın 30 yıllık geleceği “Teleferik Yapım Sözleşmesi “ ile yabancılara verildi derken
ve bu durum “Uludağ’da kapitülasyon mu” sorusunu akla getirmeye başlamışken yeni
bir gelişme oldu ve projeyi bir Bursa firması devir aldı.

Bursa Uludağ arasında yeni bir teleferik hattı yapımı ve işletimi ile ilgili gelişmeleri Belediye Haber Merkezince üretilen tek taraflı haberlerden takip etmeye çalışıyoruz. Uludağ’ın
30 yıl gibi uzunca bir müddet ulaşım haklarının devri  hakkında kamuoyunda bir tartışma da olmuyor. Yeni teleferik hattında bilet fiyatlarının belirlenmesi, bilet ücretlerinin ne olacağı, Uludağ’da yeni yapılaşmaların olup olmayacağı, yapımcılara ne gibi imtiyazların verildiği
gibi çeşitli konulardaki belirsizlik muamma olarak devam ediyor.
 
Teleferiğin Uludağ’a kadar uzatılması Bursa’nın öncelikli bir sorunu mudur?
Öncelikle bu soruya yanıt aramamız ve tartışmamız gerekmiyor mu?

İstanbul'dan Güzelyalı iskelesi yolu ile gelmesi düşünülen taşıt trafiği Teleferik istasyonuna nasıl ulaşacak?
İstanbul’dan getirilmesi planlanan taşıt trafiği Namazgah bayırından mı geçirilecek?
Kilitlenmiş kent içi trafiğine bu araçlar nasıl sokulacak?
Bu ve buna benzer konular kamuoyunda hiç tartışılamıyor. Büyükşehir Belediyesi bu gibi tartışma ve paylaşım ortamlarından hep kaçıyor.
------------------------------------------------------------------

DAHA ÖNCE YAPMIŞ OLDUĞUM AÇIKLAMA :

 Yeni hat için BİR ÖNERİ


Yakın doğu çevre yolu ve yakın batı çevre yolu kentimiz için çok çnemli bir trafik aksı haline gelmiştir. İzmir Yolundan Ata bulvarı ile başlayan yakın çevre yolu Mudanya yolunu geçiyor, Yalova yolunu geçiyor, Otosansit Kavşağı ile Ankara yoluna saplanıyor.
İzmir, Mudanya, Yalova ve Ankara istikametinden gelen trafiği kent içine sokmadan Otosansitin arkasına getirmek çok kolay....
İşte bu noktada Otosansitin arkasında yapılacak yeni Teleferik istasyonu ile Uludağ'a ulaşmak çok daha kolay olacak.
Bu öneriyi Bursa kamuoyunun gündemine sunuyorum.

------------------------------------------ 

BUGÜNE GELDİK..... 13 EYLÜL 2007
BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİNDEN OY ÇOKLUĞU İLE GEÇİRİLEN PLANLAR SON DERECE TEHLİKELİ SONUÇLARA GEBE...
NE SORULARIMIZ KAMUOYU ÖNÜNDE TARTIŞILDI......
NE DE YAPILMAK İSTENENLER KAMUOYU İLE PAYLAŞILDI.....
KAPALI KAPILAR ARDINDA YAPILAN PLANLAR PARMAK ÇOĞUNLUĞU İLE MECLİSTEN GEÇİRİLDİ.....

BELEDİYE MECLİSİNE GETİRİLEN PLANLARDA NELER VAR ŞÖYLE BİR BAKALIM....
TEFERRÜÇ, KADIYAYLA, SARIALAN ve OTELLER BÖLGESİ 4 İSTASYON OLUYOR ve BU YERLER "ÖZEL PROJE ALANI" KAPSAMINA ALINIYOR...
BU İSTASYONLARDA OTELLER, ALIŞVERİŞ BİRİMLERİ, RESTORAN, KAFE, KONGRE ve KÜLTÜR MERKEZİ, SAĞLIK ve GÜZELLİK MERKEZİ GİBİ YAPISAL ŞARTLARI BELİRSİZ, İÇERİĞİ TANIMSIZ YAPILAR PLANLANIYOR......
"ÖPA" yani ÖZEL PROJE ALANI ADI ALTINDA PLANLANARAK YAPANIN İNSAFINA BIRAKILAN YAPILAŞMA ŞARTLARI , NASIL YAPILACAĞI BELİRİSİZ İMALATLAR SON DERECE SAKINCALIDIR ve TEHLİKELİDİR..
MEVCUT TELEFERİK HATTININ NE OLACAĞINA DAİR BİR AÇIKLAMA YOKTUR?
TELEFERİK YOLU İLE ULUDAĞA GİDECEKLERİN TEFERRÜÇ İSTASYONUNA ULAŞMASI İÇİN KENT İÇİNE GİRMESİ ve NAMAZGAH BAYIRINDAN GEÇMESİ GEREKECEKTİR. BU BİR FACİADIR....

YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN YENİ HAT İLE İLGİLİ ÇED RAPORU HAZIRLANMALIDIR.

SEMİH PALA'nın ORTAYA ATTIĞI YENİ HAT İLE İLGİLİ ÖNERİ GÖZARDI EDİLEMEZ.
OTOSANSİTİN ARKASINDAN BAŞLAYARAK ULUDAĞA GİDECEK YENİ TELEFERİK HATTI  ÖNERİSİ İLE BELEDİYECE YAPILMASI DÜŞÜNÜLEN YENİ HATTIN ARASINDA BİLİMSEL KARŞILAŞTIRMALAR YAPILMADAN YENİ HATTI YAPTIRMAK ÇOK ÖNEMLİ BİR YANLIŞTIR.

BELİRSİZLİKLERLE
DOLU YENİ BİR "BAY ŞAHİN PROJESİ" İLE KARŞI KARŞIYAYIZ.
BURSALILARI ULUDAĞA SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM.

Türkiye`yi de aşarak dünyaca bilinen Uludağ`ın geleceğini ilgilendiren plan değişiklikleriyle bölgeye butik oteller, restoranlar, kafeler, kongre ve kültür merkezleri, güzellik ve sağlık merkezleri, eğlence tesisleri gibi mekanları yapılacak. 
Bu kadar ciddi bir projenin yapılaşma değerleri planda belirtilmeden mimari avan projede içinde belirlenecek olması son derece ayıptır. 
Bu kadar önemli bir projeden Bursa haberdar edilmemiştir. 
Ne yapılacağı belirsiz şekildeki planlar meclisten geçirilmek isteniyor. 
Bay Şahin yanlış yapıyor... 
Uludağ`ın geleceğini ilgilendiren bu projenin paldır küldür meclisten geçirilmesi ayıptır.
teferrüçteki ilk istasyona gidecek olanları Namazgah bayırından mı geçireceksiniz ? 
Bu projeyle igili bilimsel bir araştırma yapıldı mı? Yapılmadıysa yazıklar olsun.
Bu projede her türlü bilinmezler söz konusu.
Bay Başkanın burada amacı nedir?
Sosyeteye mi, yoksa geniş kitlelere mi hizmet edilecek?
Bay Başkan amacını çok net açıklaması gerekir.

27.9.2007 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına
Teleferik Hattı ile ilgili olarak vermiş olduğum itiraz dilekçesi.....


KONU :  Teleferik planına itiraz

13.9.2007 tarihli Bursa Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında oy çokluğu ile kabul edilen Teleferik Hattı Planlarına :

1-) Teleferik hattı ile ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bursa Milletvekili Sn Faruk Çelik’in Köy Hizmetleri Bölge arazisinden teleferiğin başlatılması, Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Semih Pala’nın Otosansit arkasından ilk istasyonun başlatılması gibi son derece önemli önerilerin değerlendirilmelerine imkan sağlanması amacıyla,

2-) Yapılan planlarda ÖPA olarak belirlenen yerlerdeki belirsizlikler ve Uludağ üzerine yapılacak tesislerle getirilecek yoğunluklar nedeniyle,

1:500 Nazım İmar Planı, ve 1:1000 Teferrüç, Kadıyayla, Sarıalan, Oteller Bölgesi    planlarının iptal edilmesi için yapılan planlara itiraz ediyorum.





3.ULUDAĞ’IN COĞRAFİ, DOĞAL VE TEKNİK ÖZELLİKLERİ

3.1.Uludağ’ın Coğrafi Yeri ve Özellikleri

Uludağ,Marmara Bölgesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Mustafa Kemal Paşa ilçesi yakınlarında yükselmeye başlayarak boydan boya tüm Güney Marmarayı geçen ve İnegöl ilçesi sınırlarında sonlanan geniş bir alana yayılmıştır. Milli Parkı ve otelleri de içine alan Uludağ ve yakın çevresi 4429000m-4452000m kuzey enlemleri ile  664000m-704000m doğu boylamları arasında uzanmaktadır. Batı Anadolu Bölgesi’nin 2543 m. yüksekliğindeki Uludağ Tepe en yüksek tepesine sahiptir. Diğer yükseltiler, Zirve Tepe (2468 m.), Kuşaklıkaya Tepesi (2232 m.), Çobankaya Tepesi (1750 m.) ve Bakacak Tepe (1743 m.)dir. Sarıalan (1621 m.), Kirazlıyayla (1505 m.) ve Kadıyayla( 1235 m.) gibi yaylaları ile Nilüfer Çayı’nın kolları olan Dombay çukuru Deresi, Softadere, Derinçay Dere gibi suları mevcuttur.
Şekil.1.Uludağ Ve Yakın Çevresinin Coğrafik Konumu

Uludağ, 1. Zamanın(paleozoik) siluriyen ve orta devoniyen ile 2. Zamanın Mezezoik(tebeşir) ve Eosen devirlerinde oluşmuştur. Ana bölüm orta devoniyende bundan 310 milyon yıl önce Hersinyen kıvrımları sırasında oluşmuştur. Ancak neojen dönemdeki epirojenik hareketler sonucunda bu günkü yükseltisine erişmiştir. Üzerinde yer alan değişik yaş ve yükseltideki aşınma düzlükleri jeolojik olarak 1. Zamanda geçirdiği jeomorfolojik evrimin kanıtıdır. Jeolojik yapısı genellikle iç püskürük  granit kayaçlarından oluşmuştur. Bunların içinde ana kütlenin çekirdeğini oluşturan ve orta bölümleri de geniş alanlar halinde yüzeyleyen  eliptik büyük bir granodiorit plutonu yer almaktadır. Ayrıca kütlenin yüksek kesimlerinde taş halkalar, taş kümeleri ve girland taraçaları gibi çeşitli periglasiyal biçimler yaygındır. Dik yamaçlar, sarp kayalıklar, derin ve oylumlu vadiler, yüksek yaylalar, dağ gölleri, çağlayanlar Uludağ’ın jeolojik yapısına ilginçlik katan özellikleridir. Uludağ’ın dar bir sırt halinde uzanan ve üzerinde çeşitli karstik çukurların da yer aldığı zirvesine, dik bir duvar gibi yükselen bir diklikten çıkılır. Dirençli mermerlerden oluşan bu dikliğin kuzey yamaçları buzul çağına değin 9 sirk tarafından kemirilmiştir. Bu sirk çukurlarında göller yer alır.
 Bir granit Batoliti olan Uludağ,bu günkü görünümünü Post Midsoen Tentonik hareketlerle kazanmıştır. Yurdumuzdaki ilk don stürüktür toprakları yani ilk buzul devri izleri Philippson tarafından Uludağ’da saptanmıştır. Uludağ’ın kuzeye bakan yamaçlarında buzullar tarafından şekillendirilmiş oluşumlar ve ilginç görünümlü kaya kitleleri vardır.(Yılanlıkaya, Devetaşı, Cennetkaya, Çobankaya gibi)

Uludağ’ın Milli Park sınırları içinde kalan yüksek kesimlerinde buzul gölleri mevcuttur. Buzulların Uludağ’ın yüksek kesimlerinde gelişmesi ve buzul aşındırması sonucu oluşan teknelerin sularla dolması sonucu oluşmuşlardır.(Karagöl, Aynalıgöl, Kilimligöl, Buzlugöl)


Uludağ’ın tek yolu Bursa’dan Çongara köyü civarından geçerek Hüseyinalan Köyü’ne oradan Kirazlıyayla’ya ve Kızlar Pınarı’na  kadar giden (Bu yola Sanatoryum Caddesi denilmektedir.)  ve oradan bu günkü oteller bölgesine gelmeden Sarıalan mesire yerine  döner. Sarıalan yerine oteller bölgesine yönelindiğinde bölgeyi boylamasına geçerek ring yolu ile geriye dönen yola, toprak şoseden Volfram Madeni Tesisleri ve Çobankaya ile Bakacak’tan gelen yol bağlanır. 

3.2.Su Kaynakları

Bursa’nın su kaynağı Uludağ’ın kendisidir. Daha doğru bir ifade ile Bursa kenti ve ovasının bu kadar verimli olması, Uludağ’a ve ondan doğan su kaynaklarına bağlıdır. 1997 yılı Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi(BUSKİ) verilerine göre
                    Doğancı Barajı                 89.0 Milyon m3
                    Pınar Kaynaklı Sular           5.5 Milyon m3
                    Yeraltı Suları                  16.0 Milyon m3
olmak üzere toplam 110.5 milyon m3  su kullanılmaktadır. Bu mevcudun tamamı Uludağ kaynaklı olup,kentteki halkın kullanım suyundan, tarımsal amaçlı sulamaya, endüstriyel kullanıma dek tüm alanlarda Uludağ kaynaklı sular kullanılmaktadır. Doğancı Barajı rezervleri kenti beslemekte kim zaman yetersiz kalmaktadır. Bu amaçla Doğancı üzerine bir rezervuar baraj inşaatına başlanmıştır. Bu aynı zamanda bir başka gerçeğe de işaret etmektedir. Doğancı ile Uludağ’dan tuttuğumuz su bıraktığımız sudan daha azdır. Ayrıca pınar kaynaklı suları yılda 23 milyon m3  düzeyine çıkarmak olanaklıdır. BUSKİ tarafından pınar kaynaklı sulara yönelik olarak planlar yapılmış,bazı noktalardaki çalışmalar kullanıma sunulma düzeyine gelmiştir. BUSKİ 2040 ‘lı yıllar için önüne koyduğu hedefi 2020 düzeyine çekmiştir. Uludağ pınar kaynaklarından doğal cazibe ile gelen sulardan 140.000 kişinin yaralanması ve beslenmesi olanaklıdır.

Kaldı ki diğer bir kaynak olan  yer altı suları da yılda 60 milyon m3 su verir düzeye çekilebilecek durumdadır. BUSKİ bu konudaki projelerini oluşturmuş ve gerekli arıtma,pompaj istasyonlarının ihaleleri gerçekleştirilmiştir. Şimdi, 11 Ocak 1998 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile  Uludağ’ın %52 ‘lik bölümü Turizme ve dolayısıyla imara açılırken bu su kaynakları ne derece düşünülmüştür? Öte yandan bu kaynakların içerisinde en büyüklerinden birisi olan ve şu anda kentte yaşayanlardan yaklaşık 10.000 kişinin kullandığı su olan KIRKPINARLAR su kaynağı ve su toplama havzası üzerine  Uludağ 2. Gelişim Bölgesi adlı bir ucube yapılmaktadır. Toplam 12 parselden oluşan bu bölgenin tamamı Kırkpınarlar su toplama havzası ve su kaynakları üzerinde yer almaktadır. Bu cinayettir. Bursa Büyükşehir Belediyesi söz konusu inşaatlarla ilgili olarak yargıya baş vurarak kararın iptalini istemiştir. Buna karşın bölgedeki otel inşaatları sürmektedir. Otelciler inşaatları önümüzdeki sezona yetiştirebilmek amacıyla  bütün güçlerini seferber etmişlerdir.
3.3.Uludağ’ın Orman Dokusu

Botanikçi MAYR’ın orman zonlarını çeşitli yüksekliklerde karakterize etmesi ve 45 dakikalık bir araç yolculuğu ile bu zonların görülebilmesi açısından Uludağ, dünya ormancılık literatüründe bilimsel ve görsel açıdan özel bir önem taşımaktadır.
12762 HA’lık toplam milli park alanının 9104 Ha’lık kısmı yani %80,3’ü orman alanıdır. Bunu %16,6 ve 2109 Ha ile kayalık alanlar, %3 ve 32,5HA ile orman içi açıklık alan ve %0,1 ve 30 HA ile su ile kaplı alanlar izlemektedir. Uludağ’ın ovadan zirvesine doğru değişen yüksekliklerde  farklılıkları gözle izlenebilen zengin bir bitki örtüsü ve orman kuşaklarına sahip olduğunu belirtmiştik. Bu dağılım turistik açıdan oldukça önemlidir.
Deniz seviyesinden 250 m. yüksekliğe kadar defne, zeytin ve kızılağaçtan oluşan sert yapraklı orman kuşağı (LAURETUM),

250 - 750 m. yükseklikler arasında Meşe, Karaağaç, Kestane, Ceviz, Çınar, ve Fındık ağaçlarının yer aldığı sıcak altı orman kuşağı(CASTANETUM),

750 - 1.000 metreler arasında Kayın ve  Karaçam ağaçlarının egemen olduğu serin üstü yapraklı orman kuşağı(FAGATUM),

1.000 - 2.000 m. yükseklikler arasında Göknar, Karaçam, Ardıç, Titrek Kavak ağaçlarından oluşan ibreli orman kuşağı(ABİETUM),

2.000 metrenin üzerinde ise Bodur Ardıç, Ayı Üzümü, Katır Tırnağı, Kekik, Sığır Kuyruğu ve Aslan pençesi gibi türlerin yer aldığı Alpin Bitkiler Kuşağı(ALPINETUM), yer almaktadır.  

3.4. Uludağ Florası

Uludağ, gerek alpin türlerini,gerekse Türkiye ve yalnızca Uludağ’a özgü endemik bitki türlerini içeren zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Bu endemikler genel olarak Zirvetepe - Kuşaklıkaya gibi yüksek ve kayalık alanlarda yaygın olarak yer almaktadır. Uludağ’ın tümünde 104 adet endemik tür saptanabilmiştir. Bunların 28 adedi de bu söz konusu bölgede yer almaktadır. Alpin bölge adı verilen bölgede ise bu sayı 54’e yükselmektedir. Bu, dağın tümünün endemik türler açısından ne kadar zengin olduğunu göstermektedir. Sadece Uludağ’da yetişen, Uludağ’a özgü, Festuca punctoria gibi bir türün bölgede geniş topluluklar halinde görülmesi bile Uludağ’ın floristik açıdan zenginliğini ortaya koymaya yeterlidir. Ayrıca Türkiye endemiği olan Festuca cyllenica ’nın ve Acantholimon ulinicum, Astragalus sibthorpianus, Platago holosteum, Patrata Juniperus, communis, Vaccinium myrtillus, Nardus stricta gibi türlerin egemen olduğu  topluluklarda Uludağ’da geniş alanlara yayılım göstermektedir. Alpin zonun tipik topluluklarından olan ve yastık biçiminde olan Acantholimon ulicinum topluluğunun beraberinde Festuca punctoria toplulukları da yer almaktadır.

Aynı alanlarda Erodium sibthorpianum, Arabis drabiformis, Galius olypicum, Astragalus sibthorpianus, A.hirsutus, A. asciocalyx, Asyneuma rigidum, Centaura drabifolia, Alopecerus lanates, Mantiola montana, Scorzonera pigmaca, Olymposciadium caespitosum, Linum olympicum, Papaver polisum, Paronyehta amani, Stachus tmolea gibi  endemik türlerle birlikte  Veronica caespitosa, Euphrasia salisburgensis, Minuartia juniperina, Scorzonera cadmae, Corex kitaibeliana, Silena falcata, Cruciata Taurica, Onobrychis montana gibi tipik alpin türlerde söz konusudur.

Daha alt bölgelerde ve subalpin bölgelerde Festuca cyllenica, platago atrata, P.holosteum, Juniperus commonis, Vaccinium myrtillus ile daha sulak ve nemli bölgelerde Nardis Stricta ile Acrostis canina toplulukları rahatlıkla ve yaygın olarak  izlenebilmektedir. Ruderal topluluklar olan Rumex olympicum, Verbascum olympicum ve Achillea multida gibi topluluklara da özellikle oteller bölgesinde sık rastlanmaktadır. Bununla birlikte, Gentiana lutea türü  sadece Tutyeli ve tepesi civarında yaşar ve ekonomik değeri olan bu türü de Uludağ barındırmaktadır.

Kuşaklıkaya, Şahinkaya, Tutyeli ve Zirvetepe’nin çevresi endemik ve nadide türler açısından  oldukça zengindir. Aubretia olympica, Erodium  sibthorpianus, Gypsophila olympica, Astragalus sibthorpianus, Mathiola montana, Olymposciadium caespitosum, linum olympicum, Papaver polisum, Paronychia amani, Stachus tmolea, Hieraceum bormuelleri gibi  endemik türler Kuşaklıkaya tepesinin güney yamaçlarında ve bu noktalardan Zirvetepe’ye değin  yayılış göstermektedirler. Hoş kokulu bir tür olan Ziziphora clinopodioides gibi türlerde Zirvetepe’nin  güney yamaçlarında sıkça rastlanılan türlerdendir.

Bölgenin diğer bir özelliği ve ilginçliği de bitki türlerinin dağılımına ilişkin olanıdır. Alpin alanlar ile Juniperus communis, Vaccinium myrtillus gibi çalı karakterli türlerle, Nardus stricta, Trifolium repens, agrostis canina gibi nemli alan çayırlarının yer aldığı subalpin bölgede, hatta kayalık alanlarda bile  dağılım açısından farklılıklar göstermektedir.

3.5.Uludağ Faunası

Olağanüstü doğa güzelliklerine ve floraya sahip  olan Uludağ’da, elverişli doğa koşulları nedeniyle, sayıları giderek azalsa da Ayı, Kurt, Çakal, Tilki, Geyik, Karaca, Tavşan, Sansar, Yaban Domuzu, Keklik, Yabani Güvercin, Akbaba, Kartal, Çaylak, Bülbül, Çalıkuşu ve Üveyik gibi çeşitli türde canlılar yaşamakta ve insanoğlu izin verdiği ve onları rahatsız etmediği takdirde kendi ekolojik koşulları içerisinde rahatça çoğalmaktadırlar. Uludağ’da bir zamanlar bol olduğu bilinen Dağ Keçisi, Geyik ve Karacaların soyu, düzensiz avlanma ve doğanın giderek artan hızla tahrip olması nedeniyle tükenmiştir. Uludağ’ın derelerinde oteller bölgesinden kaynaklanan kirlilik,Volfram madeninden geçmişte kaynaklanan kirlilik nedeniyle kırmızı benekli Alabalık nesli oldukça azalmış olmasına karşın hala bulunabilmektedir.


1962 yılında Bursa - Uludağ karayolu üzerinde 80 HA’lık  bir alanda kurulan “YEŞİL TARLA GEYİK ÜRETME İSTASYONU”nda Geyik ve Karaca üretme çalışmaları yapılmaktadır. Uludağ’ın diğer özel sakinleri ise “SAKALLI AKBABA (GYPATEUS BARBATUS)” ve Uludağ’a özgü bir tür olarak yılda ancak 4-5 gün izlenebilen “APOLLON KELEBEĞİ (PARNASSIUS APOLLO I)” sayılabilir. Ayrıca çeşitli dönemlerde  iki çift KAYA KARTALI da  bölgede gözlenmiştir.

3.6.Uludağ ve Çevresinin Toprak Yapısı


Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 1995 yılında yayınlanan 1938 Eski Amerikan sınıflandırma sisteminin Büyük grupları düzeyinde yapılmış 1/100000 ölçekli Bursa İli Arazi Varlığı haritası ve raporu incelendiğinde de görülebileceği gibi Uludağ ve yakın çevresinin tamamına yakın bir bölümünde Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları; Mürseller, Kirazlı ve Kızıl köyleri  çevresinde ise küçük yayılım alanları ile kahverengi orman toprakları yer almaktadır. Orman sınırının bittiği kesimlerde (Alpin kuşakta) çeşitli anamateryaller üzerinde bozuk drenaj, soğuk iklim koşullarında gleyleşme ve az olarakta kalsifikasyon  işlemleri ile oluşmuş Yüksek Dağ Çayır Toprakları lokal olarak yayılım göstermektedir. Ayrıca Paşaçayı Tepe, Zirve Tepe, Uludağ Tepe ve Çavuşdüzü Tepesini bağlayan hat boyunca (yaklaşık olarak 2000 m ve üzerinde) doğal toprağı olmayan çıplak kayalık ve taşlık alanlara da rastlanmaktadır.
Kireçsiz kahverengi topraklar ABC horizonlu bir profile sahiptirler. Söz konusu toprakların oluştukları alanlarda yıllık ortalama yağış 700-800 mm, doğal bitki örtüleri orman ağaç ve ağaçcıklarıdır. Orman ağaçlarının seyrek olduğu yerlerde maki ve çalı formasyonları yer almaktadır. Bu toprakların üzerinde oluştukları anakayalar andezit, dazit, granit, marn, konglomera, kum, kil ve çakıl depoları olup içerisinde kireç içermeyen asit karakterli kayalar çoğunluğu oluşturmaktadır.
Bu toprakların en önemli sorunları üzerinde oluştukları topoğrafyalarının dik, sarp veya aşırı dalgalı olması nedeniyle meydana gelen şiddetli erozyona bağlı toprak sığlığıdır. Bu özellikleri nedeniyle Uludağ ve yakın çevresi topraklarının tamamının arazi kullanma yeteneği sınıfı “VIIes” olarak belirlenmiştir (KHGM, 1995).Bu yetenek sınıfına ait araziler kesinlikle orman örtüsü altında bulundurulması gereken ve ve diğer kullanımlara uygun olmayan toprakları kapsamaktadır. Bu nedenle Uludağ ve yakın çevresindeki toprakların erozyonla yok olup gitmemesi için en azından şimdiki durumlarını koruyacak ve geliştirecek kullanımların uygulanması, yürürlüğe konması zorunludur. Uludağın Kuzeye bakan eteklerinde yeralan Bursa Şehrinin geleceği için, İzmir’de, Bartın’da, Senirkent’te Karabük’te yaşanan sel felaketlerininin, heyelanların olmaması, doğal su kaynaklarının kurumaması ve kirlenmemesi için bu durumun ne kadar önemli olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.

3.7.Uludağ’ın İklimsel ve Meteorolojik Özellikleri

Uludağ’ın iklim ve meteorolojik özelliklerini ortaya koyabilmek için kuzey yamaçlardaki bilgileri ele almakta yarar vardır. Zirvetepe(1920m), Sarıalan(1620m), Kirazlıyayla(1500m), Yeşilkonak(1025m) gibi noktalarda bulunan meteoroloji istasyonu verilerini  değerlendirmek ve bu verileri Bursa Meteoroloji İstasyonu(100m) verileri ile karşılaştırmak
 gereklidir.

Bu istasyonların verilerine göre yıllık yağış kentten (713mm), Zirvetepe’ye (1545mm) kadar artmakta iken sıcaklık ise tersine 14,4 0C’den 4,4 0C’ye düşmektedir. Ortalama kar yağışlı günler kent içinde 8 gün iken, Sarıalan’da 66 gün, Zirvetepe’de 63 gündür. Kar yağışlı günler Zirvetepe ile Sarıalan’da aşağı yukarı eşit iken karla örtülü günlerde farklılıklar vardır. Karla kaplı günler Sarıalan’da 134 gün iken Zirvede 178 gündür.

4.Turizm Açısından Uludağ ve Beklentiler

Tesisin Yeri
Sayısı
Oda Sayısı
Yatak Sayısı
İl Merkezi
23
1753
3515
İlçeler
6
237
489
Uludağ
15
1036
2234




TOPLAM
44
3026
6238


Oda Doluluk
Yerli
Yabancı
Toplam
Yıllar
Oranı(%)
Turist
Turist
Turist Sayısı
1989
50
37952
7170
45122
1990
51
45867
954
46821
1991
47
42073
497
42570
1992
55
47776
2184
49960
1993 
50
44708
516
45224
1994
14
12879
107
12986
1995
46
23299
1128
24428
1996
35
17013
864
17877
Uludağ Ülkemizdeki en önemli kış sporları ve Turizm merkezlerinden birisidir. Kayak pistleri genel olarak 15 Aralık - 15 Nisan tarihleri arasında hizmet vermekte,10 adet telesiyej, 5 adet teleski olmak üzere 15 adet mekanik tesis mevcuttur.

Tesisin Yeri
Sayısı
Oda Sayısı
Yatak Sayısı
İl Merkezi
3
144
269
İlçeler
4
315
824
Uludağ
7
1021
2161




TOPLAM
14
1480
3281
Bölge’de Turizm İl Müdürlüğü’nün 1998 yılı Mart ayı sonu itibariyle bildirdiği verilere göre Uludağ’da turizm işletme belgeli konaklama tesisi sayısı  15 olup 1036 odada 2234 adet yatak bulunmaktadır. Ayrıca Resmi kuruluşlara ait 14 kuruluşun misafirhanelerinde de 2000 civarında yatak olduğu bilinmektedir. Yani toplam olarak 29 adet tesiste  4300 civarında yatak yer almaktadır.
Tablo.1.Turizm İşletme Belgeli Konaklama Sektörü Oda/Yatak Sayısı


Tablo.2.Yatırımda Bulunan Tesislerin Oda/Yatak Sayısı

Tablo.2.’den de görüleceği gibi 2.Gelişim Bölgesi olarak adlandırılan bölgede yapılmakta olan 7 adet tesis de eklendiğinde Uludağ’daki tesis sayısı 36’ya yatak sayısı ise 6500’e ulaşacaktır. O halde bunca tesis,oda ve yatak sayısına göre  Uludağ’da konaklayan,geceleyen turist sayılarına bakmakta ve bu sayılar ile fiziki varlığı karşılaştırmakta yarar vardır.



Tablo.3.Yıllara Göre Uludağ’da Konaklayan Turist Sayısı





Yerli
Yabancı
Toplam
Yıllar
Turist
Turist
Turist Sayısı
1989
138368
12703
151071
1990
149433
3444
152877
1991
164787
1641
166428
1992
139981
5792
145773
1993
87723
1803
89526
1994
95791
204
95995
1995
48181
1869
50050
1996
52528
1488
54016
Tablo.4.Yıllara Göre Uludağ’da Geceleyen Turist Sayısı

Görüldüğü gibi 1980’li yılların sonunda % 50’ler düzeyinde olan doluluk oranı 1996’da % 35’lere düşerken, 45.122 kişilik konaklama kişi sayısı yıllar içinde giderek azalan bir trend izlemiş ve 1996 yılında 17.877’ye kadar düşmüştür. Öte yandan geceleme sayısı 1989’daki değer olan 151.071 kişiden 1996 tarihinde 54.016 kişiye kadar düşmüştür. Bir diğer nokta ise gerek konaklama ve doluluk oranı üzerine ve gerekse geceleme açısından  yerli turistlerin ezici bir üstünlükleri vardır.1989’da  7170 olan yabancı turist sayısı 1993’de 107 kişiye düşmüştür. 1996’da ise bu sayı 864 kişidir. Her iki veri grubunda ortaya çıkan trendler aşağıda yer alan grafiklerle daha da çarpıcı hale gelmektedir.

               Grafik.1.Uludağ’daki Tesislerin Doluluk Oranı

              Grafik.2.Uludağ’daki Tesislerin Konaklama ve Geceleme Sayıları

Turizm faaliyetleri sürekli gerileme gösterirken Bölgeye ek olarak 7 adet tesisin yapılmakta olması ve daha da 5 tesisin yapılmak istenmesi anlaşılmaz bir durumdur. Varolan tesislerdeki doluluk oranı düşerken yeni tesisler yapılmasının başkaca bir amacı olduğunu düşünmek gerekmektedir.

Kış sporlarına ilişkin mekanik tesislerin ve pistlerin durumuna bir göz atacak olursak vehamet daha da artacaktır. Toplamda 15 mekanik tesisin bulunduğu bölgede tesislerin yıllık,aylık ve günlük bakımları ve periyodik denetimleri yapılmamaktadır. Söz konusu tesislerde her sene kazalar olmakta, insanlar ölmektedir. Pistlerin ise standartlara uygun olmayışı,işaretlenmemiş olması nedeniyle her yıl yüzlerce kişi kaza geçirmekte kırıklar,travmalar vb. yaralanmalar olmaktadır. Ayrıca mekanik tesislerin tek elden işletilmiyor oluşu da sporcu yada kayakçıların çıkışlar için ayrı ayrı ödemeler yapması sonucunu doğurmakta ve maliyeti arttırıcı bir unsur haline gelmektedir. Hem mekanik tesislerin ve pistlerin yeterli olmayışı hem de konaklama  ve kayak yapmak için ödenen bedellerin yurtdışı fiyatlarla karşılaştırıldığında bile pahalı olması gibi nedenlerle Uludağ kış turizmi açısından, arpalık olarak adlandırılan kamu kurumu misafirhaneleri olmasa yok sayılabilir bir noktadadır.

Konuya birde kayak sporu açısından yaklaşmak gereklidir. Çünkü Uludağ’da yapılan kayak ile kayak sporu arasında  önemli farklılıklar vardır. Bunu ortaya koyarak turizmin neden gelişmediğini saptamakta olanaklı hale gelmektedir.

Uludağ’ın ülkemizin kayak sporunda ayrıcalıklı bir yeri vardır. 17.yüzyılda Uludağ köylüleri şehre ayaklarına takılan ve İVİK  adı verilen bir tür kayakla inerler ve çıkışta kayaklarını sırtlarına bağlayarak geri dönerlerdi. Bu nedenle o zamanki dağ köylülerine şehirde yaşayan insanlar İVİKÇİ derlerdi.

Türkiye’nin ilk kayak kulübü de Bursa’da kurulmuştur. Saim ALTIOK tarafından 1932 yılında kurulan BURSA DAĞCILIK ve KIŞ SPORLARI KULÜBÜ’nün Kayak Federasyonu’ndan bile önce kurulmuş olmasına dikkatleri çekmek gereklidir. Cumhuriyet döneminde Halkevleri eliyle tüm ülkede kayak sporunun yaygınlaştırılması ve benimsetilmesi yönündeki  çabalarda Uludağ, ülkemizdeki diğer kayak alanlarının(Elmadağ, Erciyes, Sarıkamış, Palandöken) oluşumuna öncü olmuş ve katkı koymuştur.

Eskiden kayak yapmak için Uludağ’a çıkanlar, yoğun kar yağışı ve ulaşımın güçleşmesi nedeniyle ancak Karabelen’e kadar çıkabilmekte, oradaki Jandarma Karakolu’nda ısınıp yemek yemekteydiler. Kirazlıyayla’da yapılan sığınak binasında, Uludağ’ın ilk kayak şehitleri de verilmiştir. Prof. Dr. Fuat Külünk ve Ankara Demirspor kayakçısı Şevket Bey sobadan çıkan gazla zehirlenerek ölmüşlerdir.

1. Gelişim Bölgesi’nde yapılan ilk yapı 1933’te yapılan Büyük Otel’dir. Bu günkü Kayakevi ise 1935 yılında açılmıştır. Türkiye’nin ilk kez katıldığı 1936 Kış Olimpiyatları için Milli Takım Kampı burada açılmıştır. Aradan geçen uzun yıllar, bu sporu geliştirmemiş aksine geriletmiştir. 1997 yılında Kayseri’de gerçekleştirilen Kulüpler arası yarışa Bursa’dan yalnızca DSİ Nilüferspor Kulübü katılabilmiştir.

3289 Sayılı yasa, Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürlüğü ’nün  örgütlenme ve çalışma esaslarını düzenlemektedir. Yasaya göre yapılması gereken çalışmaların hiç birisi yapılmamıştır. Bu noktada kayak sporu açısından Uludağ’daki kayak sporu alt yapısına bakmak gereklidir. 5880 m2 üzerinde kurulu ve Beden Terbiyesi  ve Spor Genel Müdürlüğü ’nün malı olan 19 oda ve 120 yataklı 85 kişiye yemek hizmeti verecek biçimde üretilen bir KAYAKEVİ vardır. Yine işletmesi Beden Terbiyesi  ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından yapılan  FATİNTEPE SIĞINAK binası 1982 yılında yanmış, 1987’de yeniden yapılarak sporcuların kullanımına açılmıştır. 60 yataklı bu tesisin sadece 8 odasında duş ve tuvalet bulunmaktadır. 1. Gelişim Bölgesi ile burası arasında 510 metre uzunlukta, 50 sandalyeli olarak  1961’de yapılan  1. Gelişim Bölgesi Telesiyeji  bulunmaktadır. Bu tesis ilk satılan tesis olmuştur. Yap-İşlet-Devret yöntemi ile 10 yıllığına Uludağ Turizm A.Ş.’ ne verilmiştir.

İkinci mekanik tesis ise Mandıra bölgesi ile Kuşaklıkaya arasında yer alan 1440 metrelik 130 sandalyeli 2. Gelişim Bölgesi Telesiyejidir. Bu tesis de 1990 yılında gerçekleşen bir helikopter kazası ile üç sezon kapalı kalmış 1994 yılında tekrar açılabilmiştir. İşte Uludağ’daki kayak sporunun alt yapısı bu kadardır ve komiktir. Sporcu sayılarına baktığımızda ortaya çıkan sonuç ise dramatik ve trajik bir komedya niteliği taşımaktadır.

Kayak
Kadın
Erkek
Toplam
Sezonları
Kayakçı
Kayakçı
Kayakçı
1984-85
36
92
128
1985-86
38
100
138
1986-87
42
105
147
1987-88
44
111
155
1988-89
46
118
164
1989-90
53
163
216




1994-95
22
62
84
1995-96
35
75
110
Tablo.5.Lisanslı Kayakçıların Kayak Sezonlarına Göre Sayıları

1984 Yılında 128 olan kayak sporcusu sayısı 10 yıl sonra 1996’da 110’a düşmüştür. Aynı dönemde ise Bursa kentinin nüfusu yaklaşık iki kat artmıştır. Bu durum hem tesislerdeki yetersizliği ve hem de bu konuda yetkisi bulunan kurumların çalışmadığını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bursa’da DSİ Nilüferspor, Ormanspor, Karayolları Yolspor, TEK, PTT gibi kulüplerle sürdürülen kayak sporu, bu gün sadece DSİ Nilüferspor ve Karayolları Yolspor Kulüplerince devam ettirilmekte iken 1987 yılında kurulan Bursa Kayak Kulübü  ise 1932’de kurulan kurum dışı ilk kulübü saymazsak, Bursa’da kurulan ilk kurum dışı kulüp olma özelliği taşımaktadır. Trajedi buradadır, ülkemizin en önemli kayak merkezinde yalnızca bir adet kulüp vardır.

Öte yandan Uludağ, büyük yerleşim yerlerine yakınlığı,kamp ve günübirlik kullanım alanlarının çokluğu nedeniyle, Bursa ve çevresinde yer alan illerin rekreasyonel  isteklerine de yanıt vermektedir. Uludağ Milli Parkı’na giriş yapan günlük ziyaretçi sayısı 35.000 lere ulaşmakta olup, yıllık ziyaretçi sayısı ortalama 1.000.000 kişi civarındadır. Uludağ Milli Parkı içinde sadece günübirlik ve kamp yapma faaliyetlerine ayrılan Günübirlik Kullanım ve Kamp alanları mevcut olup, bu alanları aşağıda sıralanmıştır.


Karabelen Günübirlik Kullanım Alanı,

 Uludağ Milli Parkı’na giriş yapılan alanın adı Karabelen’dir. Sadece günübirlik ziyaretçilere hizmet vermek amacıyla kurulmuştur. Ziyaretçilerin gereksinimlerini karşılamak üzere tuvaletler,çeşmeler ve piknik yerleri vardır.


Kirazlıyayla Günübirlik Kullanım Alanı,


Uludağ Milli Parkı girişine 6 km. uzaklıkta Kirazlı köyünün üst kısımlarında yer alan bu alan da günübirlik ziyaretçiler için tasarlanmış olup,tuvalet, çeşme ve piknik yerleri ile bir tane kır gazinosundan oluşan rekreatif alan vardır. Ayrıca burada Uludağ Üniversitesi’ne ait bir konaklama tesisi ile T.C. Maliye Bakanlığı’na ait Eğitim ve Dinlenme tesisi vardır.


Sarıalan Kamp ve Günübirlik Kullanım Alanı,

Karayolu ile Uludağ Milli Parkı girişinden 11 km uzaklıkta bulunan Sarıalan Kamp ve Günübirlik Kullanım Alanı’na teleferik ile de ulaşılabilmektedir. 300 Çadırlık kamp yeri bulunan bölgede 25 kamp barakası, 4 adet Bungalow tipi kamp birimi vardır. Kamp yapanların gereksinimlerini karşılamak üzere içinde duşları,tuvalet ve çamaşırhaneleri bulunan bir sıhhi tesiste bölgede yer almaktadır. Ayrıca 2 adet kır gazinosu, 9 adet satış dükkanı, çocuklar için oyun parkları, günü birlik kullanıma yönelik tuvalet ve çeşmeleri bulunan bölgede, yaz aylarında Sarıalan - Çobankaya arasında çalışan bir telesiyej de bulunmaktadır.

Çobankaya Kamp ve Günübirlik Kullanım Alanı,

Çobankaya Kamp  ve Günübirlik kullanım Alanı da Uludağ Milli Parkı girişinden 15 km. uzaklıkta yer almaktadır.200 Adet çadırlı kamp alanı vardır. 1 Adet sıhhi tesis kompleksi ile 1 adet satış büfesi, mescidi, çeşmeleri ve piknik üniteleri de alanda hizmete hazır durumdadır.


Son yıllarda ülkemizde de gelişmeye başlayan alternatif turizm hareketleri Uludağ açısından önemli bir çıkış noktası oluşturacağı gibi, bu türdeki turizm faaliyetlerinin doğaya verdikleri zarar diğer türlerden daha az olmaktadır. Bu türdeki faaliyetlerden en çok bilinenleri Dağcılık,Trekking ve Hiking olarak bir grupta incelenebilir.

Uludağ 2543 m. Yüksekliği ile Batı Anadolu’nun en yüksek noktasıdır. Marmara Denizi’nin güneyinde ve denize yakın ve açık oluşu nedeniyle  suyun buharlaşmasından oluşan bulutlar  Uludağ’da yoğunlaşır. Bu Uludağ’ın havası üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Bu nedenle Uludağ’da bir gün içerisinde dört mevsimi birden yaşamak olanaklıdır. Yani yazın kışı andıran bir gün yaşanabileceği gibi, kışında yazdan kalma bir gün yaşamak olanaklıdır. Uludağ yüksek olmayışı nedeniyle geçmişten beri bu tür faaliyetleri yapanlar tarafından hep küçümsenmiştir. Ancak her ne kadar yükseltisi az da olsa ani hava değişimlerinin yarattığı etki nedeniyle Türkiye’de ciddiye alınası gereken dağlar arasında yer almaktadır. Nitekim basına sık sık yansıyan mahsur kalma, kaybolma olaylarının büyük çoğunluğu bu türdeki hava değişimlerinin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Uludağ ile ilgili bir diğer özellikte şehir rakımı ile dağ arasında yer alan yükseklik farkının çok kısa bir mesafede artması olarak özetlenebilir. Bu durum zaman zaman aklimatizasyon sorunlarına yol açabilmektedir. Diğer bir özellik ise havanın kararsız bir yapıda olması nedeniyle yaz/kış ayrımı olmaksızın aniden bastıran sis ve buna bağlı yaşanan sorunlardır. Sisi yaratan nedenlerin başında ise  gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farklarıdır. Gündüzleri 25 0C olabilen sıcaklık geceleri -50C’ye kadar düşebilmektedir. Kışın yapılacak etkinliklerde de Uludağ’daki kar kalınlığının 4-5 metre civarına ulaşabildiği ve uzun süreli yağışlar olabileceği dikkat edilmesi gereken bir olgudur.

Tüm tehlikelerine karşın eşsiz doğası,floristik ve yabanıl yaşamı ile Uludağ öteden beri bu türdeki turizm faaliyetleri için önemli bir merkez olma işlevi taşımıştır. Bu çalışmalar geliştirilerek Turizme yönelik çabalar yoğunlaştırılabilir.

Alternatif turizm faaliyetleri açısından diğer bir alan ise yabanıl hayvanların ve bitki örtüsünün ilginçliği nedeniyle bölgeye gelebilecek izleme ve fotoğraflama meraklılarıdır. Özellikle Apollon Kelebeği yılın bir kaç gününde ve sadece Uludağ’da izlenebilmektedir. Yabancı ve zengin turistler bu güzellikleri izlemek için milyarlarca lira harcamakta, yabancı ülkelerde bu canlıların fotoğraflarını çekebilmek için yüksek bedeller ödeyerek izin almak zorunda kalmaktadırlar. Bununla ilgili olarak hazırlanabilecek bir proje ile yüksek  ve “temiz” turizm girdisi sağlamak olanaklıdır.

Son iki yıldır ise Uludağ otelcilerinin yapay kar ile kayak sezonunu uzatma çabalarını izlemekteyiz. Alınan son haberler, önümüzdeki sezonun yapay karla daha uzun olacağını göstermektedir. Bu tam anlamıyla bir vodvil niteliği taşımaktadır ki gülelim mi? Ağlayalım mı?

Sorun kar miktarını ve kar kalma süresini artırmak değildir. Uludağ pistlerinin bakımı yapılmamakta, pistler uluslar arası normlara uygun olarak işaretlenmediği için  her sene üzücü bir çok kaza olmaktadır. Öte yandan pistlerin iyi düzenlenmemiş ve otellerin pistlerin doğal uzantı hattına yapılmış olması, 4-5 km. uzunluğa  ulaşabilecekken  pistler 1-2 km uzunlukla sınırlanmıştır.
Diğer taraftan Bursa, son yıllarda adını “Kongre Kenti” olarak duyurmaya başlamış bazı önemli ve büyük kongreler Bursa’da ve Uludağ’da düzenlenmiştir.  En son Uluslararası Diş Hekimliği Kongresi’ne de ev sahipliği yapan Bursa, bu konuda yapılabilecek çalışmalarla Türkiye boyutlarını aşan bir kongreler kenti olabilecektir. Bu yolla yapılacak tanıtım için ise Uludağ Milli Parkı’nı bu günkünden daha iyi korumak ve geliştirmek zorunluluğu söz konusudur. 





SONUÇ


Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bir yıllık yönetimini ve faaliyetlerini değerlendirdiğimiz bu raporda Bursa kentinin mevcut durumunun ve geleceğini çok açık olmadığı kesindir. Bursa’nın yaşanabilir, özgürlükçü ve demokratik bir kent olabilmesi için acil olarak yapılması gerekenler;



  • Bursalıların katılacağı ve tüm kamuoyunun tartışacağı Bursa Kent Forumu düzenlenmelidir. Bu forumda Bursa’nın, öncelikli olarak kent yönetimi yapısının, kentsel gelişmenin momentlerinin ve kentsel hizmetlerin tartılacağı ve çözümlerin uygulama şartlarının konuşulup karar altına alınmalıdır.

  • Bursa Büyükşehir Belediyesi, 5216 sayılı yasanın gereklerine uygun olarak üzerine düşen görevleri Bursalıların bilgisine sunarak yerine getirmelidir.


  • Kentin makroformuna ve üst ölçek planlara uyumsuz planlama ve plan tadilatlarını acilen durdurmalıdır.

  • Bursa’nın planlama sürecini Bursa’lılara açmalı ve planlamayı kentin düzenlenmesi ve kalkınmasının aracı olarak kullanmalıdır. Kaçak yapılaşmanın engellenmesi için denetim yapıları özerkleştirilmelidir.


  • Acilen Bursa kentinin Ulaşım Planını ve trafik koordinasyonu masaya yatırmalı ve konu hakkında parçacıl çözümler yerine akılcı, bütünlüklü arayışlara girilmelidir.

  • Kent Konseyi amacına uygun hale getirilmeli, bu tür demokratik mekanizmaların minimalize edildiği mahalle örgütlenmelerinin önünü açıcı sosyal yapılara önem verilmelidir. Bu yapılarla kentlilik bilincinin gelişimi sağlanmalıdır.


  • Beklenen Bursa depremi karşısında, mevcut yapı stoğu hızla dayanıklılıkları ölçülmeli ve mahalle/kent düzeyinde afete hazırlık çalışmaları örgütlenmelidir.

  • Kentin tarihi yapı envanteri çıkartılmalı, dönemleri, yapı cinsleri, dokularına uygun olarak aslına bağlı kalarak, mevcut kullanıcısı ve işlevi gözetilerek korunmalıdır.

  • Hava kirliliği ölçümleri belediye yüklenmeli ve kentin işlek yerlerinde düzenli olarak yayınlanmalıdır.

  • Kentin içme suyu kaynaklarının kullanımıda acilen Bursa Su politikasının geliştirilmesi ve özelleştirilmeleri ve işletilmelerinde kamusal çıkarın gözetilmelidir.

  • Bursa kentinin tarım alanlarındaki, yapılaşma baskısının dışındaki, hormonun ve kimsayasalların toprak yapısına ve ürüne verdiği zarara karşı alternatif, ekolojik tarımın geliştirmek üzere çiftçiler bilgilendirilmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
 BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder